26- Sana Gülmeler Yaraşır

2.5K 102 12
                                    

Yazım hataları için kusura bakmayın.

Keyifli okumalar... :)

Hastaneden çıkalı bir kaç saat oluyordu, ciddi bir şeyim olmadığı için doktorum çıkmamda bir sakınca görmemiş benim 'yeter artık, sıkıldım' gibi söylenmelerime daha fazla katlanmak istemeyerek çıkış izni vermişti. Şimdi hep beraber Arsen'in ilk defa gördüğüm bir evinde oturuyorduk.

Bu ev benimle birlikte kaldığı eve oranla ben zenginim diye bas bas bağırıyordu. Evlerin arasındaki bu büyük fark beni şaşırtırken zengin olması şaşırtmadı. Çünkü Arsen tam da bir zengin züppelerine benziyordu ayrıca çaldığım arabası ve geçen gün kullandığı motoru ucuz şeyler değildi. Şaşırdığım nokta ne diye öyle bir evde yaşıyordu burası gibi bir yere sahipken.

Ev oldukça geniş iki katlı kocaman bir salona ve havuza sahip bahçeli tipik zengin evlerindendi. Genelde açık renklerin tercih edildiği bu ev benim göz zevkime pek hitap etmese de kötü diyemezdim.

"Heey ! Ddee !" diye solumdan gelen bir ses duyduğumda aklımda ki düşünceleri bir kenara iterek sesin sahibine odaklanmaya çalıştım.

"Ne var Melih?"

"Yine uçmuşsun. Daha deminden beri sana sesleniyorum. Bir şey sorduk herhalde taksana az bizi" diye sitemle söylendi.

Gözlerimi devirip masadaki sigaraya uzanırken bacaklarımdaki kesikler kendilerini belli edercesine sızladılar lakin bu sızlamanın yüzümde en ufak bir kası dahi oynatmadığını biliyordum.

"Uzatma da söyle" diyerek dudaklarımın arasına koyduğum sigarayı ateşledim, Melih "Yemin ederim bu kız bazen beni çok korkutuyor" diyerek ağzının içinde  gevelediğinde herkes söylediklerine güldü. Ahh, pardon. Ben hariç herkes güldü ben ise sadece omuzumu silkerek ne yapalım yani bakışı atmakla yetindim.

"Diyorum ki senin hakkında bazı şeyler bilmemize rağmen isminin yani gerçek isminin neden yabancı bir isim olduğunu bilmiyoruz"

Melih'in sorduğu soru beni yine geçmişe yolculuk yapmayı zorlarken buna direnerek sigaramdan bir nefes daha çektim içime. O sırada Egemen "Sahi niye öyle o ya?" diyerek Melih' in sorusunun cevabını topluca merak ettiklerini belirtti.

Aslında içlerinden sadece Ecrin bunun cevabını biliyordu. Bizimkiler bile bilmiyorlardı. Ve hayır ben sakladığım için yani özel bir sebebi olduğu için değil sorma gereği duymadıkları için bilmiyorlar idi.

"Çok basit. Annem yabancıydı. Daha doğrusu yabancıymış. Babamla tanışana kadar. Hristiyan ve ismi Amelia olan bir Londra kızıymış. İşte sonra malum olaylar oluyor, babamla tanışıyor aşık oluyorlar annem din ve isim değiştiriyor ailesine sırtını dönüyor buraya yerleşiyor evleniyorlar ve hop ben dünyaya geliyorum. Babam çok ısrar ediyor adımın Türkçe olması için lakin annem çocukluğundan beri bir kızı olursa ona bu ismi vermeyi çok istediğini söylüyor. Onlarda ikinci ismimin Türkçe olması şartıyla anlaşıyorlar"

İlk defa bu kadar uzun konuşup bu şekilde açıklama yapmış olmama şaşırmış olmalılar ki bir süre susup bu durumu hazmetmeye çalıştılar. Daha sonra konuşan Koray oldu. Ve evet bu da beni biraz şaşırttı.

"Yani ikinci bir ismin var öyle mi? Bak işte bunu da bilmiyorduk. Ne peki?"

İçtiğim sigarayı önümdeki yarısı soğumuş kahveyle dolu olan bardağın içine atarak söndürdüm. Çıkan o cızırdama sesi ile bana merakla bakan gözlere çevirdim bakışlarımı. Omuzumu silkerek onlara bunu söylemeyeceğimi belirttim ama Ecrin bana hain bir gülüş atarak ağzını araladı.

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now