6-Bilinmeyen

4.9K 169 5
                                    

Okunma sayısı yükselmiş en azından. Teşekkürler :) yazım hataları için kusura bakmayın.

Keyifli okumalar :)

Bilmiyorum.. Yani bu acı, yüreğimde ki bu yangın nasıl geçer bilmiyorum. Ben şuan bu hastane yatağında yatarken ailemin yanımda olmayışının bende açtığı boşluğu nasıl kapatırım bilmiyorum. Oysa bende çok isterdim babamın baş ucumda durmasını bana kızıp söylenmesini, cezalar vermesini annemin elimi tutup bana güç vermesini, her şeyin geçeceğini söylemesini, babama sakin olması gerektiğini söylemesini... Ne biliyim her çocuk gibi bende çok isterdim. Normal bile olmasa bir ailemin olmasını çok isterdim.

Ama yoklar ve ben başımın çaresine bakmak zorundayım. Hem sonuçta hayata olumlu yönden bakmak gerekli değil mi? Ya ölmüş olsaydım? -Gerçi ölmüş olsaydım sanırım daha iyi ve kolay olurdu her şey benim için. Ya da ben öyle zannediyorum. Bu kadar günahla belki de ölmemek en iyisidir he?- Ve evet işte ölmedim, hayatımı da şuan başımın ucunda kanlanmış gözleriyle beni süzen kişiye borçluyum. O haklı. Yani ben uykuya dalmadan hemen önce söylediği şeyler üzerine haklı, sonuçta o beni kurtardı ve ben ona bir teşekkür bile etmedim. Kaba bir insanım gerçekten de.

En azından bir teşekkür edebilirim diye düşünerek boğazımı temizledim bakışları tekrar beni bulunca kendimden emin bir sesle "Teşekkür ederim" dedim. Herhalde bunu hiç beklemiyordu ki gözleri şaşkınlıkla irileşirken bunun tadını çıkardım. Şaşkınlığı kısa sürerken başıyla beni onayladı.

Her neyse diye düşündüm. Ne diye onun mimiklerine ya da hareketlerine bu kadar dikkat ediyorsam? Boşver Kadie diye içimden geçirirken odayı neşeli bir telefon sesi kapladı. Telefon melodisi oldukça tanıdık gelirken kaşlarım çatıldı. Sesin geldiği yeri tespit etmeye çalışırken karşımdaki hala adını bilmediğim ama arabasını çaldığım aynı zamanda kurtarıcım olan çocuk bana doğru yaklaştı ve açık renk kot pantolonunun arka cebinden benim telefonumu çıkarıp uzattı.

Bu kadar zamandır telefonumun onda ne iş aradığını düşünürken arayan kişinin kim olduğa baktım. Ecrin'in ismini görünce aramayı derhal cevaplandırdım.

"Alo efendim Ecrin?"

"Oha açtı lan. Valla açtı. Bekle telefonu hoparlöre alıyorum herkes burada" diyerek telefonu hoparlöre alınca eyvah diye geçirdim içimden. Ayvayı yedim. Hepsi bir ağızdan bana küfür edip nerelerde olduğumu sorarken daha fazla konuşmalarına katlanamayarak sözlerini kestim.

"Bir dakika susun. Ben sandığınız gibi kaçmadım yine. Ayrıca artık yedi sülaleme saymayı kesin. Hele Işıl onlar nasıl küfür kızım öyle. Yuh be ben bile öyle küfürler etmiyorum."

"Neredesin lan o zaman?" dedi Burak söylediklerimin üzerine.

"Şeyy.. Ben hastanedeyim" diye bir şeyler geveleyince telefona doğru hep bir ağızdan konuşmaya başladılar tekrar. Kimi küfrediyor kimi bağırıp çağırıyor kimi neyim olduğunu soruyordu. Ben yine onları susturmayı düşünürken Ecrin hepsinin lafını o tiz sesiyle kesti.

"Heyy ! Bir susun da kız konuşsun." deyip hepsinin çenesinin kapanmasına sebep olurken "Seni dinliyoruz Kadie" dedi.

"Olayları kısaca özet geçiyorum bir araya gelince detaylıca konuşuruz. Yapmamam gereken bir mallık yaptım ve uyuşturucu çaldım sonra da araba. Yaklaşık iki bilemedin üç gece önce sizi beklerken uyuşturucusunu çaldığım adamlar tarafından kaçırıldım ve öldüresiye dövüldüm sonra arabasını çaldığım ismini bilmediğim çocuk tarafından kurtarıldım" dedim tek bir nefeste hızlıca konuşarak.

Söze ilk giren kişi Aytaç oldu "Şey Kadie.. Bugün ayın kaçı?" diye saçma bir soru sorunca bunu hiç beklemediğim için bir ha? nidası dudaklarımdan döküldü. Soruyu tekrarlayınca şöyle bir düşündüm. Onlarla buluşacağım zaman mayısın altısı falandı. En fazla üç gün geçmiş olsa mayısın dokuzudur herhalde diye hesaplama yaparak "Mayısın 9'u" dedim.

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now