14- Sıcak Dakikalar

5.6K 139 2
                                    

Multi de ki şarkı benim bu bölümü yazarken sürekli dinlendiğim bir şarkıydı. İsteyenler benim gibi başa sarıp sarıp dinleyebilir. Sözleri de tam uyuyor hatta en sevdiğim kıtasını şarkı da kullandım :) Ayrıca Ddee'mizin dövmesi piercingleri var. Tabi siz daha farklı hayal ettiyseniz resme hiç takılmayın çünkü onlar temsili :) Bende kendi kafamdakileri bulamadım maalesef :) Yazım hataları için de lütfen kusura bakmayın bölümleri araya fazla süre girmeden yazmaya çalıştığım için kontrol etmeye fırsatım olmuyor :) Bölüm sonundaki yazıyı okursanız sevinirim...

Keyifli okumalar...

İnsan düşünmeden edemiyor yani en azından ben düşünmeden duramıyorum. Neden hayatım böyle? Niye daha düzgün veya normal bir hayatım yok ki? Ne olurdu şimdi bende ailemle mırın kırın ederek yemek yediğim sofradan kalkıyor olsaydım, izlemek istediğim dizinin yeni bölümü maç yüzünden verilmeseydi de suratımı asıp salonun bir köşesinde öylece otursaydım?

Ama yok. Bana normal, sıradan bir hayat yasak anlaşılan. Yukarıdakini çok kızdıracak bir şey yaptım kesin yoksa bunun başka bir açıklaması olamaz. Neden mi? Çok basit hemen anlatayım.

Peşimde yine her zamanki gibi beni kovalayan irice iki adam var ve ben işimi şansa bırakmak zorundayım çünkü bu zar zor kaçmaya çalıştığım bar da tutulan çıkışları dışında bir çıkış, bir kurtuluş kapısının olup olmadığını bilmiyorum. Tek umudum daha önce buralara benzer yerlerde bulunmuş olmamdan dolayı gizli bir çıkış kapısı daha olabilir düşüncem. Yoksa bu sefer kesin işim bitmişti. 

Hani derler ya eceli gelen köpek cami duvarına işer diye. Heh tam o hesap benimki.  Baktım bu işin iki ucu da boklu değnek dedim herkes benimle yansın, batsın bu boktan hayatın boktan çukuruna.  Tabi her şeyin bir sonucunun olduğu gibi bu yaptıklarımın da bir sonucu var. Ve ben o sonuçtan ucak bucak kaçıyorum.

Beni getirdikleri yolların görüntülerini zihnime olduğu gibi kazıdığım için şuan çoktan diğer binadan bara geçip kalabalığın arasına karışmıştım. Ama gelin görün ki bu yeterli değildi. Acilen buradan çıkmam lazımdı.

Nereye gidebilirim? Ne yapabilirim diye söylenerek özel locaların oradan geçip merdivenleri indiğimde tuvaletlerin orada bir yerde yangın çıkışına benzer bir çıkış bulma ya da en kötü ihtimalle tuvaletin camından bir şekilde kaçıp gitme umuduyla oraya doğru ilerlemeye çalıştım.

İlerlemeye çalıştım diyorum çünkü öyle bir kalabalık vardı ki içeri de zar zor bir iki adım atabiliyordum. Kalabalık dışında beni kendine çekmeye çalışanlar ve beni durdurmaya çalışmak yerine ayak üstü sadece sürtünmeye çalışanlarda vardı.

Böyle yerlerde evet daha önce bulunmuştum ama şuan bu eğlenceye katılacak ne zamanım vardı ne de isteğim. O yüzden beni kendine çekenlere ağır darbeler indire indire kaçmaya çalışıyordum. Sonunda kalabalık azaldığında ve içimdeki umut kırıntıları çoğaldığında biri tarafından sertçe çekilip hapsedildim.

Sonumun geldiğinin farkındalığıyla beni sıkıca kendine bastıran kolların sahibinin yüzünü görmeye çalıştım. Yüzünü göremeden tanıdık bir koku onca ter ve sigara karışık kötü kokunun arasından burnumun direğini sızlattı.

Yüreğim sıkışırken başımı gömülü olan yerden kurtarmaya çalışarak kendimi geri çektim. Bir iki adım bile geri çekilememiştim ki daha sert bana sarılan bedene çarptım. Ağzımdan istemsiz bir inleme çıkarken fazlasıyla tanıdık olan o seste kulağıma doldu.

"Rahat dur ufaklık. Seni çıkarmaya geldim. Geldik." dediğinde Arsen'nin beni bırakıp gitmemiş olmasının şaşkınlığı ve sevinciyle boğuşmaya başladım içimde.

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now