37- Alevin Dansı

2.3K 85 15
                                    

Ateşle oynayan bir kadının yangından korkusu olmaz.

Içimde başlayan katliam ruhumda çalan ateşin şarkısıyla harmanlanmış, ruhumun kırıkları etrafa sıçramıştı. 
Ölüm isteyen ruhum vahşete aç bir şekilde ilk hamleyi yapmamı bekliyor, zevkten kıvranıp duruyordu.
Istediğini vermemek için direndim.
Çok direndim.
Başaramadım.
O gece biri öldü.
Ve o gece ruhumdan beslenen o canavara karşı ilk büyük yenilgimi aldım. 
O kazandı ben ölümü dağıttım.
O kazandı ben kaybettim.
O uyandı ben öldüm.

***

"Tüm bunlarda ne demek oluyor Ddee?"
Sorma lütfen.  Kaç.
"Sen iyi misin?"
Kaçın.  Daha fazla tutamıyorum onu.
"Güzelim o adam ne yaptı sana?"
Ruhumu çaldı.  Zihnimi ele geçirdi.  Gerçek beni sizlerle burada bıraktı.
Evet tüm bunlar o kontrolü tamamen ele geçirmeden önceki son düşüncelerim idi. Onlara söyleyebildiğim son şey ise "Üzgünüm" oldu.
Sonrası onun zaferi, onun zevk çığlıklarıydı.
Içim kan ağladı, o ölüm dağıttı. 

***
Yazarın Ağzından...

Hayatın yönünü değiştirip kaderin farklı oyunlar kurmaya başladığı an gelip çattığında o ufak kız çoktan büyümüş, fazlasıyla yaralarla olgunlaşmıştı. Kendi acısında yoğrulmuş, şeytanın ateşinde iyice pişmişti.

Lakin bu şeytana asla yetmemiş her zaman daha fazlasını istemişti. Istediği her bir şey ise kızın sonunu hızlandırmış, onu da kendine benzetmişti. Ve işte sonunda istediği olmuş, kız  her şeyin üstünde bir güce sahip olmuştu. Karşısına çıkan herkesi yok edebilecek, azraille kavgaya tutuşabilecek biri olmuştu artık.

Saf enerji, bilimle birleşmiş büyük bir gücü doğurmuştu.  Ufak bir kızın kalbinde kendine beden oluşturan ve hükmünü sürmeye hazırlanan saf enerji kötülükle yoğrulduğu için bir şeytandan farkı yoktu. Hatta şeytanı dize getirebilecek derece de üstün ve mucizeviydi. Fakat ne yazık ki bu iyi bir şey değil aksine herkesin ve her şeyin sonunu getirebilecek bir şey idi.

Bu güç kaostan başka bir şey getirmezdi dünyaya kırık kalpli bir kızın bedeninde yaşam sürdüğü sürece. 

Tüm bunların dışında kız kanının son damlasına kadar direnmiş, kalbinde, zihninde hatta bedenin de yaşam sürmeye çalışan güce. 

Her şeyin bir o kadar farkındayken bir o kadar da her şeyden bir haber yaşamış, saatlerini, günlerini geçirmişti içinde uyanan bu enerjiyle.

Gözünü süzse fırtına elini şıklatsa kıyamet kopardı.  Istese dünyayı moleküllerine ayırır ve yine ıstese tüm evreni önünde diz çöktürürdü. Lakin o tüm bunların hiç birini henüz bilmiyor, belki de hiç öğrenemeyecekti.

Yaşamı kısa, anlamı dolu olacaktı. Ölmeden hemen önce çok sevilmiş, öldükten sonra yaralı ama güçlü bir ruh gelip geçti buradan diye kendinden söz ettirecekti. Saygıyla ve sevgiyle. Biraz da özlemle...

Ama önce alması gereken canlar, yıkması gereken duvarlar vardı.  Hayatın akışının değiştiği tam da o günde daha oynaması gereken rolü bitmemiş, şeytanın maşası olmaya devam etmesi gerekti.

Öyle de yaptı.  Hiç istemeden. Üzülerek.  Sonradan pişman olarak.

O gece aldı sadece tek bir kişinin canını . 

O gece öldü zanetti kendini.

O gece doğdu aslında ateşin içinde yana yana.

Kırıldı tüm kilitler, bir kalp oldu katran karası.

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now