31- Kurtuluş Anahtarı

2K 114 5
                                    

Bölüm geciktiği süreye göre kısa geldi evet ama emin olun bu isteyerek olmuş bir şey değil. Tatile çıktım oradayken telefondan zar zor yazdım açıkçası baya da uzun yazmıştım. Sonra tüm bölüm silindi gitti ve ben tekrar baştan yazdım fakat sizi daha fazla bekletmek istemediğim için önceki gibi daha uzun tutamadım. Özürlerimi sunarken daha yakın bir zamanda yine çok uzun olmasa bile bir bölüm yayımlamaya çalışacağım bilgisini sizlere söylemeden geçemeyeceğim.

Keyifli okumalar...

Melih'in ağzından...

Ddee'nin arkadaşları geldiğinde ortalık olduğundan daha gergin bir havaya büründü. Arsen yerinde duramaz bir şekilde evin içinde dört dönerken ortama bir sessizlik hakimdi.

"Yani her şeyin suçlusu şu ufak kız çocuğu mu diyorsunuz?" diyerek üçlü koltuğun kenarına sinmiş bir şekilde oturan Ecmel'i gösterdi Ecrin.

Odadaki bütün bakışlar üstüne toplanınca oturduğu yerde dikleşip korktuğu halde cesur durmaya çalıştı. Gözleri ve tedirginlikle oynadığı elleri onu ele verse de çabası takdire şayandı doğrusu.

"Kısmen evet kısmen hayır" diyerek ortaya sorulmuş soruyu cevaplayınca Yalçın birden salonun ortasında kargaşa çıktı.

Ecrin yerinden atılıp kalkarken "Ya evettir ya da hayır, bunun ortası yok. Kaldı ki bence evet. O halde burada hala ne işi var?" diye çığırmaya başladı.

Kızın üstüne yaptığı atak ile Koray hızla oturduğu yerden kalkıp kızın önüne bariyer oluşturdu. Ecrin dedikleri ufaklık Koray'ın arkasından ürkek bakışlar atsa da "Ben sadece sizlere haber vermek istemiştim. Belki onu o lanet yerden kurtabilirsiniz diye yani burada kalmayı düşünmüyorum" dedi.

Sesi bakışlarının aksine oldukça kararlı ve güçlü çıkınca ona ayrı bir hayranlıkla bakmaya başladım. Bu kız da Ddee gibi oldukça değişik biriydi anlaşılan.

"Çünkü o lanet yerden kurtulup kurtulamaması da çok umurundaydı yani dimi?" diyerek tekrar kızın üstüne atak yaptığında Koray tarafından ters bir şekilde engellendi.

"Sende çekilsene be önümden ne dikiliyorsun yalı kazığı gibi önümde?"

"Çekileyim de kendinden oldukça ufak bir kızın üstüne saldır değil mi? Unut gitsin. Geri bas" dedi oldukça sert bir şekilde Koray. Biz onun bu tavrını oldukça doğal karşılarken karşı taraftan tuhaf mırıltılar çıktı.

"Konuşma tarzına dikkat etsen iyi olur ahbap" diyerek araya girdi pek sesinin çıktığını duymadığım Burak.

Anında Koray'ın ters bakışları ona dönerken daha fazla dayanamadım.

"Sizin bu şekilde atışmanızın bize ne gibi bir faydası olacak Allah aşkına? Kesin şunu"

Ciddiyet ve oldukça sert bir şekilde çıkan sesim iki tarafı da biraz şaşırtırken onları pekte takmadım. Tamam, evet genelde dalgacı ve neşeli bir insan olabilirdim ama ben bile nerede ciddileşmem gerektiğini çok iyi biliyordum. Ayrıca sonuna kadar haklıydım, onların bu şekilde davranması bize hiç bir şey kazandırmıyordu aksine zaman kaybetmemizi sağlıyordu.

"Sahi sizin niye bu kadar umurunuzda Ddee?" diye konuştuğunda sarışın ona hak vermeden edemedim.

Bir şekilde umurumuzdaydı işte. Bilmiyordum açıkçası niye hepimiz bu kadar telaşlanmıştık. Sonuçta şunun şurasında ne kadar zamandır tanıyorduk ki onu? Bizim için onu bu kadar önemli yapan şey neydi sahi?

"Bu seni ne kadar ilgilendirir sarışın?" dedi Yalçın kızı baştan aşağıya süzerek.

"Aslında dibine kadar bizi ilgilendirir. Evet Işıl güzel bir noktaya değindi. Sizin niye bu kadar umurunuzda tüm bu olanlar?" dedi Burak.

TUTARSIZ (Düzenlenecek)Where stories live. Discover now