50.Bölüm: ''Vro''

3.2K 518 479
                                    

Keyifli okumalar...

***

Radsolf'un bana kehaneti açıklayıp karanlık diyarlara gideceğimizi söylemesinin üzerinden iki gün geçmişti. Yolculuğumuz için gerekli malzemeleri hazırlamak zaman alıyordu. Planını defalarca gözden geçirmiştik.

En iyisi sınır bölgelerine en uzak kıyılardan diyarları geçmekti. En korunmasız ve Atlılar'ın egemenliğinden uzak alanlardan.

Dün gece birlikte uyurken bana sıkıca sarılıp göstermek istediği diyarların mucizelerinden bahsetmişti. Kendi evinin özlemi yüreğinde bir yaraydı.

Bu yolculuk ikimizin de yaralarına iyi gelecekti. Yalancı.

İç sesimi görmezden gelip ellerimin arasındaki gömleği katlayıp yatağın üzerindeki pantolonun yanına koydum. Kapının çalınma sesiyle kaşlarım çatıldı. Radsolf'un gelmesi için erkendi. Reik ve Taji hala yuvaya dönmemişti.

İçeriye yerlerde sürünen mavi elbisesi ile Myne girdi. Onu en son bana kehaneti verdiğinde görmüştüm. Son görüşmemizin pek iç açıcı olduğu söylenemese de, onu freon da gördüğüm ilk günkü gibi güler yüzlüydü.

Üst üste istiflediğim kıyafetlere ilgisizce bakıp ''Nei seni görmek istiyor.'' dedi.

''Şu an biraz meşgulüm.''

Nei ile görüşmek istemiyordum. İç sesim yeniden pes peşe sayıkladı. Yalancı. Yalancı. Yalancı.

Myne'nin gülüşü sekteye uğrasa da hemen toparladı. ''Bir heum seni görmek istediğinde geri çevirmek akıllıca olmaz Keilah. Hele ki o kişi Nei ise.''

Gitmemek için direnip ''Sen ne hakkında olduğunu biliyor musun?'' diye sordum.

Myne başını iki yana sallayınca saçları elbisesinin üzerinde dalgalandı. ''Onun aklından geçenleri bilmek ne mümkün.'' Kapıya doğru ilerleyip açmadan önce durdu. ''Önemli olmasa seni çağırmazdı. Kıyafetler bekleyebilir.''

Nefesimi sesli verip ayağa kalktım. Myne beni almadan odadan ayrılmayacaktı ve ben gitmezsem büyük ihtimal Nei buraya gelirdi.

''Yolu göster.'' dedim.

Vardığımız yer yabancı değildi. Daha önce İjga ile burada bulunmuştum. Kitapların cezbedici kokusu genzime dolarken, en son ne zaman okuduğumu düşündüm. Sanki yıllar olmuştu.

Nei, İjga gibi başköşeye oturmuş önündeki sayfayı dikkatle inceliyordu. Başını kaldırmadan konuştu. ''Teşekkürler Myne.''

Myne tek kelime etmeden başıyla selam verip kütüphaneyi terk ettiğinde, Nei'nin kara gözleri şu zamana kadar en durgun haliyle bana bakıyordu. Ne deliliğin ışıltısı ne de bilginin ağırlığı vardı. Onu tanımasam Nei'nin ikizi olduğunu düşünürdüm.

''Seni şaşırtıyor muyum cia?''

Dürüst olmanın en iyisi olduğuna karar verip ''Evet.'' dedim.

Kırışıklıkların farklı bir hava kattığı yanakları gerilip onu olması gerekenden daha genç gösterirken ''Hiç değilse korkmuyorsun.'' dedi.

''Korkmalı mıyım?''

''Çoğu benden korkar.'' dedikten sonra eliyle bir geçiştirme hareketi yaptı. ''Ama sen onlardan biri değilsin kızım. Hem kader insanlardan daha korkutucudur. Çoğu aptal ikisinin yerini karıştırır. Şimdi otur lütfen.''

Sessizce Nei ile aramızda bir sandalye bırakıp oturdum.

''Senden onunla Niassi'ye gitmeni istedi değil mi?'' dediğinde gerildim.

Gazap'ın GözdesiWhere stories live. Discover now