23.Bölüm/Part 1: ''Kıdemlilerin Kararı''

6K 952 203
                                    

Keyifli okumalar...

***

Ellerimin arasında yatan soğuk metali sıkıca kavradım. Ayaklarım omuz hizasında aralanmış, sol ayağım diğerinden bir adım önde konumlanmıştı. On metre ileride yer alan, insan şeklindeki kırmızı kukla, kurşunun delip geçtiği yerlerde puan çizgileri ile süslenmişti.

Kafadan vurursan elli, kalpten vurursan yüz puandı. Göğüs ve bacaklara verilen puanlar daha düşüktü. Elbette bu stratejik olmadığı anlamına gelmezdi.

Çaylak eğitimim daha çok silahlar üzerineydi. Sokrates-2'de sokulduğum simülasyonda neden bana silah verilmediğini anlamıştım. Acemiler silah kullanacak kadar eğitimli değildi. Elbette ben bir istisna olup sonucunda da kendimi çaylak olarak bulmuştum.

''Rakibin sana doğru koşup öldürmek için ayırt etme gereği duymadan ateş ediyor.'' Bulunduğum alanda yankılanan Kıdemli Teressa'nın sesiyle, kukla harekete geçip mekanizma üzerinde kayarak yaklaşmaya başladı. Karşı duvara gömülü silah sistemi de aynı anda harekete geçti.

İlk simülasyon denememde, kurşun omzumu sıyırıp arkamdaki yumuşak, gri zemine saplandığında kalakalmıştım. Bu gösterdiğim son zayıflık oldu. On beş metre ileride küçük bir yarığı andıran, sekiz aralık vardı. Kurşunlar buradan anlatılan senaryoya göre ateşleniyordu. Arkama saplanan kurşundan sonra ilk tepkim yukarı bakmak olmuştu. Hazırlıksız yakalanmak, beni bir kevgire dönüştürebilirdi.

Tahminimin aksine yukarıdaki yüzey temiz ve tek parçaydı fakat karşı duvarın iki köşesinde çok iyi gizlenmiş iki nokta vardı. Diğerlerinden daha küçük ve dikeydi. Dikkatli bakmayan biri birleşme çizgisi olduğunu düşünebilirdi ama ben dikkatsiz değildim.

Omzumdaki sıyrık, beyaz bir bezle sarılıp kırmızı ile süslendiğinde, acıya aldırmadan yeniden başlangıç noktasında dikilip komutları beklemiştim.

Kukla, bana yaklaşmaya devam ederken kurşunlardan kaçıp yuvarlandım. Elimdeki soğuk metali kuklanın elli puanlık kafasına doğrultup, nefesimi ciğerlerimden boşalttım. Tetikte bekleyen elim kıdemlinin sözleri ile seğirdi.

''Rakibini canlı olarak ele geçirip sorgulamanı istiyorum.'' Bu da onu kafasından vuramayacağım demekti. Başımın üzerinden vın sesiyle geçen iki mermi duvara tok seslerle saplandı. Mekanizma ses çıkarıp inledi, kukla bu sefer benden uzaklaşmaya başladı.

Kaçıyor muydu? Neden?

Yüzükoyun yattığım minderlerden ayağa kalkıp, silahımı kolumu gerip destekledim. Uyluğuna nişan alıp ateş ettim. Geri tepme yüzünden bir an için dengemi kaybetsem de, kendimi toparladım. Kuklanın bacağına gömülen kurşunla hareketi yavaşladı. Peşinden koşup bu sefer diğer bacağına ateş ettim. Sarsak hareketler ile yere yığılan kuklanın yanına giderken, gözlerimi yarıklarda gezdirdim.

Kukla gibi bedenime kurşunlar girsin istemezdim.

Silahımı sağ elime alıp, belimde yer alan elim uzunluğunda, ucu tırtıklı bıçağa uzandım. Seri bir hamle ile bıçağı boynuna yaslayıp, kafasına dayalı silahla üstünlüğümü pekiştirdim.

''Kazandım.''

Tıslama sesiyle alanın girişini saklayan duvar havalanıp metal, beyaz kapıyı gözler önüne serdi. Kapı sessizce sağa kayıp Kıdemli Teressa ile dikilen çaylakları göz önüne serince, ellerimin arasında hapsettiğim kuklayı bırakıp onlara doğru ilerledim.

Tek elimle belimdeki kılıfa bıçağı yerleştirirken, silahı ise baldırımda bağlı duran kayışa geçirdim.

Girdiğim üç senaryoyu da tamamlamıştım. İlk dikkatsizliğimden bana hatıra kalan, omzumdaki kanlı bez dışında hata yapmamıştım. Peki, neden kıdemlinin bakışları memnuniyetsizlikle parlıyordu?

Gazap'ın GözdesiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang