13.Bölüm/Part 2: ''Biz Dostuz Öyle Değil Mi?''

7.2K 1K 699
                                    

Keyifli okumalar...

***

''Hiç değilse bir şeyler içmeye zamanın olmamasına sevindim. Pusula'dan gelen diğer yedilemenin sarhoş olduğunu gördüm. Sanırım salona uyum sağlama konusunda sıkıntılarımız vardı.'' Elimle başımı işaret ettim. ''Hala uğultusuna sahip olduğum bir baş ağrısına sahibim. Beni bayıltacak kadar şiddetli bir ağrı hem de.''

''Tesadüf mü?''

Tek kaşımı kaldırıp konuştum. ''Tesadüflere inanır mısın middle-1?''

İkimizin de bildiği cevabı verdi. ''Hayır.''

''Güzel çünkü ben de inanmam. Şimdi ne yapacağımıza karar versek iyi olur. Çok fazla zamanımızın olduğunu sanmıyorum. Sokrates-3'ten ayrılalı nerdeyse bir gün oldu.''

Konuşmak için ağzını açmaya hazırlanan middle-1'i elimi havaya kaldırıp durdurdum. ''Evet şölen salonunda on üç saat kadar kaldım, elbette bu benim kaba taslak tahminim. Burada ne kadar baygın kaldığım hakkında bir fikrim yok.''

''Zamanın farkına varman çok zekice, senden beklendiği gibi değil mi?'' Sinirle gülümsedi.

Sözcüklerimi seçme konusunda dikkat etmem gerekse de şu an sır saklamak için uygun zaman değildi. ''Aslında ben değildim.''

''Ne demek istiyorsun?''

Derin bir nefes aldım. ''Deka-77 benimle beraberdi. Bayılmadan önce zaman kavramını ve salonda yaşananların bir kısmını çözmeyi başarmıştık ama sonra ben sesten deliye döndüm ve bedenim kendini kapamaya karar verdi.''

Middle-1 hızla atılıp omuzlarımdan beni yakaladı. ''Deka-77 yanında mıydı? O iyi mi? Şimdi nerde?''

''Sakin ol!'' Elleri omuzlarıma haddinden fazla baskı yapmaya başladığında ayaklarımdan aldığım güçle onu itekledim.

Sendelese de dik duruşunu koruyan middle-1, sol omzumdan gelen hafif çatırdama sesine aldırmadı. Acıyla buruşan yüzüm umurunda değil gibiydi.

''Bana yalan söyledin. Ona ne yaptın?'' Sevgisi onu kör etmişti.

''Benim deka-77'ye zarar verdiğimi nasıl düşünürsün? Lanet olası bırak beni!''

Öncekine oranla daha büyük bir ses ile omzum bağımsızlığını ilan ettiğinde haykırdım.

Gözlerime biriken yaşlar beni yeniden bayılmak ile tehdit ettiğinde tüm gücümü toplayıp middle-1'in kafasında tazeliğini koruyan yaraya kafa attım.

Böğürüp kafasını tutarak yere düştüğünde aramıza mesafe koyup çıkışı bulmak için harekete geçtim. Omzum benden bağımsız bir dal parçası gibi kolumun ağırlığı ile sallanırken, middle-1 çoktan ayağa kalkıp peşime düşmüştü.

Ne saklanacak yer ne de kaçıp kurtulacağım bir yol vardı. Middle-1 ile durmadan alanın etrafında dönebilirdik fakat omzumun en ufak hareketiyle gözlerimin önünce uçuşan minik siyah noktalar benimle aynı fikirde değildi.

Arkamda bağırarak koşan middle-1'in mantığını kaybettiği kesindi. Hiç düşünmeden yerinden çıkardığı omzum, geri dönüp ilk cümlemde boynumu kırmasına engel olmazdı. O yüzden koşmaya devam ettim. Sağlam elim ile duvarı ittirip bilmediğim bir kapının beni yeniden ortak alana taşımasını sağlamaya çalışıyordum.

Yerde kaldığı süre bana zaman sağlasa da yaralı haliyle bile benden güçlü olan middle-1 tehlikeli bir düşmandı.

Anlaşılan dostluk buraya kadardı.

Gazap'ın GözdesiWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu