46.Bölüm: ''Nestoria''

3.6K 563 405
                                    

Keyifli okumalar...

***

Radsolf'un gözleri önümde iki amber gibi parlarken zeminin sarsılmasıyla sırt üstü düştüm. Mağaranın içi kayalarda yüksek sesle yankılanan sürtünme sesiyle dolarken uzaktan parlayan ateşi gördüm.

''Cezan bitti Radsolf.''

Meşalenin alevinin ardından bana bakan yüzü görünce, yüzüm kızgınlıkla kasıldı. Zemine sağlam basan adımlarla yanımıza gelip meşalenin alevinde üçümüzün yüzü aydınlanınca ifademi gördü. ''Bana öyle bakma.'' derken emir tonundaki sesi sertti.

''Beni aşağıya attın.'' dedim.

''Seni tutacağını biliyordum. Ne bekliyordun saatlerce seni o uçurumda bir dal parçası gibi tutacağımı mı?'' Gölgelerin oynadığı suratında tek gözü karanlığa gömüldü. ''Seni hemen de bırakabilirdim unutma.''

Başımı dikleştirip kibirle ışıkta bir bağ ile kapalı olan gözüne baktım. ''Sen freonun skpösisin.''

O da bana uyup kibirli dansıma katıldı. ''Öyleyim.''

''Sen sözlerinizi korursun. İjga bana koruma verdi.''

Savaşmaya hazır ifadesini gevşetip ''Öyle, bu yüzden Radsolf bağlardan kurtulana kadar seni tuttum.'' dedi.

''Lanet çiçekler ölmeliydiler.'' derken resmen tısladım.

Trejna güldü. Onu ilk kez gülerken duymanın şaşkınlığıyla yüzüne bakınca kadınsı tını kesildi. Bir an savaşçı olmanın kadınsılıktan uzak olmak anlamına geldiğini fark ettim. Seni ciddiye almalarını istiyorsan sert olmalıydın. Aynı Trejna gibi.

Radsolf çoktan demir parmaklıkların aralanmış karanlığına ilerlemiş, babasının gözde gözlerinin kopyasıyla bana bakıyordu. Kehribarların içinde acı ve öfke vardı. Trejna araya girmeden önce onu bırakmayacağımı söylememi beklemişti.

''Gidelim!'' Komutunu verip peşinden gitmek için ayaklanan Trejna'yı takip ettim. Işığın yokluğuna alışan gözlerim parlaklığa alışmakta sıkıntı çekerken, hücrenin köşesinde duran su kaplarını ve Radsolf'un gömleğinden olduğuna emin olduğum kumaş parçalarını gördüm.

Ateşimi düşürmek için benimle ilgilenmişti. Memnuniyetsiz sesi kulağıma fısıldadı. ''Hala ateşin var.''

Sonrasını hatırlayamadım. Zaten bunu düşünmek zaman kaybıydı. Tünellerde önümde yürüyen iki asiyi takip edip freona giren kapıya ulaştığımda, buraya bir daha gelmek istemediğimi fark ettim. Nei'nin beni böylesine savunmasız şekilde Radsolf'u kurtarmaya yollaması canımı sıkmıştı.

Yorumlama konusunda iyi olmayan tek kişi Radsolf değildi.

Gizli kapı ardımızdan kapanırken, Trejna'nın beni kolumdan çekip çevirmesiyle diyarların haritasının işlendiği masanın ardından bana bakan İjga ile karşılaşmama neden oldu. Önümde dikilen adama yine hüzün taşıyan gözlerle bakıp gitmesini söylediğinde, Trejna'nın eli hala sol kolumu tutuyordu.

Renksiz gözleri bana döndüğünde dudakları kıvrıldı. ''Bazı eylemler beklenmedik sonuçlar doğurur cia.''

En mantıklı açıklama buymuş gibi ''Nei onu kurtarmam gerektiğini söyledi.'' dedim.

Üzerinden dökülen ağır katlı elbisesini peşinden sürükleyip masanın etrafından dolandı. Beyaz ve sarı katların arasından sıyrılan eli zarifçe alnıma uzandı. İlk defa onun üzerinde beyaz dışında bir renk daha görmüştüm. Parmakları tenimde dolaşırken istemsizce titredim.

Gazap'ın GözdesiWhere stories live. Discover now