40.Bölüm/Part 1: ''Madalyonun Diğer Yüzü''

4.1K 616 331
                                    

Bölümün kısa olduğuna bakmayın fazlasıyla yoğun bilgiler içerdiği için ikiye bölmeyi uygun gördüm. 😁 Hikayeleri çok seveceksiniz. 😈

Keyifli okumalar dilerim...

***

İkinci kez freonun mağarasına girmiş, masalarının önünde dikilmiştim. İjga rahatsız edilmek istemediğini söylediğinde, Trejna bekçilik yapmak için işlemeli kapının ardında kalmıştı. Bense İjga ile tahtaya işlenen oyma haritaya bakıyordum.

''Diyarların haritası.'' derken sesinde özlem vardı.

Önümdeki oyma haritaya daha yakından baktım. İnce işçilikle çıkıntı yapan dağlara, suyu ifade eden eğimli çizgilere, diyarları ayıran zarif sınırlara ve ahşap üzerine işlenmiş diğer şekillere.

 İnce işçilikle çıkıntı yapan dağlara, suyu ifade eden eğimli çizgilere, diyarları ayıran zarif sınırlara ve ahşap üzerine işlenmiş diğer şekillere

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Diyarların Haritası) 📍

''Senin dünyan, benimkinden küçük cia.''

''Ne demek istiyorsun?''

''Senin dünyan kulelerin dikildiği yedi diyardan ibaret.'' diye anlatırken uzanıp üç diyarın kesiştiği yerde kalan x işaretine dokundu. ''Yedi diyar ve beş kule.'' Parmakları sınır çizgilerinde dolaşırken x işaretinin etrafında sırayla aşağı, sola ve sağa kaydı. ''Ojo, Riko ve Ksilo. İnsanlar üç kuleyi birleştirdiğinde diyarlarını da birleştirdi ve ona yeni bir isim verdi.''

İjga gülüp elini geri çekerken bana baktı. ''İsimleri bizim dilimize en yakın olanlar bu üçüydü. Biz onlara Oja, Zaes ve Ksia deriz. Elbette benzerlik Atlılar'ın gözünden kaçmadı. Bu yüzden onu tek bir ad ve yapıyla birleştirdi.''

''Kule.''

İjga'nın yüzü asıldı. ''Evet. Ona kule dediler ve insanlar kabul etti.''

''Neden isimleri en yakın olanlar onlar?''

İjga yeniden güldü. ''Bir zamanlar biz bu diyarlarda yaşadık, insanlar kulelere alınıp Atlılar'ın emrinde bizi avlamadan önce onlarla evlendik ve öğrettik.''

Sesim şaşkınlıkla yükseldi. ''Evlendiniz mi?''

''Ion bile başta bir insana aşık oldu. O kadar şaşırma cia, tek farkımız kanımızdan gelen özelliklerimiz. Atlılar'dan önce biz de sadece insan olarak kabul gördük. Sevdik, öğrettik, üredik.'' İjga başını çevirip bana baktı. ''Biz, Ion'dan daha çok insanız Keilah, yeteneklerimiz bizi acımasız yapmadı. Avlanmak bizi korunmaya itti.''

Anlamamı ister gibiydi. ''Bizim dilimizde Oja gün, Zaes şafak ve Ksia gece anlamına gelir. Ayrılmaz bir bütündürler ve hep kendi etraflarında dönerler, her biri eşsizdir. Aynı her hayatın değerli olduğu gibi.''

İjga parmaklarını sınır çizgilerinde dolaştırdı. ''Atlılar yok etmeden önce sınır çizgileri nehirlerden oluşurdu. Birbirini besleyen suların etrafında verimli topraklar hatta ormanlar vardı. Kış olduğunda Zaes'in sınırındaki dağlardaki kar gün ışığında parlar, nehir boyu donunca çocuklar oyun oynardı, Ksia'daki gür ormanları besleyen nehir yaz sıcağında serinlik sağlardı. Oja'nın sıcak sınırına inat nehir suları baharda bereketli ekinler verirdi. Muazzam güzelliklere sahiptiler, Atlılar insanlığı savaşlarla katledip zihinlerini kırmadan önce bu diyarlar adları gibi uyum içinde yaşardı.''

Gazap'ın GözdesiWhere stories live. Discover now