28.Bölüm: ''Sunak''

5.5K 870 354
                                    

Keyifli okumalar...

***

Boynuma bastırdığım bez parçası şimdiden kırmızıya boyanmıştı. Kollarımdaki zonklama, bana Darius'un ölümünden armağandı.

''Efendim, yarım saat içinde kuleye varmış olacağız.''

Kulenin beyaz mermeri göz alabildiğine önümde uzanırken aracın ön kısmında, yanımda oturan muhafıza baktım. Avımı tamamladıktan sonra dönüş yolunda, beni geri götürecek birinin olmadığını geç fark etmiştim.

Kule günü gelen muhafızların, çocukları kamplara taşıdığını biliyordum. Elbette üstün olanın emirleri her şeydi. Aralarından biri kampa gitmek yerine beni kuleye geri götürebilirdi.

Öyle de olmuştu.

Kendi komuta zincirlerinde anlaşan muhafızlardan ikisi, beni kuleye götürmek için görevlendirilmişti. Arkamda bıraktığım cesetlerin de sorumluluğunu almışlardı.

Av köpeklerinin öldürülmesi pek iyi izlenim bırakmamış olsa da, muhafızlar varlıklarının son bulmasından pek de şikayetçi değildi. Asıl sorun, gitmeden önce ortama ışık hızıyla doluşan yeni gruptu.

Av köpekleri vahşi oldukları kadar hızlıydı. Beş kişilik kara saç, kara göz ve kara üniformadan oluşan grup, Darius'u öldürmemin üzerinden on dakika geçmeden gelmişti.

Sen siyahın içindeki siyahsın.

O zaman av köpeklerinin beşerli gruplar halinde eğitim aldıklarından emin olmuştum. Fiziksel özelliklerine göre seçilen, kaba kuvvete dayanan gruplardı.

Av köpeklerinin diğerlerinden en az beş yaş daha büyük duran lideri, muhafızın beni işaret etmesiyle yanıma geldiğinde ondan korkmamı beklediğini bakışlarında görmüştüm.

Darius ile aynı hatayı yapma eğilimleri onu öldürme isteğimi körüklemişti. Aptallar.

''Efendim?''

Otorite ile sorunu olmayan komuta sistemine alışık olan bu iri adam, benim ondan üstün olmamla sıkıntı yaşıyordu. Sesinde rahatsız tınıyı saklama gereği bile görmüyordu.

Elimdeki bezi boynuma daha çok bastırdım. ''Evet?''

''Köpeklerin görevlerinde başarısız olduğu ve sizin yaralandığınız raporu ile buraya çağırıldım. Görevinizi tamamlayamadığınız ve sizi koruyamadıkları için özürlerimi sunarım.''

Adamın dudaklarından dökülen sözler ezbere dizilmiş, otomatik yanıtlardı. Gözdelerin benden istediğini yapmış, benim için bir zamanlar değerli olan şeyi, beni var edeni avlamıştım.

Annemin bedeni hala gri bir boğukluktan ibaret olan evin içinde yatıyordu. Kimse onu almaya gelmemişti. Babamın nerde olduğunu bilen yoktu. Onu en son görüşümden sonra anlaşılan geri dönmemişti.

Danny.

Danny kamplarda olmalıydı. Annemin histerik sesi kulaklarımda çınladı.

Seni vermemeliydim. Seni onlara vermemeliydim. Danny'i onlara vermemeliydim. Sana ne yaptılar? Özür dilerim, özür dilerim...

Aile denilen basit kavramdan geriye, soğuk cesetler ve belirsiz kaderlerden başka bir şey kalmamıştı.

Soğuk. Soğuk ve hissiz kalan yanım öncekinden daha katıydı.

Cevabımı bekleyen av köpeğine baktım. ''Av köpeklerini ben öldürdüm.''

İri adam duydukları ile yumruklarını sıktı. Boyu benden uzun olduğundan bana tepeden baksa da, aldırmadan ayağa kalkıp karşısına dikildim.

Gazap'ın GözdesiWhere stories live. Discover now