9.Bölüm: ''Yaklaşan Şölen''

8.3K 1.2K 959
                                    

Keyifli okumalar...

***

Sokrates-3'te geçen yüz on yedinci güne kadar defalarca simülasyona sokulmuştum. Zamanlı, zamansız olanlar. Takım çalışmasının olduğu uyum modülleri ile çalışmalar yapmış, tek başımayken kişisel direncim konusunda defalarca test edilmiştim.

Birlikte yaşamaya uyum sağladığım altı çocukla daha fazla konuşmaya hatta birbirimizle şakalaşmaya başlamıştık.

Birbirimize dokunmak artık ölümcül değildi. Kimse rol yapmıyor, kimse karşısındakinin zayıf yönlerini tespit edip bunu olası bir anda kullanmak için saklamıyordu.

Celcius-11 ile sokulduğum simülasyonda iki küçük kız kardeşi ve abisi olduğunu öğrenmiştim. Yaratılış destanını anlatan kitapta, bahsedilen diyarlar içinde buz diyarında yaşayan platin rengi saçları ve keskin mavi gözleri olan bu bir yetmişlik kız, yüzmenin yanında dün sokulduğumuz simülasyonda da kanıtladığı gibi hayatta kalma konusunda yetenekliydi.

Ağzımda yoğun tuz tadıyla uyandığım ve kurtulmak için middle-1'in saatler harcadığı kafesten çıktığımızda, celcius-11'in dediğine göre eksi on beş derecede buz kalıplarının üzerindeydik. Uzun süredir yol alıyorduk. Benden birkaç metre önce yere yığılmış middle-1'e dokunmamak için sola kayarken takıldığım çıkıntı nedeniyle yere yığılmıştım. Bir daha ayağa kalkamayacağımı düşünmüştüm. Ayağım dikkatimi toplayamadığım için takılmasaydı bile tahminen on dakika daha ilerleyebilirdim.

Her yutkunma refleksiyle ağzımızdaki tuz tadının arttığını fark ettiğimizden beri dirensem de, suya olan hayati ihtiyaç karşısında vücudum daha fazla dayanamamıştı. Celcius-11 ile benden daha güçlü olsa da vücudu, beden ağırlığının ihtiyacı olan suyu alamadığı için middle-1 daha önce düşmüştü.

Onun ardından dikkatimi kaybeden ben düşsem de celcius-11 devam etmişti. Bizi bırakıp iki buçuk saat sonra geri döndüğünde nerden bulduğunu bilmediğim alt kısmı yuvarlak, boğaz kısmı altına nazaran daha dar ve uzun cam şişeler de su taşıyordu.

Suyu kana kana içip yola düştükten sonra kilometrelerce yürüdüğümüz donmuş sudan başka etrafımıza bir şey yokken içtiğimiz suyu nerden bulduğunu sorduğumda, bana buzda bir delik bulduğunu ve etrafında tatlı su elde etmek için gerekli malzemelerin olduğunu söylemişti.

Bu enteresan şişeler de oradan gelmiş olmalıydı. Tabi suyun tuzlu olduğunu da o zaman öğrenmiştim. Nasıl yaptığını bilmesem de bu konuda yetenekliydi.

Şimdi karşımda oturmuş deka-77 ile kahkaha atan kız yeri geldi mi sırtımı dayayabileceğim sıkı bir müttefikti. Aksi halini düşünmek bile istemezdim.

Geçen atış testinde elindeki ağırlığı ayağına düşüren aqua-978'e gülen celcius-11 ile deka-77 sanki hiçbir zaman kulede yükselmek için mücadele etmemiş iki kızdı.

Artık omuzlarına değen kızıl saçları ile deka-77 kahve gözlerini kısıp öne eğildi. Eliyle yaklaş hareketi yaptığı celcius-11'in kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı.

''Şaka yapıyorsun!''

Celcius-11'in bağırarak söylediği sözler karşısında deka-77 panikle ağzını kapattı.

''Biraz sessiz olsan.''

Ağzı kapalı halde kafasını aşağı yukarı sallarken celcius-11'in saçları gevşemiş atkuyruğundan kurtulup önüne döküldü. Eliyle saçlarını geri iterken, deka-77 de elini ağzından çekti. Parmağını ince dudaklarına yaklaştırıp işaret parmağını hafifçe bastırdı.

Gazap'ın GözdesiWhere stories live. Discover now