37.Bölüm/Part 2: ''Kara Adam Oyunu''

4.2K 667 447
                                    

Keyifli okumalar...

***

Av köpeklerini binadan uzaklaştırmak için iki blok koştuktan sonra ses çıkarmak için yerde bulduğum birkaç parça taşı az da olsa camı olan pencerelerden birkaçına fırlattım.

Üzerimdeki yarım atletle üşümem gerekirken, damarlarımdaki adrenalin beni ısıtıyordu. Bıçağı avucuma yerleştirip pusuya yattım. Çok geçmeden diğerlerinden daha hızlı olan bir tanesi görüş alanıma girdi.

Köşeye sinip bana gelmesini bekledim. Ay ışığında gölgesi önüme düşünce eğilip, önüme geldiği anda bıçağı tutan bileğini kesip arkasına geçtim.

Beklemediği hamleyle akan kanına şaşkınlıkla baksa da, diğerlerine seslenmedi. Aptal. Aksine gülüp bana gelmeye devam etti. Ölü bir aptal.

Ben de gülerek karşılık verip üzerine atladım. Bıçağı savurunca geri çekilip, diz kapağını yerinden çıkaracak kadar şiddetli bir darbe vurdum. Böğürüp tek dizi üstünde yere yıkılınca, destek almak için bıçağı tutan elini kullanmıştı. Hızla arkasına dolaşıp boğazına bıçağımı sapladım.

Çıkan kan fokurtusu sesleriyle yere yığıldı. Ellerini akan kanını tutmak için bastırsa da faydasızdı. Birkaç saniye sonra son nefesini verdi.

O an iki av köpeği bizi gördü. Öfkeyle bağırıp üzerime saldırdıklarında, yerde ölü yatan av köpeğinin bıçağını kapıp iki elimle göğsüme gelen bıçağı engelledim. Yere yatıp yuvarlandım.

''Buraya gel kahpe!''

Ayağa kalktığımda gülümsedim. ''Üstün olanın kim olduğunu unutma.''

Elbette ona gözde olduğumu söylemedim. Onun yerine kuralı hatırlattım. Üstün olana karşı gelirsen ölürsün.

Üzerime doğru koşarken, sağ elimdeki bıçağı fırlatıp sol göz çukuruna saplanmasını sağladım. Av köpeği gözünü patlatıp, beynine saplanan bıçak ile anında ölüp yere yığıldı. Bedeni öne düşünce, bıçak kafatasının arkasında kanlı ucuyla göz kırptı.

Yoldaşının ölümünü gören diğer av köpeği dişlerini sıkıp ''Burada!'' diye avazı çıktığı kadar bağırınca, yaklaşan başka adım sesleri duydum.

''Oyunu bozuyorsun köpekçik.''

''Sen ölüsün.''

''Hadi gel de öldür beni.'' deyip ona kocaman gülümsedim. Böğürüp bıçağını bana fırlattı. Ben bıçaktan kaçmak için sola kaçınca, koşan bedeni bana çarptı. Bir an nefesim kesilse de toparladım. Boğazıma yapışan ellerinden kurtulmak için elimdeki bıçağı atıp, dirseklerine iki elimle yumruk atsam da bırakmadı.

Ezilen boğazım cayır cayır yanarken, zıplayıp bacaklarımı beline doladım. Böylece ben yukarda kalırken kolları büküldü. Yeniden tüm gücümle dirseklerine vurunca elleri gevşedi. Derin bir nefes alıp parmaklarımı göz kürelerine tüm gücümle bastırdım.

Cıvık kürelere arta kalanlar yüzünden akarken, acıyla bağırıp beni üzerinden atmaya çalışsa da izin vermedim. Savrulan kollarından sakınıp, bedenimi geri salıp sırtına tutunmak için döndüm. Gevşeyen ayak bileklerimi yeniden sabitleyip sırtına tırmandım.

Ardından iki elimi başına yerleştirip sert bir hareketle boynunu kırdım. Sırtına yüklenip öne doğru düşmesini sağlayıp geri zıpladım.

Ellerimle ezilen boğazımı yoklayınca, parmaklarımdaki yapışkan sıvı tenime bulaştı. Yere düşen bıçağımı bulup kılıfına soktuktan sonra koşmaya başladım. Evi bekleyen iki av köpeği orda kalmış olmalıydı. Başarısızlıklarının cezasını sonra çekeceklerdi. Bu da alanda bizi arayan beş kişiden ikisinin kaldığını gösterirdi.

Gazap'ın GözdesiWhere stories live. Discover now