44.Bölüm: ''Kırmızının Gözdesi''

3.7K 574 531
                                    

Keyifli okumalar...

***

Bedenim iplerle bağlanıp dört tarafa doğru çekiliyormuş hissiyle gözlerimi karanlığa açtım. Karnımın üzerinde hissettiğim ağırlık nefes almamı güçleştirirken birkaç minik nefesten sonra hareket etmeye karar verdim. Acı ilk ensemden beni vurdu. Göz kürelerimin içini yakıp dişlerimi dudaklarıma geçirmeme neden oldu.

İnleyince karnımdaki ağırlık hareket etti. Birinin parmakları suratıma dokununca sıçradım. Beynim olayları algılamakta zorluk çekiyordu. Neredeydim?

''Sakin ol.''

Tanıdık sesle başımı çevirsem de karanlıkta pek bir şey göremedim. ''Radsolf?''

Yüzümdeki eli yanağımı okşayıp saçlarıma doğru uzanınca kaskatı kesildim. Tepkimin farkına varıp elini geri çekti. ''Kendine gelmişsin.'' dedi.

Gözlerimi irileştirip olmayan ışığın ortasında, daha koyu duran bedeninin siluetine baktım. Sesinin geldiği hizaya bakacak olursak dizleri üzerine çökmüş olmalıydı. ''Sana biraz su vereceğim, ateşin düşmüş olmalı.'' deyip yavaşça ses çıkararak yaklaştı. Beni ürkütmek istemiyor gibiydi.

Dudaklarıma değen parmakları arasındaki suyu içmem için emir verdi. ''İç.''

''Ne oldu?''

''Önce iç sonra konuş. Boğazın daha kötü olmadan önce.'' dedi. Ellerimi avucunun iki yanına sarıp başımı eğdim. Su boğazımdan akarken memnuniyet dolu bir ses çıkardığımdan emindim. ''Ne kadarını hatırlıyorsun?''

Ellerimle şakaklarımı ovdum. ''Seni bulmak için zindana girdim. Sanırım düştüm ya da biri beni itti.''

Görüntüler rahatsız edici ışıklar gibi zihnimde patlarken lanet ettim. ''Beni aşağı attı. Lanet kadın beni boşluğa bıraktı.'' derken sinirliydim.

''Seni öldürmeye çalışmıyordu. Sadece hücrenin tepesindeki oyuktan seni aşağı saldı. Benim yakalayacağımı biliyordu.'' Karanlık siluet ayağa kalktı. ''Biz anlaşmalarımızı bozmayız.'' dedi.

Bana verdiği korunmanın sağlandığından şüphe etmememi ister gibiydi. Dudaklarımı aralayıp kapattım. Sonra yeniden açtım. ''Senin anlaşmayı bozduğunu söyleyip durdular, Nei çıldırmış gibi seni kurtarmamı söyleyip durdu.''

Karanlık hızla hareket etti. ''Nei iyi mi?''

Eli omzumu sıkarken geriye kaçmaya çalıştım. ''Bana böyle yaklaşma.'' Parmakları kasılıp gevşedi. Bedeni geri çekilirken neden dediğimden emin olmadığım kelimeler dudaklarımdan döküldü. ''Seni zar zor görebiliyorum ve etrafımdaki tehlikelerden habersizim. Bir anda bana dokunman beni korkutur.''

''Üzgünüm düşünemedim.'' Bir an durdu. ''Biz karanlıkta görme konusunda insanlardan daha iyiyiz. Fark etmeden seni kendimle bir tuttum.''

Sanırım bu bir asiden gelince bir iltifattı. Emin olamadım.

Şakaklarıma daha çok ağrı saplanırken Nei'nin sözleri kafama doldu. Gözlerimi yumup geri açtım. Bedenimin kasıldığını ya da ellerimin başımı sıktığını görmüş olacak ki ''İyi misin?'' deyip bana yaklaştı.

''İyiyim sadece beynim yaşananları hatırlatırken bana acı veriyor.''

''Nefes almak işe yarar, buradaki oksijen seviyesi az bedenin adapte olana kadar başına saplanan ağrılar normal elbette miorpiler de duruma pek yardımcı olmuyor.''

Trejna'nın çiçekler hakkında konuşması zihnimde yankılandı. ''Miorpi mi?''

''Özleri zehirli çiçekler, onlardan birine dokunmuş olmalısın.''

Gazap'ın GözdesiOnde histórias criam vida. Descubra agora