14. Bölüm/Part 1: ''Simülasyon Sokrates 3''

7.1K 1K 459
                                    

Keyifli okumalar...

***

''Nasıl olduğunu yeniden anlatmaya ne dersin?''

''Size defalarca anlattım. Sona kalan bu. Ne yapacağınıza siz karar verin. Ben görevimi yerine getirdim.''

Öfkeli bir ses bağırdı. ''Anlamıyorum tek bir kafeste bütün dijital görüntüleme sistemimizi bir anda kaybetmemiz akıl alacak gibi değil.''

''Jane sakin olmaya ne dersin? Onların seni bu şekilde görmesini isteyeceğinden emin misin?''

Konuşmalar fazlasıyla bulanık ve anlamsızdı. Ölümle kucaklaşan bedenim küllerinden yeniden doğmak için çırpınıyordu. Bilincim kapanıp açılırken karanlığa batıp çıkıyordum. Son hatırladığım bölük pörçük parçaların içinde net olan tek şey bana bakan mavi gözlerdi.

Şölen günü yaşanan oyunlarda ne olmuştu?

Başıma saplanan ağrıyla elimi ağrıyan noktaya bastırmak için hareket ettirdiğimde bileğime dolanan ufak boru ile duraksadım. Bana ilaç mı veriyorlardı?

Şaşkınlığımla uzun süre boruya odaklanmış olmalıyım ki karşıma oturup bana bakan yabancı kadını fark etmemiştim. ''Kendini nasıl hissediyorsun?''

Sözcükler yetersiz gelecekmiş gibi koluma bakmaya devam ettim. Kulede asla bize ilaç verilmezdi. İlaçla iyileştirilmek ya da tedavi görmek üstün olanların ayrıcalığıydı.

''Yaşadığın mücadelede ağır yaralandığın göz önüne alınırsa vücudunun kendini açması için biraz daha zamanın geçmesi gerekebilir. Dinlenmek ister misin?''

''Bana ilaç mı veriyorsunuz?!'' Sorudan çok bir yakarış gibi dudaklarımdan dökülen kelimeler karşısında otuzlarının ortasında, yuvarlık yüzünde fazlasıyla sevecen duran gözleri ile bana bakan kadın gülümsedi.

Gözlerimizin teması ile sanki saygısızlık yapmış gibi aceleyle bakışlarını yere eğmişti. Bu da neydi şimdi?

Hiç eksilmeyen ağrımdaki dalgalanmalar beni yeniden onunla ilgilenmeye iterken hareketim karşında kadın telaşla ayaklandı. ''Hala başın mı ağrıyor?''

Başımın ağrımasıyla bu kadar ilgilenmesine mi yoksa sorumlusu kendisiymiş gibi korkmasına mı şaşırmalıydım emin değildim.

''Evet şölende-'' Dudaklarımdan dökülen sözler havada kaldı.

Sahi şölenden sonra ne olmuştu? Deka-77 ile birlikte diğerlerini arıyorduk sonra... sonra bu ağrının giderek şiddetlendiğini hatırlıyorum. Bayılmış mıydım?

''Bayıldım mı?'' Hayatım boyunca bayıldığımı hiç hatırlamıyordum.

''Evet, boynuna aldığın darbe çıkan omzunun ağrısıyla birleşince sinir sistemin kendini kapattı.'' Sözleri karşısında yataktan kalkmaya çalışınca, telaşla kolumu tutup beni geri uzanmam için zorladı.

''Lütfen ayağa kalkmaman lazım. Dinlenmelisin.''

Bu kadın kimdi? Ne darbesinden bahsediyordu? Hem lanet olsun neredeydim ben?

Bana dokunması hoşuma gitmemişti. Ellerini itip oturur konumda kaldım. Yataktan kalkmayacağımı anladığında birkaç adım geri çekilip rahatladı.

''Neredeyim ben?''

''Ah burası şifa odası ve ben Hemşire Teressa.''

Kitaplarda okuduğum şifa odalarından birinde miydim? Etrafı tarayan gözlerim beyaz bir balonun içinde hapsolmuştu. Beyaz çarşaflar, sıralı ranzalar, beyaz bir dolabın cam kapağından görünen çeşitli ilaçlar ve mahremiyeti sağlamak için ayaklı metal demirlere geçirilmiş perdeler.

Gazap'ın GözdesiWo Geschichten leben. Entdecke jetzt