6. Bölüm: ''Üçüncü Küp''

9.2K 1.3K 728
                                    

Keyifli okumalar...

***

Kaç saat önümdeki kitap yerine masanın ahşap yüzeyindeki ince kılcal geçişlere odaklandığımı bilmiyordum. Her şey planlanmış ve seçilmişti. Ben seçilen yediliden biriydim. Muhafız başından beri buraya geleceğimin kesin olduğunu söylediğinde bir şey hissetmiş miydim?

Bedenimden geçen rahatlama ya da kaslarımın kasılmaktan sertleşmiş kısımlarındaki gevşemenin verdiği karıncalanma hissi neredeydi? Bedenim hala tetikteydi. İçgüdülerim hala güvende olmadığımı bağırırken başımı masadan kaldırıp etrafıma dağılmış altı çocuğun suratlarını inceledim.

Onlar da benim gibi uyum sağlayamıyor muydu? Yoksa çoktan alışmış mıydılar? Mimikleri en az benim kadar sert ve saklıydı. Gözüm soldan ikinci masada elindeki kalemle ne yapacağından emin değilmiş gibi kaşları çatılmış olan kızıl saçlı, cılız kıza takıldı.

Muhafızın odasından alfa-3 ile ayrılıp küplerin içinden geçmemizin üzerinden beş gün geçmişti. İki gün önce kızıl saçlı kız ile dazlak ikizlerden iki santim daha kısa olanı ortadan kaybolmuştu. Ortak alandaki buluşma saatinde –evet artık zamansız değil belirli saatlerde toplanıyorduk- ortaya çıktıklarında dazlak çocuğun kollarında su toplamış, pembe yaralar varken kızıl saçlı kızın topuzundan kurtulduğunda uzun olduğu belli olan saçları kulaklarına kadar kısalmış halde geri dönmüşlerdi. Tek bir kelime bile etmeden yerlerine oturduklarında neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Alfa-3 ile diğer çocuklar bizi mağaranın tepesinde bulduğunda onlar da neler olduğundan habersizdi. İkimiz de kimseye bir şey anlatmamıştık. Kimse de bize ne olduğunu sormamıştı, aynı o gün kızıl saçlı kız ile dazlak çocuğa bizim de bir şey sormadığımız gibi.

Elindeki kalem onu rahatsız eder gibi masaya çarparken, muhafız başının üzerinde ortak alanın her duvarında yer alan saatlerden kırmızı olanına bakıp konuşmaya başladı. ''Yirmi dakika sonra fiziksel çalışma için ikinci küpe gitmeyi unutmayın.'' Sert tavırlarının aksine zarif hareketler ile yürüyüp odayı terk ettiğinde hepimiz ayağa dikilmiş onu selamlamıştık.

Alt katlardan kalan tek alışkanlığımız buydu. Saygı.

Her gün on iki buçukta yapılan, fiziksel deneme simülasyonlarından birine daha girdikten sonra terden ıslanan atletimden kurtulma düşüncesi ile hızlı adımlarla küp girişine ilerledim. Alfa- 3 her zamanki gibi sıralamasını korurken bugün kızıl saçlı olan, mavi gözlü kızın bir puan önüne geçmişti.

Gevşiyorduk.

Puanlama tablolarının gün gün gidip kalmamızı etkilediği zamanlarda değildik artık. Kızıl saçlı kız, puan aldığı için bir şey kazanmıyordu. Mavi gözlü kız, performans düşüş oranı yüzünden kuleden atılmıyordu. Yedilemenin en sonunda olan tombul kız, kullanım dışı bırakılmıyordu.

Maskelerimizin çatlamaya başladığını hissediyordum. Bedenim güvendesin deyip rahatlamak için çığlık atsa da en kötüsünü beklemeyi öğrenmiştim. En hazırlıksız anında ölümle yüzleşen çocuklarla üç yıl geçirmiştim.

Banyo bölmesinin solunda kalan ışık düğmesine basıp duşun altına girdim. Sıcak su kaslarımı gevşetirken, maskemi bırakıp suratımı ovaladım. Bütün gün ciddi durmak bazen sinir bozucu oluyordu. Birkaç saniye daha kaşlarımın çatılmasına izin verip kendimi toparladım. Hızla saçımı yıkayıp duştan çıktım. Bedenimi kurulayıp birbirinin kopyası olan kıyafetlerimi giydikten sonra yatağımın yanında çoğalan kitaplardan birine uzandım. Muhafız Melinda bana her gün için yeni bir kitap vermeye başlamıştı.

Gazap'ın GözdesiWhere stories live. Discover now