#43 - Koca Bir Karanlık

36.7K 2K 1K
                                    

"Mert! Artık süslenmeyi bırak ve kapıya bak!"


Keyifli bir ıslıkla saçlarımı el yordamıyla düzelttiğim sıra canım kuzenimin cırtlak sesini duyduğumda ıslık çalmayı bırakıp yüzümü buruşturdum. Mutfaktan bağırmasına rağmen yanı başımda çığırıyormuş gibi hissetmem ne kadar normaldi?

Zilin bir kez daha çalmasıyla Derin'in yeniden bağırmasından korkarak aceleci adımlarla odamdan çıktım ve mutfağa doğru "Bakıyorum!" diye seslendikten sonra dış kapıya doğru ilerledim.

Bu akşam Derya'yı İzmir'e yolcu edecektik. Bu yüzden Derya gitmeden evvel çocuklarla birlikte toplu bir kahvaltı etmek istemişti. Ayrıca çocuklara ilaveten Beril'i de davet etmişti. Benim için hava hoştu, zira Beril'i görebilmek için sürekli bahaneler uydurup duruyordum. Bu sefer benden bağımsız bir şekilde gelecekti ama sonuç olarak yine bana gelecekti.

Keşke bir de kalbimin hesapsız kitapsız ona gittiğini bilseydi...

Çocukların geldiğini düşünerek açtığım kapının diğer tarafında gönlümün yıldızını gördüğümde istemsizce gülümsedim.

"Hoş geldin."

Yanaklarındaki iki büyük goncayı bana sunarak gülümsememe eşlik etti. "Hoş buldum."

Geriye çekilerek elimle içeriyi işaret ettim. "Geçsene."

Beril, botlarını çıkararak içeri girdiğinde kapıyı kapatıp montunu çıkarmasını bekledim.

"Mert! Feza mı geldi?"

Beril, çantasını vestiyere koyduktan sonra çıkardığı montunu askıya asarken "Ben geldim!" diye seslendi içeri doğru.

"Bundaki doyumsuzluğu da kimse de görmedim," diye homurdanarak gözlerimi devirdim. "Kızı, zorla Feza'ya gönderen ben olmasam anasının karnından Feza'ya âşık olarak doğduğunu sanacağım."

Beril, salık bıraktığı saçlarını omzunun gerisine atarken sözlerime kıkırdadı. "Deme öyle, ayıp."

Gülme sesi içimi bir hoş ederken tavrımı bozmamak için kendimi kasmam gerekmişti. Bu kız niye böyle güzel gülüyordu yahu?

"Neresi ayıp canım, ben sadece gerçekleri söylüyorum."

"Mert, kapıda mı dikiyorsun kızı? Gelsenize buraya!"

Sözlerimin hemen ardından bu sefer Derya'nın bağırışını duyunca iç geçirerek "Bunlar başımızı şişirmeden yanlarına gitsek iyi olur," diye söylendim. Beril, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırarak kafasını salladı ve mutfağa doğru ilerledi. Ben de hemen peşine takıldım.

Kızlar, en son yarım saat kadar önce yaptıkları şeyleri yiyorum diye beni mutfaktan kovmuşlardı. Şimdi çağırmalarının en büyük nedeni Beril'e olan güvenleri olmalıydı ancak yanılıyorlardı. Zira bu konularda Beril'den hiç çekinmiyordum ki çekinmek için bir sebep de yoktu zaten. Yemek yemek ne zamandan beri ayıp sayılıyordu Allah aşkına?

Beril'in arkasından mutfağa girdiğimde bakışlarım direkt masayı buldu. Kalabalık olacağımız için masayı büyütmüşlerdi ve masanın üzerinde yok yoktu. Gözlerimden kalpler fışkırdığına yemin edebilirdim.

Beril, Derya ve Derin'le merhabalaştıktan sonra aynı benim gibi masayı süzerek "Ben de yardım ederim diye biraz erken gelmeye çalıştım ama siz zaten her şeyi hazırlamışsınız," diye mırıldandı. Aralarındaki konuşma bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken yiyeceklere daha yakından bakabilmek için usul usul masaya yaklaştım. Ancak ne yazık ki adımlarım Derya'nın gözünden kaçmamıştı.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin