#51 - El Ele Yürümek

91.8K 4.8K 804
                                    

"Mert, acıkırsan diye -ki bundan hiç şüphem yok oğlum- dolaba yemek bıraktım, ısıtır yersin anneciğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Mert, acıkırsan diye -ki bundan hiç şüphem yok oğlum- dolaba yemek bıraktım, ısıtır yersin anneciğim."

Bakışlarımı karşımdaki televizyondan çektim ve kulağına küpe takmaya çalışarak merdivenleri inen anneme bakıp kafamı salladım. "Tamam, anne."

Kucağımdaki kuru yemiş tabağından birkaç fındık alarak hepsini ağzıma tıktığımda annem küpesini takmış bir şekilde doğruldu ve düzleştirmiş olduğu saçlarını omuzlarının gerisine attı.

"Baban dışarı mı çıktı?"

Dolu yanaklarımla ona bakarken konuşamayacağım için kafamı sallamakla yetindim. Annem, işaretimin üzerine kapıya doğru ilerlediğinde bakışlarımla onu takip ettim. Bu akşam üst mahallede oturan bir komşumuzun kızının düğünü vardı ve annemler oraya gidiyordu. Aslında beni de götürmek için çok dil dökmüştü ama tabii ki kabul etmeyip evde kalmayı tercih etmiştim. Aslında yemekli düğünlerden hoşlanırdım ancak bu sefer gidesim gelmemişti niyeyse.

Annem kapının kulpunu tutarak bana son bir bakış attı ve "Geç kalmamaya çalışacağız ama kalırsak kapıyı kilitleyip yat, tamam mı?" diye sordu. Evhamına gözlerimi devirerek "Tamam, anne, tamam," diye homurdandım. "Bebek değilim ya, anlıyorum."

Annem, derhal ince kaşlarını çatarak "Sus bakayım, ben anneyim," diye söylendi. Bahanesine dayanamayıp sırıtırken "Bu hayatta anne olmak varmış be," dedim.

Sözlerim onu da güldürdü ve 'bu çocuk iflah olmaz' tavrıyla kafasını iki yana sallayarak kapıyı açtı. Açtığı gibi de irkilerek birkaç adım geriledi. Halini kaşlarım çatık bir şekilde izlerken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum çünkü oturduğum yer kapının arkasında kaldığı için karşısında kim veya ne olduğunu göremiyordum.

Annem başparmağını damağına koyarak başını ittirdikten sonra derin bir nefes aldı ve bakışlarını aşağı indirip "Beril?" diye mırıldandı şaşkınca. "Senin burada ne işin var güzelim?"

Duyduğum isim benim de kaşlarımın çatılmasına neden olurken kucağımdaki kâseyi koltuğa yerleştirerek ayaklandım ve oturmaktan uyuşan ayaklarımı sallayarak kapıya doğru ilerledim.

"Selvi teyze, özür dilerim. Seni korkutmak istememiştim. Ben aslında düğüne gidiyordum annemlerle ama kapıda Murat amcayı gördük ve Mert'in düğüne gitmediğini öğrenince ben de onunla kalmak istedim. Kalabilirim değil mi?"

Beril'in sorusunu işiterek kapıya vardığımda annemin yanında dikilerek karşımdaki küçük kıza baktım. Beyaz, ince askılı, dizlerinin üzerinde biten yazlık bir elbise giymişti ve saçlarını tuhaf ama güzel bir şekilde ördürtmüştü. Onun yaşında biri için fazlasıyla tatlı görünüyordu ve düğün için bu kadar hazırlanmışken benim yanımda neden kalıyordu yahu? Hem bebek bakıcısı mıydım ben?

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin