52.Bölüm ~PEMBE MEZARLIK~

Start from the beginning
                                    

Araf beni sakinleştirmek adına yanıma gelip sarılmaya çalışmıştı. Onu geri itip "Sakın Araf! Bana, bize o deponun yerini neden öğrendiğinizi anlatmazsanız. Her şey biter." dedim. Araf ne yapacağını bilemiyor gibiydi. "Alesya lütfen, bu tarz konular sizi ilgilendirmiyor." dedi. "Nasıl ilgilendirmiyor ya? Başımıza neler geldi? Ya Piçizler başından beri suçsuzsalar?" dedim. Dediğim şeyle ağzımı kapattım ve bir kaç saniye düşündüm. Araf "Hayır Alesya, bak öyle bir şey yok." dedi. Kafamı sağa sola sinirle çevirip Araf'a sinirle bağırdım. "Demek anlatmayacaksın. Bitti Araf, artık biz diye bir şey yok." dedim ve hızla evden çıktım. Derin bir nefes verip sakin olmaya çalıştım. Çağan suçsuz olabilir miydi?

Ne olursa olsun! Çağan da suçluydu. Bana hiç bir şey anlatmamıştı. -ki zaten hiç bir şey belli olmadığı için hala suçluydu.- arkamdan Asena, Kumsal ve Asu da çıkmıştı. Hepimiz bisikletimin başında toparlanmıştık. Asena "Alesya, iyi misin? Doğru olanı yaptın. Kafana takma." dedi. Gülümseyip "Evet, iyiyim. Beni merak etmeyin." dedim. Kızların beni düşünmesi bile şuan karmaşıklıktan çıkmama yardımcı olmuştu. "Kafam çok karışık kızlar. Sanki sonuca varacağız ama az kaldı." dedi Asu. Haklıydı her şey sonuca varacaktı ama öncelik suçluyu bulmaktı. Bu sadece ortada ki olayları bitirmek içindi. Bize yapılanlar unutulmayacaktı...(!)

"Bana çarpan ya Berkan'larsa?" dedim şüpheyle. Asena ve Kumsal sanki anlamış gibiydiler ama Asu hala saf saf bakıyordu. "Hayır saçmalama, Berkan'lar öyle bir şey yapmazlar." dedi Asu. Asena sesini yükselterek "Hayır, yaparlar Asu. Miraç bilgisayarı neden elimden aldı sanıyorsun? Orada ısrarla bir şeyi kurcalamak istiyordu. Ben tabii ki kontrol ettim. Görüntünün benim bulduğum netlik seviyesi Miraç'ın bulduğu netlik seviyesiyle aynı değildi. Görüntüyle oynanmış." dedi Asena. Kendimi bir an durdurup gözlerimi pörtlettim. "O zaman Çağan neden bu bir oyundu, biz çarptık dedi." dediğimde düşünmeye başladık. Kumsal "Belki de bizden intikam almak istiyorlardı. Bence onlar da depoyu söylediğimizi o an anladılar ve sinir oldular." dedi. Kafamda ki her şey oturuyor gibiydi. "Tabii ya! Bu nasıl bizim aklımıza gelmedi." dedi Asena. Hepimiz şaşkınlıkla birbirimize bakmaya başlamıştık.

"Tamam neyse, bunları yarın konuşuruz. Şimdi eve gidelim. İyi geceler Psikozlar'ım." dedi Asu. Biz de onaylayıp dağılmıştık. Pek doğru bir karar değilmiş gibi hissediyordum. Keşke kızlardan ayrılmasaydım. İçimde ki korku ve düşüncelerin esareti olmuştum. Ya başıma bir şey gelirse? Fakat bu saatte neyin intikamını alacaklardı canım! diye düşündüm. Kafam allak bullak olmuştu. Çağan'ın suçsuz olmasını çok isterdim ama şuan da buna dair elimizde bir bilgi yoktu. Sadece elimizde bir avuç dolusu şüphe vardı ve bunların tek tek çözülmesi gerekiyordu. Aksi takdirde bu işin sonu bir türlü gelmeyecekti. Peki neden Berkan Asu'ya sahip çıkmıyordu. Evet ayrılmışlardı ama hala arkadaştık ve bu işin içinde bizde vardık. Asu'yu sevdiğini söylüyordu ama onu koruyacak bir şey yapmamıştı. Üstelik bu işe girerken sonuna kadar bizi koruyacağını söylemesine rağmen yapmıyordu. Berkan ve tayfası bizi garip bir şeyin içine sokmuşlardı ve bir an önce çözülmesi gerekiyordu. Yoksa canımız çok kötü yanacaktı.

Eve yaklaşmama az kalmıştı. Önümde siyah bir arabanın durmasıyla pedallara biraz daha yüklenecektim ki kapısı bir anda açılmıştı. Bunlar Piçizler'di! Şaşkınlıkla ve korkuyla onlara bakmaya başladım. Aniden ağzımı kapatıp beni bisikletin üstünden çekmişlerdi. Çığlık atarak tekme atmaya çalışıyordum. Çağan "Sesini kes!" diye sessizce bağırmıştı. Arabaya bindiğimde göz yaşlarımla "Bisikletimi de alın." resmen çocuk gibi ağlıyordum. "Kızım sen manyak mısın? Yoksa kafan da var mı? Kaçırıyoruz seni farkında mısın?" dedi Ateş. "Ya ama çalarlar onu." diye bağırdım. O benim için önemli bir şeydi. Canımı alsınlar bisikletimi almasınlar.

Barlas "Kimlerle uğraşıyoruz. Doğukan bırak lan bisikleti, sür gidiyoruz." dedi sertçe. Doğukan "Tamam zorlamayın, alalım. Bir şey olmaz." dese de Çağan "Bırak, bebek gibi ağlıyor bir de bisiklet için." dedi kaşlarını çatarak ve "Bir bisiklet için ağlayacak kadar eziksin." dedi alayla. "Ben en azından onu bile düşünüyorum. Senin gibi düşüncesiz değilim Çağan." dedim. "Düşünceli olduğun çok belli. O yüzden deponun yerini söylediniz değil mi?" dedi. "Neden söylemeyelim ki? Çocuklara zarar verip, kalpazanlık yaptığınız için mi söylemeyelim?" dedim. Çağan kaşlarını çatıp "Ne?" dedi. Şuan ki bakışlarını anlamlandıramıyordum. Çağan dehşetle bana ve Piçizler'e bakıyordu. Aralarında bir bakışma geçmişti. Sonra kendilerine gelmişlerdi. Barlas "Neyse ne! Yap şunu." dedi. Çağan bir kaç saniye düşünüp bana bakmıştı. Ne olacaktı? Elindeki beze bir şey döküp aniden burnuma kapatmıştı. Verdiğim son tepki "Bu ne?" demek olmuştu.

PSİKOZLARWhere stories live. Discover now