24.Bölüm ~KIZ İSTEME~

2.7K 188 31
                                    


Alesya'dan...

Şaşırmıştım. Şaşkın durumdaydım ve korkuyordum. Piçizler kavga ediyorlardı. Korkutucu olan yanı bizim için kavga ediyor olmalarıydı. Çağan'ı ilk defa bu kadar ciddi görmüştüm. Çok ciddiydi ve sinirden ne yapacağını şaşırmış gibiydi. Benim yüzümden mi böyle olmuştu? Ama neden beni bu kadar koruduğunu anlamıyordum. Her ne kadar düşman olsak da evet, şuan yardım edilmesi gereken bir durumdu ama onu sinirlendiren başka şeyler de vardı. Çağan, Çağan gibi değildi. Hiç olmadığı kadar ciddi, sinirli ve ürkünçtü. Sadece Çağan değil tabii diğer piçizler de öyleydiler. Böyle bir durum daha önce olsaydı eminim bundan daha sakin olurlardı.

Barlas "Siz kimsiniz ki? Ne demek biz öğretiriz?" diye bağırarak çocuğun çenesine sert bir yumruk çaktı. Çıtırtı sesi gelince kızlarla şaşkınca geri geri gittik. Çocuk çenesini tuttu ve Barlas'a baktı sinirle. Barlas'ın burnuna yumruk atınca. Barlas burnunu kapamıştı. Kızlar korkuyla bağırırken Asena "Barlas." demişti sessizce. Yanında olduğum için duymuştum. Korkmuştu Barlas'a zarar gelmesinden.

Barış, önündeki adam yüzüne yumruk atınca geriye doğru gitti. Adam tekrardan yumruk atacakken Barış adamın kolunu yakaladı ve kafa attı sonra yakalarından tutup duvara vurdu. Şaşkınlıkla ve korkuyla izliyordum. Sadece spor yapmak istemiştik. Yumrukları ardı ardını kesmiyordu. "Hadi versene ders, hadi ver!" diye bağırdı Barış. Sinirden kendini kaybetmişti. 

Ateş'e baktığımda o da sinirle çocuğun karnına bir tekme geçirdi. "Ders verecekmiş!" Çağan ise en başından beri beni en çok şaşırtan olmuştu. O kadar sinirliydi ki bir an ben bile tereddüt etmiştim. "Ulan senin var ya-" Çağan lafını tamamlayamadan çocuğun üzerine atlayıp yumruk vurmaya devam etti. Doğukan ise çocuklardan birine girişmiş tekme yumruk küfürler havada savruluyordu.

Kumsal "Barış dikkatli olun! Çok vurmayın adamlara." dediğinde Kumsal'a baktık. "Piçizler ve adamlar kötü durumda. Daha ne kadar dikkatli olabilirler ki?" dedi Asena. Asena haklıydı. Hepsi kötü durumdaydı. İki taraf da güçlüydü.

Bir çatırtı sesi daha gelince Barış'ın çocuğun çenesini kırdığını anlamıştık. Niye bunu yapıyorlardı ki? Özellikle Barlas tişörtünü çıkarmıştı ve Asena'ya giydirmişti.

Kavga bitince çocuklar "Yine görüşeceğiz." diyerek uzaklaştılar. Çağan "Görüşelim bakalım yürüyen protein tozu." Piçizler bize döndüklerinde Barış "Sizin burada ne işiniz var ve bu kıyafet de nedir?" diye bir ağızdan soru yağmuruna tuttu. Aynı Kumsal gibiydi işte. Kumsal "Sanane?" Barış "Adamın asabını bozmasana kızım söyle işte ne işiniz var?" Asena gözlerini devirip derin bir nefes verdi ve "Çalışmaya geldik oldu mu?"

Barış bir kaşını kaldırıp "Asena'nın boks yaptığını biliyordum ama sizi bilmiyordum." diyerek bize baktı. "Asena bizi çalıştırıyor." dedim. Barış Kumsal'a bakıp "Ulan niye çıkarttın? Elin herifleri bakacak. Yarım saattir burada neyle uğraşıyoruz Kumsal?" diyerek ceketi Kumsal'a zorla da olsa giydirdi. Kumsal ceketi giyince tabii büyük oldu. O an aklıma patron bebek geldi ve gülmeye başladım. Çağan gelip havluyu üzerime paket gibi sarana kadar tabii...

"Çağan bu nedir acaba?" diyerek gözlerimle havluyu gösterdim. "Havlu." dedi. "Ciddi misin? Havlu olduğunu bilmiyordum ben de zaten, neden böyle sarmalıyorsun?" Çağan gözlerini kısıp "Havluyu sarmayayım da yine az önceki gibi olsun, millete dayak atalım dimi Alesya? Birde gülüyorsun etraftakiler daha çok bakıyor. Ondan sonra Çağan niye havlu sardı oluyor." diyerek ensesini kaşıdı. Bu hareketi bir tek bana mı karizmatik geliyordu? Söylediği şeyin etkisindeydim hala. Beni kıskanmış mıydı ya da korumaya mı çalışıyordu? O an yüzümde sıcacık bir gülümseme belirdi. "Bak hala gülüyorsun." dedi Çağan. Bu sefer kıkırdadım. Aslında hoşuma gitmişti böyle yapması. ''Beni neden korumaya çalışıyorsun ki? Biz düşman değil miyiz?'' dedim. Çağan tek kaşını kaldırıp ''Düşmanlarımı kızdırmayı seviyorum demiştim, unuttun mu?'' dedi. ''Her neyse sağ ol. Siz olmasaydınız kim bilir bize ne yapacaklardı?'' dedim gülümseyerek. Çağan da yarım ağız sırıtarak ''Biliyorum ben olmasam yapamayacağını, o yüzden buradayım ya.'' dedi. Gözlerimi kısıp ''Gıcıksın biliyorsun dimi?'' dedim sinirle. Çağan ''Evet biliyorum ve bana da çok yakışıyor gıcık olmak.'' dedi hala o yarım ağız sırıtmasına devam ederek. ''Kim demiş? Çevrendeki kızları fazla dinleme. Belli ki sana yalan söylemişler.'' dedim alayla bakarak. Çağan yakışıklı bir çocuktu. Hatta bahse girerim ki şu zamana kadar gördüğüm ve bana hem bu kadar yakın olup hem de bu kadar uzak olabilen tek yakışıklı çocuktu. Doğrusu ne kadar gıcıklığına dediklerini kabul etmesem de, evet çoğu şey ona yakışıyordu. Fakat ben her zaman eğlenceli Çağan'ı, sinirli 
Çağan'a tercih ederdim. ''Öyle mi? Acaba çevremdeki Alesya adlı kız bana neden yalan söylüyormuş?'' dedi yüzünü yaklaştırarak. O an içimde bir heyecan hissetmiştim. Çok yakındı şuan bana ve nedense tuhaf hissediyordum. Dudaklarım hafif titrerken gözlerimi kaçırdım. ''Ben yakışıyor demedim.'' dedim ve geri çekilip kafamı öne eğdim. Midem bulanıyor gibiydi. Yani karın bölgemde yoğun bir şeyler vardı. Ne yazık ki kusmadan geçmeyecek gibiydi. Acaba bu hissin geçmesi için kusmalı mıydım? diye düşündüm. Midem yukarı doğru gelirken Asena'ya dönüp ''Tuvalet nerede? Çabuk söyle.'' dedim. Asena kaşlarını çatıp ''İleriden sağa dön.'' diyerek eliyle gösterdi. Bir şey daha söyleyecekken izin vermeyip koşmaya başladım. 

PSİKOZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin