13.Bölüm ~KIZGIN~

2.9K 203 67
                                    

Kumsal'dan...

Arkamızı döndüğümüzde Barış ve arkadaşları yanımıza doğru geliyorlardı. Yanımıza geldiklerinde Barış kolumdan tutup çekiştirmeye başlamıştı ama resmen sürüklüyor gibiydi. Bir anda neye uğradığımı şaşırmıştım. Kolumdaki ele bakıyordum sonra elin sahibine. Barış neden böyle bir şey yapıyordu? Diğer çete üyeleri kızların önüne geçip yanıma gelmelerini engelliyorlardı. Kızların önünü kestiklerinde korkmuştum. Barış'ı ve arkadaşlarını daha tanımıyorduk bana veya kızlara zarar verme ihtimalleri vardı. Bu ihtimal aklıma yerleşince içimdeki korku büyüdü.  "Bıraksana öküz! Sen kimsin de kolumdan tutup sürüklüyorsun? Hemen bırak beni!" dedim. Bir yandan da kendi kolumu ondan kurtarmaya çalışıyordum. Arkamı döndüğümde kızlar gözden kayboluyordu. Barış arkasını dönmeden bana cevap verdi. "Kes sesini ve yürümeye devam et." dedi. Hala sürüklüyordu ve sinirliydi. Ben ne yaptım da sinirliydi ki bana? Hem o kim oluyordu da kolumdan sürükleyebiliyordu? Kızlardan çok uzaklaşmıştık. Dar, sesiz, bomboş ve bir o kadar da korkutucu bir sokağın içine girmiştik. Yıkık dökük eski bir binanın içine soktu beni. Ne yapmaya çalışıyordu ki? Bir türlü anlayamıyordum. Tek bildiğim dik durmaya çalıştığımdı.

Bana baktığında gözlerinden alev fışkırıyordu. Kendini zor zapt ediyor gibiydi. Bana sinirli bir şekilde bakıp " Bora ile aranızda ne var?" diye sordu. Sakinliğini korumaya çalışıyordu. Bence de korumalıydı. Çünkü şuan gerçekten çok korkuyordum. Ona korktuğumu belli etmeden "Bu seni ilgilendirmez!" dedim dik duruşumu hiç bozmadan. Barış "Bak kızım asabımı bozma. Deli de etme beni. Söyle aranız da ne var." dedi ve kolumu sıkıca tuttu. Resmen kangren olacaktım. Kolumu hissetmiyordum. Çok fena sıkıyordu ama sanki o bunun farkında değil gibiydi. Ne kadar acıttığı hakkında hiç bir fikri yoktu ama benim canım çok yanıyordu. Onu bu kadar sinirlendiren neydi anlayamıyordum.

"Kolumu bıraksana acıtıyorsun." dedim yüzümü buruşturarak. Barış önce yüzüme sonra koluma baktı. Kolumun kötü olduğunu görünce bıraktı ve beni ittirdi. Sakinleşmeye çalışıyordu. "Sorduğum sorunun cevabını ver ve herkes yoluna baksın. Hadi söyle." dedi. Meraklı gözlerle bana bakıyordu. O gözler arada ateş de fışkırtabiliyordu. "Seni neden bu kadar ilgilendiriyor ki? Amacın ne? Derdin ne senin? Cevabını aldıktan sonra madem herkes kendi yoluna gidicek, niye bu kadar önemli bunun cevabı?'' dedim içimdekileri dökerek. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum..

Derin bir nefes alıp verdi. Kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Pek işe yaramasada. "Sen söylersen ben de derdimi söylerim. Şimdi söyle Bora'yla aranızda ne var?" dedi sakin ses tonuyla. Barış sakin olunca içimdeki korku da gitmişti ve ben de sakinleşmiştim. "Bora ile ben konuşuyoruz ve böyle giderse erkek arkadaşım olacak." dedim. Barış "Ne?" diye bağırdı. Gözlerinden bir anda ateş fışkırdı ve duvara yumruk attı. Öyle bir bağırmıştı ki bu yıkık binada sesi yankılanmıştı. Yumruk attığı zaman biraz korktum ama belli etmemeye çalıştım. Eli yaralanmıştı. Bana dönüp "O çocuktan uzak dur!" dedi. Sinirlenmiştim. O kim ki benim yerime karar veriyor? Hem bu kadar sinirlenmesinin sebebi neydi ki? "Durmazsam ne yapacaksın?" dedim. Barış sinirli bir şekilde gülüp " Üzülürsün ve üzüldüğün zaman da o çocuğun bu dünyada yeri olmaz." dedi ve yanıma yaklaştı. Gözlerim büyümüştü anlık olarak.

Dediği şeye şaşırmıştım. Kaşlarımı çatıp "Ne demek bu?" dedim. Bana daha çok yaklaşıp yüzümü avuçların içine alıp yüzünü yüzüme yaklaştırdı. " O çocuğun kim olduğunu bilmiyorsun Kumsal." dedi. Yaptığı harekete şaşırmıştım. Ne yani şimdi de şefkat mi gösteriyordu? Gerçekten o kadar şaşkınlık içinde olduğum durumu izliyordum bir seyirci gibi. Yanlış bir pozisyondaydık ve başkaları görse yanlış anlayabilirdi ama bizi bura da kimse göremezdi. En çok da korkutan bu sanırım şuan beni. Normalde başka bir erkek bunu yapsaydı baya kızardım ama nedense Barış'a bir şey diyemiyordum ya da demek istemiyordum. Ben ona hala şaşkınca bakıyordum. "Bora kötü bir insan değil. O iyi birisi. Beni mutlu ediyor ve güldürüyor. " dedim. Kaşlarını çatıp yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırıp "Kötü birisi o anla. Güven bana. Tamam mı?" dedi. Kafamı hayır anlamında sağa sola salladım. Ona güvenmem için sebep yoktu. Barış'ı tanımıyordum ve ben Bora'yı tanıyorum. Bora kötü birisi değildi. Ellerini yüzümden çekip "Kumsal anlamıyor musun? Seni kullanacak, seni üzecek. Anla bunu anla!" dedi bağırarak. Bu sefer cidden korkmuştum. Bağrışları yıkık binanın içinde yankılanıyordu. Korkudan titriyordum. Elimde değildi. Çok sinirliydi ve bana her an bir şey yapabilirdi. Ona karşı çok savunmasızdım. Korkumu belli etmemeye çalışıyordum fakat bunu başaramıyordum. Yanımda kızların olmasını o kadar çok isterdim ki...

PSİKOZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin