36. Bölüm ~ANİ ÖLÜM!~

2.8K 149 89
                                    

Alesya'dan...

Asu'yu bıraktıktan sonra Berkan radyoyu ve arabanın üzerini de kapatmıştı. Kumsal'lar önden giderken onların arabası gözden kaybolmuştu. Biz de Araf'la sohbet ediyorduk. "Bu akşam çok güzel olmuşsun. Arada bir kaç tane bakan çakal vardı ama sonuçta benim masamdaydın. İsteseler de bir şey yapamazlardı." diyerek göz kırptı. Aslında Araf'a arkadaş olarak baktığım gerçeği vardı. Başka türlü baktığım biri de vardı.

Bazı gerçekler fazlasıyla acıtır diye bir söz vardı. Çağan ise bu söze fazlasıyla uyuyordu. Canımı yakan en büyük gerçeğimdi. Ne onun çekiminden gidebiliyordum. Ne de onun çekimiyle yapabiliyordum. Kafamı bana seslenen Araf'a çevirdiğimde düşüncelerim dağılıp birer toz bulutu oluvermişti. "Orada mısın?" dedi. "Ha?" diyerek ona döndüm. "Dalıp gittin. Senin bu dalıp gitmelerin pek hayra alamet değil sana söyleyeyim." dedi kaşları çatıktı. Elini elime uzattığında şaşkınca ona döndüm. "Yakınlaşma işini fazla abarttın. O kötü biri, sakın bunu unutma Alesya." dedi şefkatli uyarır bir tonda. "Araf biliyorsun öğrenmek için yaptım." dedim. Fakat bu tamamen yanlıştı.

 Ben Çağan'ın yaptığı kötü işler olsa bile tamamen o anlamda yakınlaşmamıştım. İçimde anlamlandıramadığım duygular besliyordum. Bu hisler ise beni Çağan'dan hoşlanmaya itiyordu. Daha fazlası galiba yok gibiydi. Olsaydı ona bunları yaparken bu kadar acımasız olmazdım. Ondan her ne kadar hoşlansam da bir o kadar da nefret besliyordum. Evin önüne geldiğimizde Araf benimle beraber iniyordu. Berkan'a "Görüşürüz." dedikten sonra Araf tekrar bineceğini belirttikten sonra kolunu omzuma atarak beni eve götürüyordu. Evin önüne geldiğimizde elimi alıp öpücük bıraktı ve "İyi akşamlar Hanım Efendi bu akşam kızlara çok güzel dayak attınız." dedi.

"İyi akşamlar Beyefendi. Bu akşam çok güzel koruma iteklediniz." dedim. Korumanın düşüşü aklımıza gelince ikimiz de gülmüştük. Sarıldıktan sonra o gitti. Ben de yavaş yavaş içeri doğru yürümeye başladım. Ne olursa olsun aklımda hala o vardı. Çağan hiç çıkmıyordu. Vazgeçmeye çalışsam da yapamıyordum. Sıla'yı bile sırf onun için dövmüştüm. Kendime hayret ediyordum. Bir erkek için ne zamandır kız dövmeye başlamıştım ki?

Beş yıldır beni tetiklemeyen krizlerim bile Çağan'la beraber hayatıma girmişti. Anneme krizlerden bahsetmiyordum. Benim için endişelenmesini istemiyordum. Çok büyümediği sürece bilmese yeterdi. Zaten bir ara söyleyecektim ama bu aralar bundan daha fazla düşündüğüm şeyler vardı. Eve girdiğimde etraf karanlıktı, annemler evde değillerdi. Bu benim işime gelirdi. Işıkları açmadan direkt odama çıktım. Odama çıktığımda etraf karanlıktı fakat...

Camın önündeki çukurda bir gölge vardı. Kim olduğunu çözemiyordum. Korkak sesimle "Kimsin?" dedim. "Geç gelmeler başladı mı Alesya Hanım?" dedi. Bu Çağan'dı. Sesi sert çıkmıştı. Korkuyla bir adım geriledim. "Senin ne işin var burada? Nasıl girdin içeri? Neden geldin?" diye bir nefeste soruları sıralamıştım. Depoyu söylediğimizi anında öğrendiklerini sanmıyordum. Işığı açtığımda Çağan'ın yüzü ortaya çıkmıştı. Kaşları çatıktı ve kahverengi gözleri koyu koyu bakıyordu. Kapıyı kapatıp ona doğru yaklaştım. "Çağan bu saatte burada ne işin var dedim sana?" dedim hafif bağırarak. "Ne işim mi var? Benim ne işim var söyleyeyim mi sana? Benim işim de gücüm de sen olmaya başladın Alesya." dedi. Sesi alaycı ve sertti. Çağan'ı ilk kez böyle görüyordum. "Araf bu elini mi öptü?" dedi. Elimi kırarcasına tutup gözlerime baktı. Korkuyla ona bakıp bir adım geriledim. Elimi sıktığının farkında değildi. Canım çok yanıyordu. "Çağan bırak!" dedim kaşlarımı çatıp sinirle. Elimi alıp kalbinin üzerine götürdü. "Bu el buraya ait Alesya Korkmaz sen de buraya aitsin. Beni kimse senden alamaz. Ben bunca yıl kendimi gerçekten bir kıza bu kadar adamazken sana bu kadar yaklaşırken yaptığın doğru mu sence?" dedi.

PSİKOZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin