34. Bölüm ~SIRLAR AÇIĞA ÇIKIYOR~

2.4K 143 32
                                    

Asu'dan...

Haftayı yine sınavlarla bitirmiştik ve Berkan'ın teklifiyle kafeye gelmiştik. Hepimiz bir masaya geçip oturmuştuk. Berkan'la beraber komik videolar izleyip gülüyorduk. Oktay ve Atalay bizden ayrıydılar. Herkes bir şeyler söylemişti yiyip içiyordu. Ben de soğuk çay almıştım. Aç değildim. Düşünürken aç olmazdım genellikle. Bu sadece düşünürken geçerli ama bunun dışında her zaman aç olurdum.

Hala Berkan'la çıkmak doğru mu, yanlış mı diye düşünüyordum. Teklif ettiğinde aklımda hiçbir şey yoktu. Bana olan ilgisi hoşuma gidiyordu. Ona karşı hafif de olsa bir sevgi duygusu vardı veya hoşlanma da olabilir. Ama iyi yönde duygularımın olduğu kesindi. Ateş'e karşı içimde bir nefret vardı. Ama nefret dışında başka bir şey olması ihtimali beni çok düşündürüyordu. Çocuk kaçırma olayını duyduktan sonra içimde yaşadığım duygulara anlam veremiyordum. Berkan'la çok iyi anlaşıyorduk. Ateş ile böyle değildik. Ateş aklımdan çıkmıyordu ama getirmemeye de çalışıyordum. 'Ona karşı sadece nefret duyuyorsun Asu!' Bunu sürekli içimde tekrarlıyordum. Böylece kendimi de rahatlatıyordum. Yani rahatlatmaya çalışıyordum.

Düşüncelerimi Anıl'ın "Eee kızlar? Nasıl gidiyor yakınlaşma işi? Yakınlaşabildiniz mi?" demesiyle kızlarla birbirimize bakmaya başladık. Oktay ve Atalay işleri çıktığını söyleyip gitmişlerdi. Onlar gittikten sonra. Araf tekrar sormuştu. "Kızlar yakınlaştınız mı? En son yarım kalmıştı. Hepiniz yakınlaştınız gibi sürekli onların yanındasınız." dedi tek kaşını kaldırarak. Bu sefer teker teker cevap verdik. O sırada Kumsal'ın gözünün merdivenlerin oraya takıldığını fark ettim. Arkamı dönüp ben de baktım. Şaşırmıştım. Bunun ne işi var burada?

Hızla masamıza doğru geliyordu. Korkmaya başlamıştım. Masaya geldiği gibi kolumdan tutup beni kaldırdı. Çok sinirli gözüküyordu. Alnındaki damarlar çok fazlaca belli oluyordu. Çenesini de çok fazla kasıyordu. Kolum çok acıyordu. Bunun farkında olduğunu düşünmüyordum. Ateş'in beni kaldırmasıyla Berkan da ayağa kalkıp diğer kolumdan da o tutmuştu. "Bıraksana kızı!" deyip Ateş'i itmeye çalışmıştı ama Ateş bir milim oynamamıştı yerinden. "Bırakmıyorum, bırakmayacağım da." deyip beni kendine çekti. Korkuyordum. Berkan da kolumdan tuttuğu için iki kolum da çok acımıştı. Ateş'in neden böyle bir şey yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Acaba kıskanmış mıydı? Yok canım daha neler? Kesin yine beni sinir edecekti, bu yüzden gelmişti.

Hala beni çekiştiriyorlardı. En sonunda dayanamayıp "Yeter be!" diye bağırdım. Devamında da "İkiniz de kolumu bırakın. Yeter. Acıtıyorsunuz." deyip kollarımı ikisinin de elinden çektim. Ateş bana bakıyordu. Berkan ise Ateş'e bakıyordu. Berkan'ın gözlerinde kin vardı. Bu çok net belli oluyordu. Ama Ateş'in gözlerindeki ifade anlamsızdı. Anlam veremiyordum. Yüzünü inceledim ama hiç bir şey belli etmiyordu. Ateş düşüncelerinden kurtulmak ister gibi kafasını sağa sola salladı. Bu sefer elimi tutup beni sürüklemeye başladı. Arkama baktığımda Berkan'ın da peşimizden geleceğini ama Araf'ın onu tuttuğunu gördüm. Gelmemesi bizim için daha iyiydi. O gelirse Ateş'ten depo hakkında hiçbir şekilde bir şeyler öğrenemezdim. Kafeden çıktığımızda hala elimi tutuyordu. Hiç bırakmayacakmış gibi tutuyordu. Ve durmaksızın sürüklüyordu. Elimi çekmeye çalışıyordum ama mümkün değildi. Mengene gibi elleri var mübarek. "Bıraksana artık elimi. Niye geldin? Nereye gidiyoruz?" diye sorularımı sıraladım. Kumsal'a bağlamıştım resmen. Kumsal demişken en son dediği şey hala aklımdaydı. 'Bazıları yakınlaşamadı.' diyerek beni kastediyordu ama benim yapabileceğim bir şey yoktu. Ateş'e yakınlaşmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum. Ne kadar olursa yakınlaşıyordum. "Alemlere akacağız. Güzel mi?" deyip sırıtmaya başlamıştı. Dediğine yalandan bir gülüş atıp "Alemlere akmak mı? Bayılırım." deyip kahkaha attım. O da gülmüştü. Ne kadar güzel gülüyordu. Ateş'e baktıkça bakasım geliyordu ama nedenini ben de bilmiyordum.

PSİKOZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin