42. Bölüm ~YILBAŞI~

3.3K 143 282
                                    

Asena Eda'dan...

Kumsal'ın telefonu çaldığında ona baktım. Kumsal telefonu açtığında ''Mutfağa gelin anlatacağım." dedi Aylin Teyze ve odadan çıktı. 

-Ne oldu Asu?

-Tamam o zaman Alesya da buluşalım.

-Görüşürüz.

Kumsal telefonu kapatıp bana döndü. Tek kaşımı kaldırıp "Ne oldu?" dedim. "Bilmiyorum ki? Asu 'Acil kızlarla buluşmamız lazım.' dedi. Ben de anlamadım. Anneme söyleyelim de çıkalım evden." dedi. Mutfağa girdiğimizde Aylin Teyze yemek yapıyordu. Mutfakta da bir tane kadın çalışan vardı. "Anne Alesya'ya gitmemiz lazım." dedi Kumsal Aylin Teyze'ye bakarak. Aylin Teyze gözünü yemekten ayırmadan "Yemek iki saate kadar hazır olur. O zamana kadar burada olun." dedi. "Tamam anne." dedi Kumsal gülümseyerek. "Kızlar yağmur yağıyor. Kış mevsimdeyiz şu ceketleri bırakın da montlarınızı giyin. Hava soğuk." dedi Aylin Teyze. "Tamam." dedi Kumsal ve birlikte Kumsal'ın odasına çıktık.

"Hadi Kumsal. Bir tane mont seçemedin." dedim isyan ederek. Sabahtan beri mont seçiyordu. "Bunu giyeceğim." dedi Kumsal elinde ki sarı renkli monta aşkla bakarken. "Sonunda seçtin." dedim gülerek. "Sana da şu montu vereyim. Başka renk giymeyeceğini biliyorum." dedi Kumsal ve dolaba döndü.

Geri döndüğünde elinde siyah mont vardı. Gülümseyip elinden aldım. "Aferin iyi seçim." dedim sırıtarak. Kumsal gülümseyip "Tabii ki iyi seçim çünkü ben seçtim." dedi kendini överek. Kumsal'ın kafasına vurup "Sadece siyah mont. Abartma da hadi yürü. Asu çoktan Alesya'nın evine ulaşmıştır." dedim. Kumsal sinirle nefes vererek "Bir hava attırmadın." dedi ve ayaklarını vura vura odadan çıktı.

"Anne biz çıkıyoruz." dedi Kumsal ayakkabısını giyerken. "Tamam. Geç kalmayın." dedi Aylin Teyze. Kumsal ayakkabısını giydiğinde evden çıktık.

Evden çıktığımızda şarıl şarıl yağan yağmurla karşılaştık. "Oha nasıl yağıyor. Çok güzel insana huzur veriyor." dedi Kumsal hayranlıkla. Montumun şapkasıyla kafamı kapattım. "Evet huzur verici." dedim. Kumsal da montunun şapkasını kafasına geçirdi ve "Ne kadar güzel olsa da saçım bozulacak. Şu damlalardan kurtulmak için keşke şemsiye alsaydık." dedi Kumsal. Kumsal'a cevap vermeden yürüdüm.

Aslında aşk da yağmur gibidir. Yağmur yağdığında şemsiyeni açarsın ve sana o su damlacıklarının gelmesini engellersin.

Bilmezsin ki o su damlacıklarının bir tanesinin bile sana iyi geleceğini. Senin hayatını baştan aşağıya değiştireceğini.

Aşk bizi bulduğunda korkudan şemsiyemizi açarız ve aşkın duygularımıza karışmasına izin vermeyiz.

Ama o aşkın bize nasıl iyi geleceğini;

Onun kokusunu...
Onun gözlerini...
Onun sana sarılışını...
Onun yanında olduğunda utanmanı...
Onun yanında heyecanlanmanı...

Bu hislerin seni mutlu edeceğini bilsen o şemsiyeyi bir kenara fırlatırsın ve o bir su damlasına kucak açarsın.

O su damlacığına kucak açamıyoruz çünkü korkuyoruz. Ben şemsiyemi değil kapatmak kırıp atmıştım. İlk başlarda çok korkmuştum ama sonradan korkumu yendim.

O su damlacığına kucak açtım ve o su damlacığı benim sonum oldu.

"Asena daldın gittin. Soru soruyordum, cevap verir misin?" dedi Kumsal beni sarsarak. Yürümeyi bırakıp Kumsal'a döndüm. "Kafamda bir ton düşünce var. Neyse ne sordun?" dedim ve tekrar yürümeye başladık.

"Alesya'ya Çağan çarptı ya sence hepsinin parmağı var mıdır?" dedi Kumsal hüzünle. "Vardır." dedim. "Emin misin?" dedi Kumsal bir ümitle. "Anlıyorum seni Kumsal. Barış'ın suçsuz olmasını istiyorsun aynı şekilde ben de Barlas'ın suçsuz olmasını istiyorum ama yok, hepsi suçlular. Bunları tek Çağan yapamaz. Hepsi birlikte yapmışlardır." dedim ve derin nefes aldım. "Kabullenemiyorum Asena. Ben onu bu kadar severken ondan nasıl uzak duracağım." dedi Kumsal ağlamaklı ses tonuyla. "Bilmiyorum. Ben ne yapacağımı bilmiyorum. Sana tavsiye veremem." dedim.

PSİKOZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin