well, then i will never come

Start from the beginning
                                    

Ses tonuma hakim olamıyordum. "Daha birlikteliğimizin ilk gününde bana nasıl yalan söyleyebilirsin?!"

Gözlerini devirerek koltuğa oturdu. "Daha sonraki günlerde mi söyleseydim?"

Pişkinliği yüzüne vururken, bu kadar rahat olmasını hazmedemedim. "Ne diyorsun sen ya?"

"Bak, özür dilerim tamam mı? Onunla konuşmam lazımdı ve sana söyleseydim asla izin vermezdin. Başka çare bırakmadın."

"Suç bende mi yani?!"

"Öyle bir şey demedim."

Elimi hışımda saçlarımdan geçirdim. "Ama ima ettin!"

Yavaşça elimi tuttu. "Kendini yormaman lazım, Juliet. Bağırmayı bırak."

Daisy araya girme amacıyla, çekinerek konuştu. "Biraz sakin olsanız?"

Elimi Zayn'in elinden çekerken konuştum. "Sakin olunacak bir şey yok."

Daisy uyarır bakışlarla bana baktı. "Juliet."

Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. "Niye Elicia'yla konuştun?"

Gözlerim kapalı bir şekilde, Zayn'in sesini duydum. "Seninle birlikte olduğumu söylemek için."

Gözlerimi açarak alayla güldüm. "Bahaneye bak. Bunu ben de söyleyebilirdim, Zayn. Aynı şirkette çalışıyoruz."

Zayn'in gözündeki pişmanlık duraksamama sebep oldu. "Bak," dedi, boğuk sesiyle. "Gerçekten özür dilerim, tamam mı? İlk günümüzde böyle olsun istemezdim. Sadece şirkette sana bulaşmamasını ve haberi benden duymuş olmasını istedim." Parmaklarıyla oynamaya başladı. "Ne de olsa, kızı bir nevi kullanmış sayılırım."

Sikeyim, acilen Luke'a sevgili olduğumuzu söylemem gerekti.

"Özür dilerim," dedi, tekrardan. "Affettin mi, sevgilim?"

Of, böyle derse nasıl affetmeyebilirdim ki amına koyayım? Bütün hücrelerimin yumuşadığını hissediyordum.

Yumuşadığımı anladığı an, hafifçe sırıtıp bana yaklaştı. Yaklaşmasıyla kalbim hızlı bir şekile çarparken, dudaklarını burnuma sürtüp öptü. Huylanıp güldüğüm an, dudaklarını aşağıya indirip gülüşümü öptü.

Gülerken kapı çaldı ve Daisy bakmaya gitti. Ben ise kıkırdamalarımın arasından güçlükle konuşmaya çalıştım. "Bir daha yalan söylemek yok. Tamam mı?"

Gözlerini kapatıp boynumu öptü. "Asla."

Gülümseyip gözlerimi kapattığım an, Daisy'nin yüksek sesle öksürüşünü duydum ve gözlerimi kırpıştırıp ona baktım. Yanında Luke vardı ve bizi oldukça yakın bir halde gören Luke'un gözlerindeki kırgınlığı görmemek için aptal olmak gerekti.

Gülüşüm soldu ve hızla Zayn'i üzerimden iterek doğrulmaya çalıştım. Sikeyim, şu an kendimi basılmış gibi hissetmem normal miydi? "Luke, ben-"

"Yakışıyorsunuz. İkinizin birlikte olmasına sevindim." Sesi çok soğuktu.

Zayn ise onu görüp göz devirdi ve hiçbir şeyden haberi olmadığı için, onu sinir etmek için sırıtmaya çalıştı. "Eyvallah, koçum."

"Luke, açıklayabilirim."

Zayn, anlamsızca bakışlarını bana çevirdi ve kaşlarını kaldırdı. O sırada Luke, incinmişlikle konuşarak bana baktı. "Neyi? Gözlerimin içine baka baka nasıl yalan söyleyebildiğini mi? Yoksa duygularımı farkedip onları teker teker nasıl kullandığını mı?" Kelimeleri tükürürcesine söylemesi, gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. "Ya da bana umut verip," Gözlerimi Zayn ve benim üzerimde gezdirdi. "Sevgilin olduğu halde, sevgili değiliz, demeni mi? Hangisini açıklayacaksın, Juliet?"

Son cümlesiyle birlikte Zayn bana döndü. "Bir dakika... Ona sevgili olmadığımızı mı söyledin?"

Sikeyim, her şey yavaş yavaş mahvoluyordu.

"Ben-" dedim, ne diyeceğimi bilmeyerek. "B-ben bir anda boş bulundum."

Zayn kasılan çenesiyle ayağa kalktı. Bakışlarını Luke ve benim üzerimde gezdirdi ve ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Ne demek boş bulundum, Juliet?!"

Cevap veremeyip, yalnızca göz yaşı döktüğümü gören Zayn, kaşlarını çatarak bana baktı. "Yalan söylüyor, desene!"

Gözlerimden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırırken, bunların hiçbirini yaşamamış olmayı dilerdim. Zayn ise kin kusmaya devam etti. "Ben de aptal gibi, Elicia'nın yanına gittiğim için vicdan azabı çekiyorum."

Luke yavaşça geri adım attı ve iğrenerek bana baktı. "Bir daha görüşmemek üzere." Evden çıktı ve kapıyı oldukça sert kapattı.

Daisy ise koşar adımlarla yanıma gelip elimi tuttu. "Juliet, ağlama."

Zayn alayla güldü. "Bırak ağlasın. Başka ne marifeti var?"

Söylediği cümleyle ağlamam şiddetlenirken, Daisy kaşlarını çatarak Zayn'e baktı. "Zayn, ileri gidiyorsun."

"Gerçekten mi, Daisy? İleri giden ben miyim harbiden?" Sırtını duvara yaslayarak bana baktı. "Amacın neydi?"

"Zayn, ben-"

"Amacın neydi?! İkimizden de vazgeçemeyerek, ikimizi aynı anda idare etmek mi?"

Ağlamam oldukça şiddetlenip omuzlarımı sarsarken, Daisy hışımla ayağa kalktı ve Zayn'in kolundan tutup evin kapısına doğru sürükledi. "Ağzının ayarı yok senin! Dışarı çık!"

Zayn güldü. "Sürüklemene gerek yok. Kendim de gidecektim zaten."

"Git o zaman, Zayn! Ne zaman sakinleşirsen o zaman gel!"

Daisy'ye alayla gülüp bana baktı ve gülüşünü soldurdu. "O zaman hiç gelemeyeceğim, desene."

Evden çıktı ve beni binlerce parçaya bölünmüş halde bıraktı.

yeni hikayemi unutmayın ln

in love w you//zmWhere stories live. Discover now