8.bölüm ~KOMŞU ÇOCUKLARI~

Start from the beginning
                                    

Karşı çardakta oturan Piçizlere baktım. Sinirle bize bakıyorlardı. Düşman olmak için resmen kapı açmıştık.  Bir de içeriye buyur ediyorduk. Hayatımız da ki sorunlar yetmiyormuş gibi şimdi de okul da ki bu çocuklar çıkmıştı. Nedir  bu nefret anlamıyordum ki? Oktar'ın Kedicikleri adını verdiğim Boya badanalar bize doğru geliyorlardı. İçimden bir 'hadi bakalım hayırlısı.' dedim.

"Dün bize yaptıklarınızın hesabını ağır ödeyeceksiniz çelimsizler." dedi bir kız bu kadar düşebilir miydi? Asena ayağa kalktı ve elini masaya vurarak "Sen yine dayak istiyorsun galiba?" diyerek Dilara'ya yaklaştı. Biz de onunla beraber ayağa kalkarak onun arkasına geçtik. Okul,okul değil eşkiya dünyaya hükümdar olamaz yemin ediyorum.

Arkadan kaşlarını çatmış  Merve'ye bakıp elimi açarak avucumun içini kaşıdım. Diğerleride bu yaptığım harekete bakarken olaya bir açıklık getirdim. Sırıtarak ve alayla "Sizi böyle tek tek kaşırım bir daha kaşınamaz hale gelirsiniz." dedim.

"Ne diyorsun kızım sen, seni döverim." diyerek öne atılan Başağ'ı Kumsal tek eliyle omzundan itince. Kız sendeleyerek yere düşerken diğerleri de yandan yandan kaybolmaya başlamışlardı. Nöbetçi Öğretmen bizi görmeden olay kapanmıştı. Başak "Bu olay burada bitmedi kızım, siz görüceksiniz." diyerek yaylandı. Asu "Görelim bakalım ne yapıyorsunuz boya badanalar." diye bağırarak el salladı.

Zil çaldıktan sonra sınıfa girdik bütün gün bu şekil de geçip gidiyordu. Son derse geldiğimiz de kafamı yorgunca sıraya koydum. Ders tarihti ve piçizler bizim yanımıza geçecekti. Kaan'a mecazi anlam da hüzünle el sallarken Çağan'nın yanına geçmiştim ve gözlerimi devirip kafamı sıraya geri koydum.

"Sizi uyarmıştık hala inatla o kızlara sataşıyorsunuz." dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım kaşlarını çatmıştı. Bende çatıp "Acaba size ne bundan? Ne kadar ilgilendiriyor yani? Belaysa bela, olaysa olay, bizim başımıza geliyor sonuçta. Sen kendi işine bak." Üzerine bastıra bastıra söylediğim bu kelimelere Çağan alayla güldü ve "Eğer o kızlar yüzünden başınıza bir gün kötü bir şey gelirse bu söylediklerini zevkle sana hatırlatacağım."dedi gözlerimin içine bakarak. Kaşlarımı çatıp "Umarım senden gelirde,bende sana bu uyarını zevkle hatırlatırım. Çünkü sizden gelme ihtimali daha yüksek gibi." dedim ve kafamı camdan tarafa çevirip aramızda ki küçük tartışmaya noktayı koydum.
Daha sonra kafamı sıraya koyup ders boyunca uyumaya devam ettim.

Ders bittiğinde zil çaldı ben ise kafamı yumuşak bir şeye koyduğumu fark etmiştim. 'Sıra neredeydi yastığıma mı kavuştum sonunda?' diye düşünüyordum ama sadece düşünüyordum. Mutlulukla yattığım şeyi öperken gözlerimi fal taşı gibi açtım.

Sırıtan Çağan'ı görmemle çığlığı bastım. Elimi hızlı bir şekilde suratıma götürüp silmeye başladım. "Ya! Senin kolunun orada ne işi var geri zekalı?" Çağan haykırarak gülünce ben ağzım açık bir şekilde ona bakıyordum. Buraya doğru gelen Kaan'ı görünce kafamı ona çevirdim.

"Gidiyoruz geliyor musun?" dediğinde 'evet' anlamın da kafamı sallayıp çantamı kaptığım gibi Çağan'ı sıradan itip kapıya doğru yürüdüm. Çağan bağırarak "Kolumu sen çekmiştin bu arada." dediğinde arkamı döndüm kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu. Ona orta parmak kaldırıp kapıdan çıktım. Aptal, aptal, aptal üçlemesi!

Kızlarla eve doğru yürüyorduk. Bora ve Kaan'ın işi olduğu için onlar erkenden ayrıldılar. Ben de kızlara olanları anlattım. Asena "Sorun olmaz boşver, alt tarafı biraz dalga geçer." dedi kızlar da ona katılırcasına "Aynen" dediler.

Bakkala uğrayıp kızların sevdikleri şeylerden aldık ve onlar eve gidip eşyalarını aldılar. Yarın hafta sonu olduğu için rahattık ve bizim için bir sorun yoktu rahatça geç saate kadar oturup dedikodu yapabilirdik.

PSİKOZLARWhere stories live. Discover now