#21 - Kabuk Bağlayan Yaralar

Start from the beginning
                                    

Bağırır mıydı can, ilk günkü gibi acıyla?

Acıyordu, yemin ederim acıyordu.

"Koray, korkutuyorsun beni. Ne olur bir şey söyle."

Daha fazla tepkisiz kalamadım endişeli sesine. Derin bir iç çekerken ona çevirdim başımı yavaşça. Göz göze geldik sonra. Bakıştık. Mavi hareleri ne olduğunu anlamaya çalışırmış gibi tedirgince yüzümde gezinirken "Ev-evlenmişler," diye mırıldandım, kekelememe engel olamazken.

Yineledim kabullenemezmiş gibi. "Evlenmişler, Asel."

Asel'in gözleri yavaşça büyüdüğünde, perişan olmuş halimin nedenini sezdiğini anladım. Ona cevap vermediğim için endişeyle çevrelenen yüzü gevşerken "Koray," diye mırıldandı, yavaşça. "Kim o kız?"

Ne diyeceğimi bilemezken, dişlerimi dudağıma geçirerek sertçe ısırdım ve önüme döndüm.

"Onlar," dedim, başımı iki yana sallarken.

Benim bile zar zor duyduğum sesimin ardından, "Onlar?" dedi, beni konuşmaya teşvik etmek istercesine.

Kalbimde çıkan yangın, sadece orada kalmakla yetinmeyip hızla tüm organlarıma yayılırken "Onlar," dedim, tekrar. "Onlar benim en büyük hayal kırıklığım."

Asel, önüne gelen bir tutam saçını kulağının ardına sıkıştırdıktan sonra elini, ne zaman yumruk haline getirdiğimi bilmediğim elimin üzerine yerleştirdi.

"Anlatmak istersen dinlerim," dedi, yavaşça.

"Anlatmaya değmeyen konular," diye mırıldandım sessizce. Fotoğraftan ayıramıyordum bakışlarımı. "Hem de hiç değmeyen."

"En çok da onlar yakmaz mı canımızı?" diye sordu, acı bir tebessüm eşliğinde. Başımı yavaşça ona çevirdiğimde "Şu anlatmaya değmeyen konular," dedi. "En çok onlar kanatmıyorlar mı bizi?"

Kafamı salladım uysalca. "Kanatıyorlar."

Derin bir nefes çektim içime. Sonra bir daha ve bir tane daha... Sanki ciğerlerime ulaşmıyordu aldığım oksijen. Sanki biri boğazımı sıkıyordu ve ben nefes alamıyordum. Sanki birileri durmadan bana vuruyorlardı ve ben o kadar acizdim ki, hiçbir şey hissedemiyordum.

"Neden?" diye sordum bir anda. "Neden Asel, neden?" Kafamı salladım deli gibi. "Neden aldatır insanlar? Neden yaparlar böyle bir kötülüğü onları sevenlere? Neden can yakmayı böylesine seviyorlar? Neden kırıp parçalıyorlar, onlara en çok değer verenleri?"

Uzattığı bacaklarını kendine çektikten sonra kollarını bacaklarının etrafına doladı. Gözlerini diz kapaklarına örttüğü kollarından çekerek bana döndü. "Çünkü..." dedi yavaşça. "Çünkü insanlar böyle. Çünkü benciller. Çünkü acımasızlar. Çünkü onlar mutluluğun para ve pulda olduğunu sanıyorlar. Çünkü... Çünkü onlar insanlığın ne demek olduğunu bilmiyorlar."

Başımı geriye çekerek sırtımı yasladığım duvara vururken, Asel'in endişeyle bana baktığını gördüm ama önemsemedim. Çünkü canım zaten öyle çok yanıyordu ki, vurduğumu hissedememiştim bile.

Başımı yavaşça indirip tekrar fotoğrafa baktım. Beyaz gelinliğinin içinde dişlerini göstererek gülümseyen kıza... Yanındaki siyah damatlığın içindeki adama... Tekrar yandı içim. Bir kez daha sıkıştı kalbim. Acıdı canım eski günlerdeki gibi. Çok acıdı hem de.

"Biliyor musun?" diye mırıldandım, kelimelerimin aramızda oluşan kısa sessizliği bozmasına izin vererek. "Unuttum sanmıştım. Gerçekten... Canım eskisi gibi yanmaz artık sanmıştım. İyileştim sanmıştım. Beni bundan böyle hiçbir şey yıkamaz sanmıştım."

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now