#21 - Kabuk Bağlayan Yaralar

Comenzar desde el principio
                                    

"Koray," dedi, Asel bağdaş kurarak bana dönerken. "Sen böyle bir adam değildin ya, ne oldu sana birkaç haftada? Bir kendini beğenmişlik, bir egolar, afralar, tafralar falan?"

"Ben hep böyleydim," dedim, cebimden telefonumu çıkarıp instagrama girerken. "Sadece sen beni yeni yeni tanımaya başlıyorsun, o kadar. Ayrıca seninle ilk tanıştığımız zamanlarda da böyle davranıyordum ben. Yarışmaya katılma sebebimin, açacağın kursun önüne anıtımı dikmek olduğunu unutma lütfen."

"Ah," dedi, elini kalbine götürürken. "Böyle bir dileği unutmak ne mümkün?"

Ona yandan bir bakış attım gülerek. "Değil tabi ki."

Sonunda dayanamamış olacak ki, o da gülerek kafasını salladı ve bağdaş kurduğu bacaklarını uzatarak aynı benim gibi sırtını duvara yasladı.

"Şaka bir yana," dedi, kafasını omzuna yaslayarak. "Umduğumdan çok daha iyi gidiyoruz. Yarışmayı kazanacağımıza olan inancım her geçen gün daha da artıyor."

Gökay'ın instagrama attığı resmi -nedense bu aralar sık sık fotoğraf atmaya başlamıştı- hızla geçerken Asel'e baktım. "Kazanacağız tabii. Ben heykel yapan yerleri araştırmaya başladım bile. Sonuçta heykelimi yapan birinin de an az benim kadar mükemmel olması gerekiyor."

"Yok," dedi Asel, sözlerime kafasını sallayarak gülerken. "Sen iflah olmayacaksın."

Ona sırıtarak göz kırptıktan sonra telefona geri döndüğümde; sayfayı aşağı kaydırmak için hareketlenen elim, ekranda gördüğüm fotoğrafla havada asılı kaldı.

Geçirdiğim şokla birlikte güçlükle yutkunurken ağzımın kuruduğunu hissettim. Kalbim uzun zamandır yapmayı unuttuğu bir şeyi hatırlamış gibi acıyla kasılırken tekrar yutkundum. Şu anda gördüğüm şey, görmeyi beklediğim en son şeydi belki de. Ya da değildi ama en azından bu kadar erken görebileceğimi hiç düşünmemiştim.

Durgunluğumu fark etmiş olsa gerek, tereddütlü ses tonuyla "Koray?" dedi Asel, sorarcasına. "İyi misin?"

Cevap veremedim. Dilim ya da dudaklarıma aralanma emrini veren bir beynim yoktu sanki o an. Hareket edemiyor, konuşamıyor, tepki veremiyordum. Öylece kalakalmıştım.

"Koray," dedi, Asel tekrar. Sesine telaş bulaşmıştı. "Bir şey mi oldu?"

Susmaya devam ettim. Diyemedim bir şey. Daha doğrusu fotoğrafa bakmaktan başka bir şey yapamadım.

O... Onlar... Bu kadar erken? Nasıl olurdu?

Asel, dayanamamış olsa gerek iyice yanıma yaklaştıktan sonra kafasını hafifçe eğip ekrana baktı. Kısa bir süre ekrandaki fotoğrafı inceledikten sonra "Arkadaşların mı evlenmiş?" diye sordu.

Evlenmiş?

Sorusu kafamın içinde yankılanırken tekrar yutkundum zorlukla.

Evlenmişler.

Evlenmişler...

Nefes almayı unutmuş muydum, yoksa boğazımdaki o koca yumru mu izin vermiyordu oksijene kavuşmama?

Allah'ım, niye acıyordu yine canım?

Niye yanıyordu sol yanım?

Kabuk bağlayan yara açılır mıydı, böyle çabuk?

Unutulan yara hatırlanınca sızlar mıydı, böyle çok?

Geçmez miydi, o büyük sancılar?

İyi gelmez miydi, geçip giden yıllar?

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora