#16 - Bir Elmanın Beş Çeyreği

Začít od začátku
                                    

"Cımbız mı?" diye sordum ufaktan korkmaya başlarken. Beril'in burada olması şimdilik saçma bir cesaret verse de bana, sonuçta bu evde Derin'le kalacaktım ve ben geceleri uyuyan bir canlıydım. Yani savunmasız hallerim vardı ve Derin fazlasıyla tehlikeli bir yırtıcıydı.

Derin, tam sırıtarak cevap verecekken, kapının zilinin çalmasıyla kucağıma uzattığı ayaklarını hızla aşağı indirerek ayağa fırladım.

"Duydunuz zilin sesini," dedim, işaret parmağımı havaya kaldırırken. "Görev beklemez, malum. Gidip kapıyı açayım ben."

"Aç, aç," dedi Derin, koltuğun başlığına koyduğu koluna başını yaslarken. "Ben cımbızla kafatasını açmadan önce hazır prova yapmış olursun."

Sessizce yutkunduktan sonra Beril'e dönerek Derin'i işaret ettim ve "Ona göz kulak ol," diyerek uyarıda bulundum. "Hala tek kalabilecek yaşa gelmedi."

"Ben sana göstereceğim yaşı şimdi," diye homurdandı Derin. "Yürü git kapıyı aç, deli etme beni."

"Tamam," dedim ellerimi öne uzatarak. "Sen sakin ol yeter ki, ben hemen açarım," der demez odadan bir ok gibi fırladım ve dış kapıya yöneldim. Vücudum öyle bir adrenalinde dolmuştu ki kapının deliğinden kimin geldiğine bakmayı akı edemeden pat diye açtım kapıyı.

Sonra aynı hızla kalakaldım yerimde.

Kamer'le Koray gelmişlerdi. Ettikleri onca laftan sonra kapıma nasıl geldiklerini anlamış değildim ama her zamanki gibi büyüklük bende kalsın diyerekten hafifçe geri çekilip onları sessizce içeri buyur ettim. Konuşmak gelmiyordu içimden.

Önce Koray, sonra da Kamer ayakkabılarını çıkararak içeri girdiklerinde kapıyı arkalarından kapattım ve önlerinden ilerleyerek salona geçmek için harekete geçtim ama daha ilk adımımı attığım anda omzumda hissettiğim el yüzünden durmak yüzünden kaldım.

"Mert... Sen hep demez misin, dargınlık en çok bize yakışmıyor, diye? Şimdi böyle mi olacağız cidden?"

Koray'ı kafasını sallayarak onayladı Kamer. "Abi yapma gözünü seveyim ya."

Dilimi yavaşça üst dişlerimin üzerinde gezdirdikten sonra kısa bir süre için gözlerimi yumup tekrar açtım ve arkama döndüm usulca.

"Bir şey yaptığım yok," dedim kafamı sallayarak. "İnan, yapsam böyle olmazdı. Yapsam, o laflarının altında kalmazdım. Yapsam, benim de sana iki çift lafım olurdu ama yapmıyorum. Madem sizleri önemsemem bu kadar değersiz, ben de bundan böyle önemsemem."

"Ulan," dedi Kamer, şaşkınca kafasını sallarken. "Ben böyle mi dedim? Nerenle dinledin beni kardeşim ya?" Kısa bir süre dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra ofladı. "İyi lan, tamam. Özür dilerim, oldu mu? Hala dediklerimin arkasında olarak seni kırdığım için özür diliyorum. Muhtemelen kendimi yanlış ifade ettim ve sen de beni yanlış anladın. Ya da bunları konuşmak için uygun bir zaman değildi, bilmiyorum ama özür dilerim. Senin bizim için yaptıklarını asla hafife almadım, yok saymadım, değersiz bulmadım ki bulamam da zaten. Aksine sana da yaptıklarına da fazlasıyla değer veriyorum ve seni kaybetmek istemiyorum. Dostun olarak yapabileceğim en iyi şey seni korumak. Tıpkı senin gibi... Seni pişman olacağın şeyleri yapmaktan alıkoymaya çalışıyorum sadece. Yine olsa yine yaparım Mert. Seni kıracağımı bilsem de seni o şerefsizin yanına göndermem. Seni bizden ve ailenden uzaklaştıracak bir şey yapmana izin vermem. Benim sizden başka kimin var lan? Sizi de hapse mi göndereyim anasını satayım?"

Gözlerimi, Kamer'in gözlerine dikerek söylediklerinde dürüst olup olmadığını anlamaya çalıştım. Gözlerindeki ifade netti, yalan söylemiyordu. Ayrıca -benim kadar olamasa da- üzgün görünüyordu.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıKde žijí příběhy. Začni objevovat