#16 - Bir Elmanın Beş Çeyreği

Start from the beginning
                                    

Beril, gülen gözlerini Derin'e çevirdikten sonra "Öyle mi?" diye sordu. Baya eğlenmiş gibi bir hali vardı. E, bu da bizim yan etkimizdi yani, ne yapalım?

"Öyle tabii," dedi Derin, hiç gocunmadan. "Şimdi Kıvanç Tatlıtuğ azılı suçlu olan bir karakteri oynasa da, etrafa dehşet saçsa da sevilmez mi yani? Adamın tek bakışı yetiyor ya."

Derin, hevesle iç çekerken gözlerimi devirdim. Hani yakışıklı görmesem dediklerine inanacaktım ama her gün aynaya bakan biri olarak bu söylediklerine hak vermek oldukça zordu gerçekten.

"Ah, bak o konuda haklısın," dedi Beril, birden ciddileşerek. Kıvanç Tatlıtığ değil de, Gökhan Alkan ne çekse izlerim. Adamın gamzeleri yetiyor bir kere ya."

"Aah," dedi Derin, yerinde hafifçe doğrulurken. "Bak o adam da çok yakışıklı."

"Değil mi?" diye sordu Beril, hülyalı hülyalı. "Çok karizmatik, o çıktığında gözlerimi ekrandan asla ayıramıyorum."

Gökhan Alkan da kimdi yahu? Üstelik gamzeleri mi vardı? Bu kızın kendi gamzeleri yetmiyor muydu da elalemin gamzesine bakıyordu?

"Eh," dedim, yerimde huzursuzca kıpırdanarak. "Biraz abartmıyor musunuz sizce de?"

"Gocunma tatlım ama bu adamlar mükemmel. Hani senin de epey bir giderin var ama yani onlar başka..."

Derin'e ters ters bakarak "Neleri başka?" dedim homurdanarak. "Dört ayak üstünde mi yürüyorlar sanki? Onlar da insan, biz de insanız sonuç olarak."

"Onlar insan değil, Allah'ın lütfu," dedi, Derin neredeyse ağzından salya akıtarak. Hayır, ne ara bu kadar iyi olmuştu da oyunculara sarkmaya başlayacak hale gelmişti, anlamamıştım doğrusu.

"İyi," dedim başımı sallayarak. "Feza'ya da anlatırsın artık bu, Allah'ın lütuflarını. Bakalım o ne diyecek bu söylediklerine?"

"Feza mı?" dedi Derin, kaşlarını hızla çatarak. Telaşlanmıştı, başka adamlara salya akıtmak lafta kolaydı tabii... "Feza nereden çıktı şimdi?"

Kendimi ne kadar tutmak istesem de başaramadım ve o kötü espriyi yaptım.

"Bunu burada söylemem pek münasip olmaz, değil mi sevgili kuzenim?" dedim, Beril'e yandan bir bakış atarak. "Ben sana başka bir zaman açıklama yaparım."

Derin, ayaklarıyla belimi iteklerken "Terbiyesiz!" diye homurdandı. "Onu mu sordum ben?"

Keyifle sırıttım. Lafı çevirmeyi başarmıştım. Biraz daha Kıvanç ve Gökhan zibidilerinden bahsederlerse kusacaktım yoksa.

Anlamamazlıktan geldim. "Neyi sordun güzelim?"

"Şeytan diyor, şu dizideki kıza olan hıncını Mert'ten çıkar. Yaparım biliyorsun, değil mi Mert?"

Derin, ateş saçan mavilerini yüzüme diktiğinde, sinirinden gram etkilenmediğimi gösterircesine daha çok sırıttım.

"Saçımı mı yolacaksın? Eh, maalesef yolunamayacak kadar kısa saçlarım var. Uzadığında yolarsın artık."

"Uzun olmasına hiç gerek yok," dedi Derin, kafasını sallayarak. "Hem kısa saç daha çok can acıtır, bilmez misin?"

Gözlerim şüpheyle kısılırken, Beril'in gülüşünü saklamak için yüzünün önüne siper ettiği eline kısa bir bakış atıp tekrar Derin'e döndüm.

"Yine de yolunmak için fazla kısa," dedim, direterek. "Kavrayamazsın ki yolasın."

"Cımbız diye bir şey icat etmişler, yıllar yıllar önce," dedi elinin birini havada sallayarak. "Hiç mi duymadın canımın ciğeri?"

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now