"Gökay, bence daha ileri gitme abi," diyerek araya girdi Kamer. "Arkadaş katili olan birinin arkadaşı olarak anılmak istemiyorum."

Gökay burnunu kırıştırdı ve "Aman, sizle de eğlenmeye gelmiyor yani," diyerek ilerledi ve kendini tekli koltuğa attı.

Aslında kalkıp elindeki cips tabağını ondan geri almayı planlıyordum ama tam o anda planımı bozan bir şey oldu.

Kapı deli gibi çalınmaya başladı.

Kaşlarımı çatarak ayaklandım. "Ne oluyor lan?"

Kamer'le Koray da benim gibi hızla ayağa fırlarlarken düşünceli bir şekilde birbirleriyle bakıştılar. Hatta Gökay bile yüzündeki saçma alaylı ifadeyi silmiş, cips tabağını ortadaki sehpanın üzerine koyup kaşlarını çatarak ayaklanmıştı.

Biraz daha burada dikildiğim takdirde kapıdaki kişinin kapıyı kıracağından emin olduğum için hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim. Diğerleri de hemen peşimden geldiler.

Kapıyı açtığımda Feza'nın havadaki eli tam yüzüme inmek üzereydi ki refleksle uzanarak bileğini yakalayıp onu durdurdum. Şaşkınlıkla "Ne yapıyorsun oğlum y-" diyecekken yüzünün etrafındaki uğursuz kızıllığı fark edince laflarımı geri tıktım ağzıma. Üzerindeki gömleği bordo olmasına rağmen koyu renkle boyanmıştı. Boynu dahi aynı renkle kaplıydı.

"Bu ne hal oğlum?"

Koray'ın sesindeki telaş hissedilmeyecek gibi değildi. Zira aynı telaşı hepimizin hissettiğine emindim.

Feza'nın sallandığını görünce uzanıp koluna yapıştım ve o anda kanın kaynağının başının arkasında olduğunu gördüm. Üstelik gömleğinin arkası tamamen kızıla boyanmıştı.

"Feza," dedim neredeyse bağırarak. "Ne oldu lan sana?"

"Abi De-Derin."

Anlamayarak kaşlarımı çattım.

"Ne Derin'i? Ne oldu? Derin'e mi bir şey oldu?"

Sona doğru kendimi dizginleyemez olmuştum.

"O it kaçırdı Derin'i. Başıma bir şey vurdu. Yüzünü görmedim ama bayılmadan önce sesini duydum. O olduğuna eminim."

"Ne diyorsun lan sen?"

Yüreğimde filizlenen korku yüzünden kendimi kaybedecek seviyeye gelmiştim.

"Şimdi bunları konuşmanın zamanı değil," derken konuşmanın onu ne kadar yorduğu yüzündeki terden ve kısık tonlu sesinden fazlasıyla belli oluyordu. "Ne zamandır baygın olduğumu bilmiyorum. Üstelik buraya gelirken de epey vakit kaybettim. Mert acele edelim, ne olur. Onu kurtarmamız lazım!"

Ne düşüneceğimi, ne yapacağımı şaşırmış vaziyetteydim. Algılamakta zorluk çekiyordum. Onu şerefsizi Derin'i mi kaçırmıştı yani? Doğru mu anlamıştım?

Gökay, yanımdan geçerek Feza'nın diğer kolunu tuttu.

"Feza, sen nasıl ayakta duruyorsun abi? Berbat görünüyorsun lan!"

"Ben iyiyim!" dedi Feza birden bağırarak. "Derin diyorum, Derin'i kaçırdı o şerefsiz! Onu kurtarmamız lazım, acele etmemiz gerekiyor. Beni duyuyor musun Mert? Acele etmemiz gerekiyor diyorum!"

Feza'nın boğazından gelen hırıltılar beni kendime getirdiğinde elimi saçlarıma götürüp çekiştirdim.

"Sıçayım böyle işe! Nasıl kaçırır lan? Nasıl bu kadar ileri gidebilir?"

"Abi şimdi bunları düşünecek vakit yok, Derin'i nereye götürmüş olabilir o şerefsiz?"

Kamer'in omzuma koyduğu eline bakarak düşünmeye başladım. Nereye götürmüş olabilirdi? Ah, o heriften nefret ettiğim için hafızama onunla ilgili hiçbir şey almamaya çalışırdım. Ama şimdi buna deli gibi ihtiyacım vardı.

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin