Gözü Yaşlı

En başından başla
                                    

Birlikte arabadan indiler. Yukarıya İdil'in ölmeden önce kalacakları odaya çıkmadan önce Güneş'i gördüler. O da üzgün görünüyordu. Karaca ona sarıldı. Birilerine sarılmaya ihtiyacı vardı. İdil'in ölümü onu zannettiğinden de fazla sarsmıştı. 

"Baran nerede?"

"İşlemleri hallediyor. Ateş de yanında."

"Nasıl peki?"

Omuz silkti Güneş. "Bilmiyorum. Ateş'i aradığında sesi çok kötüydü ama sanki şimdi ifadesiz gibi. Ne iyi ne kötü. "

Hep beraber onların yanına giderken Barış belli etmese de çok üzgündü. İdil ile çok iyi anlaşan biri değildi. Onunla tanışması ve diyalogları çok samimi değildi. Aksine düşman gibilerdi. Barış, onu Ateş'in evinin bodrum katında bağlamış ve ağzından laf almaya çalışmıştı bir zamanlar. Sonrasında gerçekler bir bir ortaya çıkmış, İdil onlara yardım etmişti ve sonrasında öldü yalanını atmıştı ortaya. Ona karşı her daim nötrdü ancak Baran'ın yaşadığı yıkımdan sonra hakkında iyi şeyler düşünmemişti. Yine de Baran için Ateş ile beraber onun peşine düşmüşler ancak bir sonuç alamayınca aramayı bırakmışlardı. Karaca sayesinde hayatlarına giren Sezen'in de bir şekilde yardımıyla İdil ortaya çıkmış ve Baran'ı yeniden allak bullak etmişti. Bu kadını hiçbir zaman çözememişti aslında Barış. Gerçekten istisna olan bir karakterdi ancak bir insan olarak bu kez gerçekten ölmesine üzülmüştü. Baran'ın yaşayacağı üzüntü için ise her şeyden çok üzgündü. Onu Ateş ile beraber koridorun sonunda gördüler. Bir şeyleri imzalıyordu sanırım. İşi bitince arkasını döndü ve birkaç evrakla beraber onlara doğru yürümeye başladı. 

Beş kişi koridorun ortasında karşı karşıya geldiklerinde hiçbirinden çıt çıkmadı. Ancak herkesin içinde bir yer yanıyordu şüphesiz. Ve gerçekten ifadesiz duruyordu Baran. Üzgün olduğuna hepsi emindi ancak yüzünde hiçbir ifade barındırmıyordu. 

Barış hiçbir şey demeden sarıldı ona. İki arkadaşın sarılması sessiz ancak uzun oldu. Geri çekilirken gözlerinde yaşlarla Karaca sarıldı ona. 

"Çok üzgünüm." derken sesi titriyordu. Kendini tuttu, ağlamadı. Arkadaşına destek olmak için gelmişlerdi. Ağlayıp onu üzemezdi.

Ateş "Yukarı çıkalım." dedi anın sıkıntısıyla.  Hepsi birden hareketlendiklerinde Güneş geride kalıp Karaca'yı durdurdu. 

"Sezen yukarıda. Odaya alıp sakinleştirici verdiler. Bizim aksimize o bu durumu pek kabullenebilmiş değil." 

"Yakın arkadaşıymış, kabullenememesini anlayabiliyorum."

Onunla konuşmuyor olsalar da ona da üzülmüştü şimdi. Güneş'le beraber üst kata çıkıp onun odasına gittiler. Genç kız yatakta yatıyor, bitkin ve gözü yaşlı konuşmadan duruyordu. İçeri kimin girdiğine bakmak için kafasını çevirdiğinde Karaca'yı görmek ona iyi gelmedi. Başını çevirip ağlamaya başlarken de Karaca dayanamadı bu kez. O ne yapmış olursa olsun iyi vakit geçirdikleri de olmuştu. Yatağın hemen yanındaki koltuğa oturdu. Güneş ikisini yalnız bırakmıştı. 

"Böyle olmasını istemezdim. Çok üzgünüm."

"O kadar büyük bir aptallık yaptı ki.." dedi ağlayarak. Gözlerini sıkıp daha fazla ağlamamak için kendini tutmaya çalıştı ancak başaramadı. "Bana bile söylemedi. Benden yardım isterken hasta olduğunu söyleseydi her şey çok farklı olurdu. Kendini öldürdü. Bile bile yaptı bunu. Ben de yardım ettim."

"Çok geç öğrenmişsin, o andan sonra onu kurtaramazdın." 

"Bana izin vermedi."

"Çünkü o seçimini yaptı."

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin