#8 - Süper Kahraman

En başından başla
                                    

Ben; aklımdan peş peşe suikast planları geçirerek kapının ağzında durmuş süper üçlüye bakarken, o üç angut oyuna daldıkları için beni daha görmemişlerdi. Gözlerimi onlardan ayırıp odadaki ikili koltuğa baktığımda Feza'yla Derin'in dip dibe oturmuş olduklarını gördüm. Hayır, anlaşacaklarını biliyordum lakin bu kadar hızlı olmalarını beklemiyordum ki zaten şu an derdim kesinlikle bu değildi. Hem de hiç değildi...

Feza kolunu koltuğun başlığından ağrı Derin'in omzuna atmış sırıtarak diğerlerinin yaptığı maçı izliyordu. Derin'in maçla bir alakası olmadığından gözleri televizyon hariç her yerde geziyordu ki nihayet beni gördü. Yüzümdeki ifadeden olsa gerek gözleri şaşkınlıkla açılırken, uzanarak Feza'nın kulağına bir şeyler söyledi. Feza'nın kafası ağır çekimde bana dönerken diğerleri hala oyun oynuyorlardı. Feza Derin'in omzundaki kolunu yavaşça çektikten sonra oldukça gürültülü bir şekilde boğazını temizledi.

Gökay arkasını dönmeden "Feza aşkım, ölüyor musun inşallah?" diye sordu neşeyle. Feza gözlerini devirirken "Ben ölmüyorum ama çok değil sadece beş dakika sonra üçünüzün de nefes alacağını sanmıyorum," dedi. Gökay arkasını dönerek alayla "O nasıl ola-" derken beni görmesiyle susunca, Koray da hızla kafasını çevirip beni gördü ve şirince sırıtarak "Aha da şimdi sıç-tık," diye mırıldandı, son kelimeyi heceleyerek. En nihayetinde Kamer de bana doğru dönünce kadro tamamlanmıştı.

Şu hayatta en nefret ettiğim iki şeyden ikincisiydi konsollarımla ben olmadan oynanması. İlki tabi ki aç kalmaktı ama konumuz bu değildi. Pezevenk herifler bir de eskisiyle değil de benim daha oynamaya kıyamadığım oyun konsolumla oynuyorlardı. E, şimdi ben sinirlenmeyecektim de kim sinirlenecekti, değil mi ama?

Gereğinden fazla bir yavaşlıkla gömleğimin kollarını yukarı doğru kıvırırken "Evet benim canlarım, ciğerlerim, biricik dostlarım... İyi bir adam olduğum için size son duanızı etmeniz için bir dakika müddet veriyorum. Kelime-i Şahadet getirmeye başlasanız iyi edersiniz. Ha, bir de unutmadan sormadan edemeyeceğim... Bıçaklanarak mı ölmek istersiniz yoksa boğularak mı? Bildiğiniz üzere istekleriniz benim için bir emirdir."

Koray güçlükle yutkunarak Gökay'a, Gökay da Kamer'e döndü. Derin, Feza'nın omzuna yüzünü gömüp sarsılarak gülerken; Feza da sırıtarak önündeki üçlüye bakıyordu. E, ben olsam ben de sırıtırdım zira biraz sonra evde bir şölen düzenleyecektim.

Yani sadece bana göre şölendi ama zaten bu da fazlasıyla yeterliydi.

"Mert aşkım hiçbir şey göründüğü gibi değil. Her şeyi yanlış anladın, yemin ederim!"

Gökay, karısını aldatırken karısı tarafından basılan adamlar gibi bir ruh haline büründüğünde sinirlenerek "Bir de konsol bizi ayarttı de de tam olsun Gökay!" diye bağırdım. "Bir de yemin ediyor herif ya, çarpılacaksın ulan!"

Gökay son dediğimi takmayarak "Ah, evet, bak, nasıl da bildin?" diye sordu telaşla. "Konsol benim ırzıma geçti. Niyetimi bozdu. Yoksa ben böyle bir şey yapar mıyım? Senin üstüne gül koklar mıyım?"

Sinirlerimin iyiden iyiye bozulduğunu anlayan Koray, Gökay'ın ağzını kapayarak "Kapat şu çeneni aptal," dedi dişlerinin arasından. Kafamı ağır ağır sallarken "Bence de," dedim sertçe.

Gökay ona yüklendiğimizi görünce oturduğu yerde iyice büzüldü. Diğerlerinden bir hayır gelmeyeceğini anlamış olacak ki Kamer tişörtünün yakasını çekiştirerek yavaşça ayağa kalktıktan sonra ellerini bana doğru uzattı ve "Bence anlaşabiliriz kardeşim," diye mırıldandı. Gökay omuzlarını hızla tekrar dikleştirirken, Kamer'i onaylarcasına kafasını hızla salladı ve "Bence de," dedi, neredeyse bağırarak. "Konuşalım, anlaşalım Mert aşkım. Yani ne gerek var bıçağa ipe falan?" dedikten sonra konuşmasını istediğini belirtircesine dirseğini Koray'ın karnına geçirdi. Koray aldığı darbeyle iki büklüm olurken "Aynen, aynen," dedi boğuk bir sesle. "Kesinlikle katılıyorum."

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin