KIZIL YILDIZ - |Giriş|

Start from the beginning
                                    

"Beril, hadi gel kızım!"

Beril daha oynamaya doyamadığından birazcık daha izin almak için minik dudaklarını araladı ama sonra annesinin kızabileceğini düşünüp dudaklarını birbirine bastırdı. Küçüktü fakat yaşına göre fazla zekiydi. Annesini kızdırmak yapacağı en büyük hata olurdu. Bu yüzden üzgün suratıyla Ceylin'e döndü.

"Üzgünüm, gitmem gerekiyor. Ama yarın okuldan sonra hemen size gelirim, oyun oynarız. Olur mu?"

"Olur," dedi Ceylin dudaklarını büzerek. Hiç ama hiç eve gitmek istemiyordu. Ancak o da farkındaydı geç olduğunun. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Eğer biraz daha kalırsa dışarıda, onun da annesi kızabilirdi.

Beril arkadaşına veda ettikten sonra ipini aldı ve hoplaya zıplaya eve doğru yol aldı. Evlerinin karşısındaki kaldırıma geldikten sonra etrafına bakmayı akıl edemeyerek yola atladı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Bir anda duyduğu korna sesiyle yerinde kalakaldı ve kafasını sağa çevirip kendisine doğru hızla gelen arabayı gördü. Minik gözlerini hızla kırpıştırırken "Anne!" diye büyük bir çığlık attı. Çığlığı korkusunun en büyük kanıtıydı.

Kızını çağırdıktan hemen sonra tekrar eve giren Suzan, yemek masasında eksik olup olmadığını kontrol ediyordu. Kızınınkiyle aynı renk olan gözleri masada gezinirken ekmek sepetini getirmediğini fark etti. Tam mutfağa yöneleceği sırada kızının çığlığıyla yüreği hop etti ve kocaman açtığı gözleriyle evin kapısına doğru koştu.

Korkudan hareket edemeyen Beril, gözlerini elleriyle kapadı ve ağlamaya başladı. Hıçkırıklarının arasında arabanın kendisine çarpmasını bekliyordu ama beklediği olmamış ve araba falan çarpmamıştı. Onun yerine kolundan biri tutmuş ve saniyeler içinde onu geri çekmişti.

Bir anda hissettiği acıdan düştüğünü anlayan Beril, vücudunu terk eden şokun ardından daha çok ağlamaya başladı. Ancak biri yüzüne kapattığı ellerinin üstüne dokunup "Hey, küçük kız! İyi misin?" diye sorunca önce yavaşça ellerini yüzünden çekti. Daha sonra ise minik, yaşlı gözlerini kırpıştırarak açtı. Yüzünün dibindeki kahverengi gözleri görünce gözlerini hayretle büyüttü ve annesinin "Beril!" diye bağıran sesini duydu. Her ne kadar annesine koşup onun güvenli kollarına sığınmak istese de, gözlerini hala ona dikkatlice bakan çocuktan ayıramıyordu.

Ne kadar da güzel bir çocuktu öyle!

Beril tam onun kim olduğunu sormak için dudaklarını aralamıştı ki, birden çocuk önünden çekildi ve görüş alanına annesi girdi. Annesi telaşla onu kucağına alırken, babası neredeyse Beril'e çarpacak olan arabanın şoförüne bağırıyordu. Ama Beril'in bakışları karşısındaki çocuktan ayrılamıyordu.

Sonunda annesi çenesinden tuttu ve yüzünü kendisine çevirdi. "Bebeğim, iyi misin? Bir yerin acıyor mu? Hastaneye gidelim mi, ha?"

Beril fazla acı çekmediğinin farkındalığıyla, "İyiyim anne. Sadece kolum acıyor," diyerek sağ kolunu uzattı annesine. Suzan'ın bakışları hızla Beril'in koluna kayarken ufak bir sıyrık olduğunu görüp rahatladı. İçinden şükürler ederken yanındaki, üst sokaktaki komşusunun oğlu olduğunu bildiği ancak adını bilmediği çocuğa döndü.

"Ah, çok teşekkür ederim oğlum. Kızımın hayatını kurtardın."

"Ne demek teyze!" dedi, küçük çocuk büyük bir sevinçle. Gözleri yaptığı şeyin mutluluğuyla parlıyordu. Üstelik Beril'den de sadece birkaç yaş büyüğe benziyordu. Bu yaşta bu cesaret yürek isterdi doğrusu.

Çocuğun kahve gözleri Suzan'ı bırakarak Beril'e kaydığında, gülümsemeye devam ediyordu. "En büyük hayalimdi süper kahraman olmak. Sonunda olabildim!"

Suzan yüzündeki büyük gülümsemeyle çocuğun kafasını okşarken "Adın ne senin?" diye sordu. Beril de annesinin sorusunun üzerine heyecanla cevabı beklemeye başladı. Onu kurtaran çocuğun adını gerçekten çok merak etmişti.

"Mert," dedi küçük çocuk başını dikleştirerek. Sesinden kendiyle gurur duyduğu anlaşılıyordu. Beril duyduğu ismi içinden tekrar ettikten sonra gülümseyerek elini uzattı Mert'e.

"Ben de Beril. Beni kurtardığın için teşekkür ederim süper kahramanım."

Mert duyduklarından memnun olduğunu göstererek genişçe sırıttı.

"Ne demek, görevimiz!"

Beril aldığı cevapla kıkırdarken Mert'e hayranlık dolu gözlerle bakmaya devam etti. Çocuk gerçekten çok güzeldi. Üstelik onun hayatını kurtararak kahramanı olmuştu. O an fark etmemişti belki ama çocuk yüreği çoktan büyük bir sevgiyle bağlanmıştı kahramanına.

Annesinin kucağında gülümseyerek kendisine bakan kıza son bir bakış atarak doğruldu Mert. Suzan'a dönerek, "Artık gitmem gerekiyor," diye mırıldandı. Aslında babası çağırdığı için eve gidecekti ama bunu onlara söylemeye hiç niyeti yoktu. "Ne de olsa ben bir süper kahramanım ve kurtarmam gereken çok kişi var," diyerek gururla bitirdi konuşmasını.

Suzan, büyük bir minnetle çocuğa tekrar teşekkür ettikten sonra küçük kızına döndü. Kızı ise ona havalı bir şekilde göz kırparak giden süper kahramanın arkasından bakıyordu. Hem de hayran gözlerle...

ღ ღ ღ

*Başlangıç tarihinizi buraya bırakabilirsiniz, keyifli okumalar

İnstagram: rabiiaosma

Twitter: xbayanclara

KIZIL YILDIZ (B.A.K.) ~ TamamlandıWhere stories live. Discover now