~Bölüm 58~

1.3K 63 5
                                    



Şarkı: Robin Thicke - Blurred Lines ft. T.I., Pharrell (Şarkı Multimedia'da var. Dediğim yerde açın!)

                                                           ***JUSTİN'İN AĞZINDAN***

Gerçekleri açıkladıktan sonra etrafı sessizlik kaplamıştı. Yere sabitlediğim bakışlarımı Melissa'nın kahkahası ona çevirmeme sebep olmuştu. Kendini kaybetmiş bir şekilde gülüyordu.

"Komik olan ne?" dedim tersler gibi. Ama amacım bu değildi. Sadece neden güldüğünü öğrenmek istiyordum.

Cevap vermedi ve kafasını salladıktan sonra gülmeye devam etti. Yanına yaklaştım ve çenesinden tutup bana bakmasını sağladım.

"Ciddi ol." Dedim emir verir gibi. Bunu söylediğim anda bir anda gülmeye kesip aniden ağlamaya başlamıştı. Galiba onun cidden psikolojisini bozmuştum.

"Bu garip." Dedi normal bir hal alıp. Gülmeyi de ağlamayı da kesmişti. Birkaç adım geriledi ve benden uzaklaştı.

"Ne yani bana böyle uzak mı davranacaksın?" dedim kırık bir şekilde. İşte en çok bunu olmasından korkuyordum.

"Hayır, asla." Diye çıkıştı. "Sadece konuşmamız gerek." Dediğinde iç çektim. Bu iyiye işaretti. Yani, galiba.

"Gel tekrar masaya oturalım." Dedi ve hiç bozulmamış, ilk halindeki gibi duran masayı işaret etti.

Dediğini yapıp eski yerime oturdum. O da karşıma geçtiğinde gözlerini üstüme dikmişti.

"Anlat bakalım." Dediğinde 'Ne?' dercesine bakmıştım.

"Neden ve nasıl, kimi öldürdün? Bunları bilmeye hakkım var." Dediğinde kafamı onaylarcasına salladım.

"S-söylediğim gibi D-demi benim eski sevgilim." Diye başladığım da sesim titriyordu. Kendimi toparlamak istercesine yutkundum.

"Ben Demi'yle çıktığım sırada lise sondaydım. Gayet normal bir ilişkimiz vardı. Ta ki o beni lanet herifin tekiyle aldatana kadar. Buna kendi gözlerimle şahit olmuştum ve gerçekten çok kötüydü ve acıtmıştı. Bunlar yüzünden agresif birine dönüşmüştüm. Her gece rüyalarımda aynı sahneyi görüyordum. En son babamın ofisinden bulduğum silahı aldım ve o orospu çocuğunu öldürdüm. Bu kan dondurucu derecede bir şey ama beni anlaman gerek. Yani çok kötü hissediyordum ve bu benim için tek çare gibiydi... Tutuklanmadım ama böyle bir ihtimal vardı. Şimdi anlıyorum, hiç değmezmiş ama bunu değiştiremem. Keşke senle o zaman tanışsaydık ve böyle bir şey yapmak zorunda kalmasaydım." Diyerek bir kez daha iç çektim. Şuan üstümden bir yük kalkmış gibi hissediyordum.

"Peki, tamam. Bu benim için zor ama galiba alışabilirim." Diyerek gülümsedi. Şuan aramız düzelmişti ve ben hiç olmadığım kadar mutluydum.

"Bana hala güveniyor musun?" dedim gözlerine bakarak. Gerçek cevabı gözlerinden arıyordu sanki.

"Evet, güveniyorum ve söz verdiğim gibi buradayım." Dedi ve bir kez daha gülümsedi.

"Seni seviyorum." Dedim en mutlu halimle.

"Bende." Diye fısıldadı.

"Bugün bir şeyler yapmaya ne dersin?" diye teklif sundum. Evde oturmak istemiyordum. Beraber eğlenmek istiyordum.

"Olabilir. Ne yapacağız?" dedi hevesli bir şekilde.

"Şimdi sinemaya gideriz. Gece de bir kulübe." Dediğimde onaylayıp kafasını salladı.

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin