3.9

3K 91 17
                                    

Melissa'nın Gözünden

Olanların ardından ailemin evine gidip her şeyi açıkladıktan sonra üstümden bir yük kalkmış gibi hissediyordum. Justin'le olan ilişkimi onlara açıklayıp hayatımdan memnun olduğumu belirttikten sonra artık beni zorlayacakları bir nokta kalmamıştı. Boyun eğmeden karşı çıktığımda Justin yanımda durmuştu ve artık onlardan bağımsız olduğumu net bir şekilde ifade etmiştim. Verdiğim tüm emekleri çöpe atmayacağımı anladıklarında bu işten vazgeçmişlerdi.

Onlara olan kızgınlığım hala tazeliğini korurken Justin'e haber veren kişinin Eva olduğunu öğrenmiştim. Başta ona çok sinirlensem de benim için yaptığı şey çok değerliydi. Onunla aramı düzelttikten sonra daha fazla bulunmak istemediğim o evden eşyalarımı alarak çıkmıştım.

Şimdi Justin'in kaldığı otelde onun da eşyalarını almaya geldiğimizde kendi bavulumu da düzgün bir şekilde yerleştirme fırsatı bulmuştum. O aşağı inip otele ücreti ödemek için gittiği için odada yalnızdım.

Aileme olan kırgınlığım kalbimin üzerinde büyük bir enkaz gibi dururken buna aldırmamaya çalıştım. Daha yeni rayına oturttuğum hayatımı yerle bir etmeye çalışmalarını unutmayı denedim.

Kapının açıldığını duyduğumda Justin'in geldiğini anladım.

"Bavullar hazırsa hemen yola çıkalım." Dedi ve başımın üstünden öptü.

***

Sonunda o lanet yerden kurtulup kendi evimize gelmiştik. Justin uyuyordu, bense onun başında oturup, onu seyrediyordum. İster istemez gözlerimden yaşlar akamaya başladığında neden ağladığımı kestiremiyordum. Sevdiğim adam yanımda olduğu için mutluluktan mı, tüm kırgınlıklarım yüzünden mi?

Ellerim saçlarının arasında onu uyandırmayacak şekilde gezerken her zaman böyle huzurlu olmasını diledim. Şekilli dudakları davetkar bir şekilde onu öpmem için duruyorken onu uyandırmak istemiyordum.

Hıçkırıklarımın artmasıyla onun uyanmaması için kapıyı çekip odadan çıktım.

Uzun bir yolculuğun ardından gelip hemen uyumuştu ve çok yorgundu, onu mutlu etmek istiyordum. Bu nedenle sürpriz bir akşam yemeği hazırlamaya karar verdim. Hızla mutfağa ilerleyip buzdolabını açtım. Hiçbir şey kalmamıştı. Marketi arayıp bir şeyler sipariş ettim. Siparişlerin gelmesini beklerken masayı hazırladım. Kapı çaldığında Justin'in uyanmaması için hızla koştum. Adam poşetleri kapının önüne koyduktan sonra, parayı ödedim ve gitti.

Poşetlerin sapından tutup kaldırmaya çalıştığımda aniden dizlerimin üstüne düştüm. Başım dönüyordu ve vücudumun uyuştuğunu hissediyordum. Sadece dizlerimin sızladığını hissederken bu kadar güçsüz düştüğüme inanmak istemedim.

Justin'e sürpriz hazırlamak istemiştim ama onu bile beceremiyordum. Oturduğum yerde ağlamaya başlamıştım.

Bu hep böyle mi devam edecekti? Tek başıma hiçbir şey yapamayacak mıydım? Hıçkırıklarıma engel olamıyordum, acınacak haldeydim. Kafamı öne eğmiş ağlamaya devam ederken omzumda bir el hissettim. Başımı kaldırıp baktığımda Justin'i gördüm. Justin yanıma oturdu ve "Neden ağlıyorsun?" deyip suratını astı.

"Önemli bir şey yok, merak etme." Diyerek elimdeki poşetleri bıraktım.

"Önemli ya da önemsiz, ağlıyorsun işte. Lütfen söyle." Dedi ve yanıma çöküp kollarını etrafıma sardı.

"Ben sana sürpriz hazırlayacaktım. Ama hiçbir şeyi tek başıma beceremiyorum. Ben özür dilerim." Burnumu çektim.

"Bebeğim lütfen ağlama, sürprize gerek yok, her şey düzelecek. Bana güven iyi olacaksın, birlikte mutlu olacağız. Şimdi ağlamayı bırak ve üstünü giyin." Deyip bana karşı gülümsedi, yeni uyandığı için kızarmış olan gözleriyle.

"Bir yere mi gideceğiz?" dedim yüzünü incelerken.

"Evet, seveceğini düşündüğüm bir yere." Diyerek başını salladı.

"Tamam, hemen giyiniyorum." Diye sevinçle yanından kalktım. Başım dönmeye devam ederken dengemi sağlamakta zorlanıyordum.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu tek kaşını kaldırıp.

"Hayır yok, tek başıma hallederim."

Justin'in Gözünden

Onun için çok endişeleniyordum. Psikolojisinin gerçekten iyi olmadığını hissediyordum. Her şey o kadar üst üste geliyordu ki böyle olmasına şaşırmıyordum. O güçlüydü ama ailesinin son yaptıkları bardağı taşıran son damla olmuştu. Onu böyle dağılmış görmeye dayanamıyordum. Güldüğü veya mutlu olduğu anlar o kadar sayılıydı ki en son ne zaman gerçekten mutlu olmuştu hatırlamıyordum. Onu iyi hissettirmek istiyordum.

Ailesi ona karşı gerçekten anlayışsız davranmıştı. Bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyordum çünkü ailem benimle hiç ilgilenmezdi, hala da öyleydi ama o mutlu bir ailede büyümüştü, onlara ihtiyacı vardı.

Onu bir psikoloğa götürmek istiyordum ama niyetimi yanlış anlarsa diye korkuyordum. Onun tavırları beni rahatsız etmiyordu. Sadece daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olmasını istiyordum.

"Ben hazırım." Diyerek merdivenden iniyordu Melissa.

"Tamam, o zaman, hemen çıkalım."

Melissa'nın Gözünden

Şu an nereye gittiğimizi çok merak ediyordum ama bu bir sürprizdi, bunu bozmak istemiyordum. Ama ben ona sürpriz hazırlayamadığım için kendimi kötü ve borçlu hissediyordum.

Sanırım gelmiştik. Burası harika bir yere benziyordu. Justin kapımı açtığında hızla arabadan indim. Ben bu muhteşem manzarayı seyrederken Justin bagajdan bir örtü çıkardı ve üstüne oturdu, beni yanına çağırıp üstümüze battaniye örttü.

Karşımızda şehrin ışıkları varken bizim bulunduğumuz tepe oldukça karanlıktı.

Bana sarılıp konuşmaya başladı. "Biliyorsun oldukça zor şeyler yaşadık ama beraber atlattık. Aşkımıza kimse engel olamadı, olamayacak da. Hayatımı ele geçirdin ve ben bundan çok mutluyum, seninle beraber olmaktan. Ama artık yüzünün gerçek anlamda gülmesini istiyorum, seni mutlu etmek, o güzel gülüşünü her an görmek istiyorum." Dedikten sonra bana döndü, ellerimi tuttu ve gözlerimin içine bakmaya başladı. "Artık gözlerindeki çaresizliğin yok olmasını istiyorum. Ağlamanı istemiyorum. Umutsuzluğa kapılmamanı istiyorum. Bana güvenmeni, inanmanı, beni her şeyimle sevmeni istiyorum." Bu kadar anlamlı ve özel konuşması kalbime dokunmuştu. Bu zamana kadar böyle sevileceğim aklımın ucundan bile geçmezken beni seven kişinin o olması hep imkansız gibi gelmişti. Ellerimiz ayrılmazken teninin sıcaklığı kalbimi ateşe veriyordu.

"Seni her halinle, her şeyinle, kusurlarınla seviyorum. Şunu asla unutma ki artık tek güvendiğim, inandığım, dayanağım olan insan sensin. Hayatımı değiştirdin ve ben böyle mutluyum. Beni üzdüğünü düşünme beni üzen sen değilsin, diğer insanlar. Sen benim kurtarıcımsın. Ama artık sana söz veriyorum kimse beni, bizi üzemeyecek." Deyip onu ne kadar sevdiğimi ifade etmeye çalıştım.

Gözlerinin dudaklarıma kaydığını gördüğümde ikimizin de istediği şeyi biliyordum. Ona yaklaşıp kollarımı boynuna dolarken gözlerine bakıyordum ama bakışlarımın dudaklarına kaymasına engel olamıyordum. Son kez göz göze geldiğimizde dudaklarımı onunkilerle buluşturmaktan çekinmedim.

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"حيث تعيش القصص. اكتشف الآن