~Bölüm 55~

1.2K 60 9
                                    


                                                                ***MELİSSA'NIN AĞZINDAN***

"Siz tanışıyor musunuz?" diye sordum gözlerimi irileştirerek. Sırayla Justin'e ve Demi'ye bakıyordum.

"E-evet" dedi Justin kekeleyerek. Neden bu kadar şaşkındı ki?

"Evet, liseden arkadaşız." Diyerek gülümsedi Demi. Uzun zamandır görüşmüyor olmalıydılar.

"O zaman sizi tanıştırmama gerek kalmadı. Geç Demi, şöyle otur." Diyerek koltuğu işaret ettim.

O koltuğuna yerleştikten sonra Justin'in yanına ilerledim ve elindeki jelibon tabağını çekip aldım.

"Yeter artık, yeme şunu." Diye tıslayarak gözümü kıstım. Tabağı mutfağa bırakarak tekrar salona döndüm. Justin'in yanına oturdum ve Demi'ye baktım.

"E nasıl gidiyor Demi?" diyerek sohbeti başlatmaya çabaladım.

"Hmm... Oldukça sıradan. Yakında ailemin yanına gideceğim." Dediğinde kısa süreliğine başımı eğdim.

"Taşınmıyorsun değil mi?" diye endişeyle sordum. Yeni bir arkadaşımı kaybetmek istemiyordum.

"Hayır, sadece 2 haftalığına tatile gidiyorum." Dediğinde rahatlamıştım.

"Ne güzel." Diye buruk bir sesle konuştum.

"Bir sorun mu var?" diye sorduğunda Demi, Justin'in "Evet var, sorun sensin." Diye fısıldadığını duydum. Dirseğimle onu dürttükten sonra yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Dediğim gibi biraz canım sıkkın ama ciddi bir şey yok." Diye geçiştirdim. Kısa bir sessizlikten sonra bunu bozmak adına konuştum.

"Kahve içer misiniz?" diye sorduğumda Demi kafasıyla onayladığında yerimden kalktım ve onları yalnız bırakarak mutfağa yürüdüm.

                                                              ***JUSTİN'İN AĞZINDAN***

"Ne işin var senin burada?" diye tısladım. Melissa'nın duymaması için ses tonumu ayarladım.

"Sadece tesadüf Justin." Diye alay ettiğinde gerginliğim daha da artmıştı.

"Buna inanacağımı sanma. Melissa'dan uzak dur ve bir işin çıktığını söyleyip git." Diye fısıldadım gözlerimi kısarak.

"Senin sözünü dinleyeceğimi falan mı sanıyorsun?" dedi kollarını göğsünde birleştirerek.

"Git o zaman o köpeği olduğun adamın sözünü dinle!" diyerek birazda olsa sesimi yükselttim.

"Ben kimsenin köpeği falan değilim!" diye tısladığında küçük çaplı bir kahkaha attım.

"Kendine yeni bir sahip mi buldun yoksa?!" dedim alay ederek. Haklıydım da. Para için erkeklerin peşinden koşan biri olduğunu geç anlasam da bunu şuan çok iyi biliyordum.

"Hayır Justin, intikam için geldim." Dediğinde afallamıştım. O da Melissa'ya zarar vermek için pusuda bekleyenlerden biriydi.

"Senin derdin benimle, onunla değil." Diye fısıldadım sinirli ses tonumla.

"Senin derdin de benimleydi, onunla değil." Diye çıkıştığında bir saniyeliğine haklı olduğun düşünmüştüm. Ama ben öyle bir haksızlığı hak etmemiştim. Benim hayatımı dağıtmıştı ve bende onu... Her neyse, hatırlamak istemiyorum!

 "Kahveler geldi!" diye neşeyle konuşarak odaya girdi Melissa. Hemen yerimde dikleşerek ve ona bir şey belli etmeyerek içten bir şekilde gülümsemeye çalıştım.

İçin paramparça olsa da yüzünde her şeye rağmen kocaman ve içten bir gülümseme olmalıydı değil mi?

"Teşekkürler." diye gülümseyerek Melissa'nın elinden bardağı aldığında aklından ne düşünceler geçtiğini bilmemek çok kötüydü. Kim bilir neler planlıyordu? Ama artık korkak değildim ve onu canım pahasına koruyacaktım. Buna yemin etmiştim!

                                        ---------------------------

"Artık gitmeliyim Miss!" diyerek yerinden kalktı. Ona iğrenerek bakarken gitmesi içimde bir huzurun oluşmasına neden olmuştu.

"Bu ismi çok sevdim! Görüşürüz Demz." Diyerek onu kapıdan geçirerek yanıma geldi. Birbirlerine isim takmış olmaları onların samimiyetinin göstergesiydi ve durumu daha da berbat ediyordu.

"Ne çabuk bu kadar yakınlaştınız? Alice ya da Kristen'la bile bu kadar yakın olduğunuzu hatırlamıyorum." Diye şaşırmış gibi sordum. Aslında her şeyin Demi'nin yüzünden olduğunun farkındaydım.

"Bilmem, Demi çok sıcakkanlı. Yani o bana yakın davranıp isim takınca, bende ona aynı şekilde karşılık verdim." Dediğinde kafamı bilmiş bir şekilde salladım.

"Melissa, senin arkadaşlarına karışmayacağımı biliyorsun ama bu kızı eskiden beri tanıyorum ve göründüğü kadar iyi biri değildir." Diye onu uyarıcı bir şekilde konuştuktan sonra cevap vermesini beklerken kaşlarımı çattım.

"Ne gibi bir kötülüğünü gördün mesela?" diye imalı bir şekilde baktı. Hiçbir şeyin farkında değildi ve benim anlatmak istediğimi yanlış anlamıştı.

"Herkesi aşağılardı. Herkese kaba ve kötü davranırdı. Kimse onunla arkada olmak istemezdi. Bazı erkekler bile ondan korkardı." Diye aptalca bir yalan uydurmaya çalıştım. O kızdan acilen uzaklaşması lazımdı. Kalp kıranını tekiydi o.

"Anlaşılan baya değişmiş ve geçmişe bir çizgi çekmiş.  Çünkü şuan öyle biri değil." Dediğinde istemsizce gözlerimi devirdim. Yeni bir şey bulmalıydım.

"Onunla ne kadar süredir tanışıyorsun da bu kadar emin konuşuyorsun?" diye sorup imalı bakışlar yolladım.

"Justin, sen daha önce hiç böyle önyargılı davranmamıştın. Amacın ne?" diyerek sinirlendiğini belli etti. Haklıydı ben önyargılı bir insan değildim ve böyle davranmaktan da nefret ederdim, önyargılı insanlardan da. Ama durum farklıydı ve aklıma gelen bu durumda tek saçma yalan buydu.

"Bir amacım yok ama davranışlarına bakılırsa o hiç değişmemiş Melissa. O tehlikelidir, daha doğrusu kalp kırıcı. Senin saflığından yararlanmasını istemiyorum. O senin gibi iyi kalpli değil. Benim amacım söz verdiğim gibi seni korumak." Diyerek beni anlaması için ellerimi havada salladım.

"Beni korumana gerek yok." Dediğinde kalbimden bir parça koptuğunu hissettim. Bu acıtmıştı, sanki boğuluyormuşum gibiydi. Üzüntünün yanında sinirde beraberinde gelmişti.

"Hayır, var. Güvende—" dediğim sırada sözümü kesti. "Hayır, yok Justin." Çıkıştığında öfke yine içimdeki yerini almıştı.

"Bencil olmak zor olmalı!" diyerek ayağa kalktım. Haklıydım çünkü şuan hiç olmadığı kadar bencil davranıyordu.

"İlk önce fahişe, şimdi de bencil, sıradaki ne Justin?!" diye bağırdıktan sonra oda benim gibi ayağa kalktı.

"Anlamıyorsun, yine beni anlamıyorsun! Seni korumaya çalıştıkça tehlikeye koşuyorsun!" diyerek elimi saçıma götürdüm ve diplerini çekiştirdim.

"Sıradan bir arkadaş ne kadar tehlikeli olabilir ki Justin?! Onu önceden tanıyor olman hiçbir şeyi değiştirmiyor!" dediğinde aslında haklıydı ama her şey değişiyordu.

"Hayır, değiştiriyor! O benim eski sevgilim!" diye bağırdığıma pişman olmuştum. Neden bunu itiraf etmiştim ki?

Yeni hikayem "Wild Couple" a bakmayı unutmayın!

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"Where stories live. Discover now