3.6

2.7K 83 8
                                    

Ablamın sesini duymamla korkuyla ayağa kalktım ve kapıya koştum. Ablamın arkasında durup gelen kişiye baktığımda Justin'i görmeyi beklemiyordum.

Kaşlarım çatılırken Justin'in ifadesini çözemiyordum. Neden gelmişti?

"İçeri girebilir miyim artık?" derken sinirinden yerinde duramıyordu.

"Tabi geç, Justin." Dedi Eva şaşkınlıkla. Ben ise hala şaşkın gözlerle Justin'e bakıyordum. Tavırlarına anlam veremezken ablamla bakıştık.

Justin içeri geçince ben de peşinden gidip karşısındaki koltuğa oturdum. Onu özlemiştim ama böyle bir tavırla karşılaşınca ona karşı nasıl davranacağımı kestiremedim.

"Ne işin var burada?" dedim ablamın duymayacağı bir sesle.

"Gerçekleri öğrenmeye geldim!" dedi sinirli bir tavırla. Yüzü kızarmaya başlamıştı.

"Neyden bahsettiğini anlamıyorum." dedim sorarcasına. Ne gerçeğinden bahsediyordu? Daha dün onunla konuştuğumuzda her şey yolundaydı.

"Telefonda konuşan adamın kim olduğundan bahsediyorum!" Sinirle tısladı. Şaşkınlığımı gizleyemedim.

"Telefonda konuşan adam mı?" Kimden bahsediyordu? Öfkesi karşısında ellerim titremeye başlarken onu böyle görmek beni üzüyordu.

"Ne demek istediğimi çok iyi biliyorsun! Gerçeği saklamana gerek yok!" Şu an kendimi annesinden azar işiten küçük çocuklar gibi hissediyordum. Sakladığım hiçbir şey yoktu. Ona karşı tamamen dürüsttüm ama o diretmeye devam ediyordu.

"Bahsettiğin kişiyi tanımıyorum ama telefonumu kaybettim." Dün gece telefonumu düşürmüştüm ve beni aradığından bile haberim yoktu. Düşen telefonu bir başkası almış olabilir miydi?

"İnanmamı bekleme!" Bana inanmaması kalbimi kırarken gözlerimin yanmasını umursamadım. O sırada ablam salona girmişti.

"Justin senin evinde olman gerekmiyor muydu?" diye sordu Eva. Uzun zaman sonra akıllıca bir şey söyleyebilmişti.

"Sen de ne olduğunu biliyorsun değil mi Eva?" Bu sefer Eva'yı sorguya çekmişti. Justin dediklerimi dinlemeden etrafa saldırıyor gibiydi. Onu bu kadar sinirlendirecek ne olmuştu merak ediyordum.

"Ne gibi?" derken ablam Justin'in teklif olayından bahsettiğini düşünüyordu.

"Melissa, o adam senin yanında uyuduğunu söyledi!" Kendini kaybetmişti ve kesinlikle saçmalıyordu. Ben kimsenin yanında uyumamıştım. Dün gece otel odasında tek başımaydım. Benim hakkında böyle düşünüyor olması gerçekten inanılmazdı. Bu kadar yaşanmışlık varken, ona ne kadar aşık olduğumu bilirken ima ettiği şey çok ağırdı.

"Seni aldattığımı düşünecek kadar düştün mü Justin? İstersen tekrar arayalım ve gerçeği gör." Diye meydan okudum. Bunun altında kalamazdım.

"Tamam, arıyorum." Bana güvenmediğine hala inanamıyordum, nasıl böyle düşünürdü?

Justin, telefonu hoparlöre almış benim telefonumu arıyordu, ablam ve ben de dinliyorduk.

"Yine mi sen arıyorsun? Melissa seninle görüşmek istemiyor! Anla şunu." Diyen kalın bir erkek sesi duymuştuk.

"Lanet olsun!" dedi ve telefonu kapadı. Oldukça pişman gözüküyordu. Ona karşı ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Bana olan güveninin bu kadar kolay sarsılması aramızdaki ilişkinin sağlam olmadığını gösteriyordu.

"Melissa, ben çok özür dilerim. Nasıl böyle düşünebildim bilmiyorum." dedi üzgün bir sesle. Ancak şu an ben ondan daha kötü durumdaydım. Onu aldattığımı nasıl düşünebilirdi?

"Justin ben gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum, bir süre görüşmesek iyi olacak, ikimiz içinde." Bu öneriyi daha kendim bile kabullenememiştim.

"Melissa özür dilerim, o adamın telefonda dediklerini duyunca gözüm hiçbir şey görmedi, kontrolümü kaybettim, üzgünüm." Diyerek başını eğdi ve dudaklarını yaladı.

"Bana değil de o hiç tanımadığın adama inandın Justin, hemen her şeyin düzelmesini bekleme ve şunu bil ki tek sorunum sen değilsin."

"Yani bana anlatmadığın sorunlar var, öyle mi?" dediğinde ben başımı eğdim. Justin'in de benim yüzümü görmek adına bana doğru yaklaşmıştı.

"Aile içinde şeyler, döndüğümde elbette anlatacaktım." Ablam imalı bir şekilde öksürdü. "Tabi dönebilirsem." Diye fısıldadım.

"Az önce ne dedin sen?" dedi gözlerini kıstı ve cevap bekledi.

"Hiçbir şey demedim." Diye geçiştirmeye çalıştım. İçimdekileri dışarıya vurmayı çok istiyordum. Bağırıp çağırmak hayatımı yaşamak istediğimi söylemek istiyordum.

"'Tabi dönebilirsem' de ne demek?" dediğinde yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

"Justin lütfen daha fazla üstüme gelme, istersen burada kalabilirsin. Ben yukarı çıkıp uyuyacağım."

***

Güzel uykumdan lanet bir telefon sesiyle uyandım. "Lanet olsun, yine kim arıyor?" Ev telefonunun benim odamda olmasından hep nefret etmiştim. Sinirle açtım telefonu.

"Alo?"

"Melissa, her şeyi biliyorum. Beni bırakıp orada çalışamazsın! Bunun bir çözümünü buldum." Dedi Justin hızla.

Peki ya her şeyi nasıl öğrenmişti?

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"On viuen les histories. Descobreix ara