4.4

2.4K 80 25
                                    

Justin'le Dean oturmuş sesli sesli konuşuyorlar hatta tartışıyorlardı. Onlar hiçbir zaman iyi geçinememişlerdi. Bir araya gelmelerine sebep olan neydi?

Kafeye gelmemin sebebi tamamen farklı olmasına rağmen, bir köşeye oturup onları dinlemeye karar verdim.

İkisine de sonsuz bir öfke beslememe rağmen merakıma yenik düştüm. Seslerini zorlukla duyabiliyordum.

"Yeter artık!" diye çıkıştı Justin. Her an Dean'a saldıracak gibiydi. Yüzü aynı kapımı kırdığındaki gibi kıpkırmızı olmuştu.

"Ben ne dediysem o!" diyerek elini masaya vurdu Dean. Kafedeki insanların dikkatini çekmeye başlamışlardı.

"Ben senin kölen falan değilim!" Justin'in kurduğu cümleye hiçbir anlam verememiştim. Konuya olan merakım biraz daha artmıştı.

"Bana karşı çıkma yoksa o-" Dean'ın sözü kesildi.

"Yoksa ne ha?!" diye bağırdı bu sefer Justin. Kafe çalışanları ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.

"O kız ölür!" Dean tehditler savururken kimden bahsettiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Aklımdaki soru işaretlerinin gitmesini istiyordum.

"Ona zarar veremezsin!" Justin bağırdıktan sonra ayağa kalktı. Dean'ı yakasından tutup kaldırdı ve yüzüne yumruklar geçirmeye başladı. Müşteriler endişeli gözlerle onlara bakarken çalışanlar onları ayırmaya çalışıyordu.

Onları yaşantımda daha fazla istemediğim için hiçbir şey yapmamaya karar verdim. Kendi sorunlarını aralarında halletmeliydiler.

Önlerinden geçerek kafenin içine girdim. Önlerinden geçtiğimde Justin de, Dean da durup bana bakmıştı. Onları bir önce unutmayı dileyip garsona yöneldim.

"Pardon, ben iş ilanı için gelmiştim. Kiminle görüşebilirim?" Çalışanlardan birine sordum.

"Sağdaki oda, patronun odası. Onunla görüşebilirsiniz." diyerek odanın kapısını işaret etti.

"Teşekkürler." dedikten sonra gülümseyip odaya doğru yürümeye başladım.

Bir anda koluma değen soğuk el titrememe sebep oldu. İçimden, "Hangisi acaba?" diye geçirirken Justin olduğunu fark ettim.

"Yeter artık, bırak peşimi!" Tek arzuladığım şey onunla ikinci bir tartışamaya girmekti. Nefesimi tükettiğime bile değmeyecekti.

"Beni dinle!" derken kolumu sıkmıştı. Sinirle yüzümü buruşturdum. İnsanların içinde böyle davranamazdı.

"Seni dinlemek istemiyorum! Peşimi bırak, çık git buradan. Herkese rezil olmadan git ve kolumu bırak, acıtıyorsun!" Kolumu elinden kurtarmaya çalışıyordum ama sonuç olumsuzdu.

"Madem dinlemek istiyorsun, zorla dinlersin." dedi ve beni kucağına aldıktan sonra omzuna attı. Ağzım şaşkınlıkla aralanırken öfkeden yüzümün kızardığını hissedebiliyordum.

"Ne yaptığını sanıyorsun? İndir beni!" Gittikçe sinirleniyordum.

Cevap vermedi ve yoluna devam etti. İnmeye çalışıyordum ama bir işe yaramıyordu.

Arabanın önüne gelmiştik. Ben onun ne yaptığını izlerken o, arabanın kapısını açtı ve beni nazikçe kucağından indirdi. Kapıyı kapattı ve sürücü koltuğuna geçmek için arabanın önünden yürüdü.

Fırsatı değerlendirip hemen kapıyı açıp gideyim demiştim ki çoktan kapıyı kilitlemişti. O da koltuğuna yerleşti ve kapısını kapattı.

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"Where stories live. Discover now