~Bölüm 57~

1.2K 66 9
                                    

Yeni hikayem "Wild Couple" a bakmayı unutmayın! 

Tenimden geçen ürperti ile gözlerimi açtım. Gözlerimin bulanıklığını gidermek adına gözleri ovaladım. Yatakta doğrulduktan sonra etrafıma baktım. Yanımda uyuyan Justin'i uyandırmamak için yavaşça yataktan kalktım ve açık kalan pencereyi kapattım. Sessiz adımlarla yürüyerek odadan çıktım. Beyaz ve ahşap olan merdivenlerden uyuşuk adımlarla indikten sonra mutfağa yürüdüm.

Kısa süreliğine dün gece aklıma geldiğinde gözlerimi devirdim. Hayatımda geçirdiğim en korkunç geceydi. Justin için hâlâ endişeleniyordum. Onu mutlu edip ardından ne olduğunu öğrenmeliydim, acilen. Mesela benim hazırladığım güzel bir kahvaltı onu mutlu edebilirdi.

Hemen kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştım. Masaya her şeyi yerleştirdikten sonra krep yapmaya başladım. Hazır olan krepleri bir tabağa koyduktan sonra Justin için hazırladığım kreplerin üstüne çikolata sosuyla kalp yaptıktan sonra masaya yerleştirdim. Son olarak portakal suyu sıktıktan sonra bardaklara doldurup onu da masaya koydum. Masaya son bir kez daha göz gezdirdikten sonra üst kata çıktım. Odamıza yavaşça girdim ve hala üstümde olan lacivert elbiseyi çıkardım. Rahat bir şort giydikten sonra yüzücü model bir atlet giydim. Ardından arkamı döndüm ve yorgana sarınmış olarak horlaya horlaya uyuyan Justin'e baktım.

"Sana bunu yapmak istemezdim ama üzgünüm." Diyerek başımı salladım. Yanına yaklaştım ve üstündeki yorganı çektim. Bir şeyler mırıldandıktan sonra diğer tarafa döndüğünde ellerimi karnının yan tarafına koydum ve gıdıklamaya başladım. Rolleri değişmiş gibiydik. Gözlerini kocaman açarak uyandığını belli etti. "Me-lis-sa d-dur!" dedi zorla konuşurken. Uzatmadan durdum ve burnunu öpüp geri çekildim.

"Günaydın!" dedim sevecen olmaya çalışırken. Yatakta doğruldu ve gözlerini ovuşturup bana baktı.

"Günaydın." Dedi sakin ve ruhsuz bir sesle. Yanına oturup gözlerinin içine baktım.

"Nasılsın?" diye sordum ellerini tutarken. Gözlerini devirdikten sonra iç çekti. "Normal."

Kafamı onaylarcasına salladım. "Tamam, ben aşağıdayım. Üstünü değiştirdikten sonra senden gel." Dedim oturduğum yerden kalktım. Odadan çıkıp alt kata indim.

İster istemez gözlerim dolmuştu ve önümü iyi göremiyordum. Zor görmeme rağmen mutfağa kadar ilerledim ve duvara yaslanıp durdum.

Güçsüz gibi görünmek istemiyordum ama ağlamama da engel olamıyordum. Çaresiz hissediyordum. Umutsuz... Bazen hiçbir şeyi yaşamamış olmayı diliyordum. Aynı şimdi olduğu gibi. Neden sıradan insanlar gibi olamıyorduk?

Bazen farklı olmak hiçte güzel değildi. Bizde arada sırada kavga eden ama birbirini çok seven insanlar olabilirdik. Hayatımızı alt üst edecek engeller olmayabilirdi. Üzülmeyebilirdik. Bunların hiçbiri olmayabilirdi.

Adım seslerini duymamla kendime geldim ve elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Yüzüme gülümsememi yerleştirdim ve üstümü düzelttim.

Justin'in mutfaktan içeri girmesiyle kahvaltıyı işaret ettim. "Senin için kahvaltı hazırladım!" dedim mutlu rolü yaparak.

"Teşekkürler." Dedikten sonra kısa bir süre tebessüm etti ve ardından tekrar suratını astı. Yüzüme bile bakmadan masaya oturdu. Bende karşısına oturdum.

Yaklaşık 15 dakikadır karşı karşıya oturmuş hiç konuşmadan ve yemeden kafamızı eğmiş oturuyorduk.

"Neden yemiyorsun? Beğenmedin mi?" dedim dayanamayarak.

"Neden hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun. Bu canımı sıkıyor." Dedi sonunda başını kaldırıp yüzüme baktığında.

"B-ben sadece böyle daha iyi hissedersin diye düşünmüştüm. Özür dilerim." Dedim çekinerek. Yine yüzünü güldürememiştim.

"Tamam, özür dilemene gerek yok. Ama ben şuan bir şeye karar vermeye çalışıyorum." Dedi tekrar başını eğerken.

"Neye karar vermeye çalışıyorsun?" dedim anlamaz bir şekilde.

"Sana söyleyip söylememeyi." Dediğinde unuttuğum gerçek tekrar kalbime ok gibi saplanmıştı.

"Sana söz veriyorum, bana söylediğinde hiçbir şey değişmeyecek." Dedikten sonra elini tutmak için uzansam da o geri çekilmişti.

"Hayır, değişecek. Sen hayatını benden korkarak geçireceksin. Kaçacaksın. Eskisi gibi sevemeyeceksin beni. Bana baktığında Justin'i değil bir başkasını göreceksin belki de." Derken tedirginliği gözlerinden okunuyordu.

"Seni seviyorum ve bırakmayacağım Justin. Biz nişanlıyız ve yaklaşık 9 ay sonra evleneceğiz. Seni bırakmak gibi bir düşüncem olsaydı bunu kabul etmezdim. Değil mi? Hakkında öğreneceğim gerçek ne olursa olsun seni seviyorum. Bunu kimse değiştiremez. İstersen kafama silah daya ama senden vazgeçmeyeceğim." Dedikten sonra iç çektim. Artık şu gerçeği bir an önce öğrenmek istiyordum.

"Bu kadar emin misin gerçekten?" dedi kaşlarını çatıp. Bir cevap istiyordu ve galiba sona gelmiştik.

"Evet, hiç olmadığım kadar eminim." Dedim sorarcasına. Hadi artık söyle şunu!

"Seni sevdiğimi biliyorsun ama söyleyeceğim canını acıtacak." Dedi. "Ben katilim..."

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin