2.3

3.6K 105 17
                                    

Gördüklerim karşısında içtiğim su boğazıma takılırken öksürüklerime engel olamadım. Elimdeki bardağı pek yavaş olmayan bir şekilde masaya bıraktım. Öksürüklerim son bulduğunda dirseklerimi masaya dayayıp yüzümü ellerimin arasına aldım. Bunun bir şaka ya da hayal olmasını dilerken kendime birkaç saniye verdim.

Derin nefesler aldım ve sonunda daha fazla dikkat çekmemek için başımı kaldırdım. Korkak bakışlarımı o yöne çevirdiğimde aynı manzarayla karşılaştım. Justin buradaydı. Aylardır görmediğim halde hiç değişmemişti. Mutlu olup olmadığını anlayamıyordum. Dediğim gibi yanına gidip ona son bir kez sarılmak istesem de yanındaki Amy buna engeldi.

Bize yaptıklarından sonra böyle biriyle beraber olacak kadar düştüğüne inanamıyordum. O benim canıma kastetmişti! Belki de o jileti daha derin bir şekilde saplasaydı burada oturuyor olamayacaktım. Şu an keşke öyle olsaydı diye geçirdim içimden.

Ben, Justin'in hayatını ve Amy de benim hayatımı cehenneme çevirmişti. Aylarca hastanede yatmama sebep olmuş, bütün okula beni rezil etmişti. Şimdi o, benim değil de o kızın yanında olması benim için en büyük cezaydı.

Sanki kalbim bir balon gibi sönmüştü. Ne hissedeceğimi bilemiyordum. Gözlerim bile dolmamıştı.

Gözlerimi sonunda üstlerinden çekip önüme döndüm. Hevesle başladığım kahvaltı şimdi hiç cazip gözükmüyordu.

O kızı gerçekten seviyor muydu? Beni terk etmesinin sebeplerinden biri de Amy miydi? Oysaki her şeyin yaşandığı gün ona saydırdığı küfürleri hala hatırlıyordum. Ancak birlikte tatile geldiklerine göre ciddi bir ilişkileri vardı.

Neden hep acı çekiyordum? Onun yokluğuna daha yeni alışmışken şimdi bu... Çok ağırdı. İçime oturan his yüzünden her şeye isyan edip çığlık atmamak çok zordu. Geldiğim tatil daha ilk günden zehir olurken buraya gelmenin bir hata olduğunu biliyordum. Otel fazla büyük değildi ve sürekli onlarla karşılaşacağımı biliyordum. Elimden tek gelen onların yakın zamanda gitmelerini ummaktı.

Sırtımda birinin elini hissetmemle beraber irkildim. Kafamı kaldırıp baktığımda bu az önce bakıştığım çocuktu.

"Merhaba, ben Roude." dedi sevecen bir gülümsemeyle. Şu an yeni biriyle tanışacak modda değildim. Hatta hiç kimseyle konuşmak istemiyordum. Sadece birkaç saniyelik bakışma üzerine gelip tanışmak istemesi şaşırtıcıydı.

"Merhaba, ben de Melissa." dedim sesimi sabit tutmaya çalışarak. İçimde yaşadıklarımı dışarı yansıtmak istemiyordum.

"Tanıştığıma memnun oldum." dedi ve ben cevap vermeyince uzun bir sessizliğin ardından tekrar konuştu.

"Moralin bozuk gibi duruyor." Gözlerimin içine baktı. Hala karşımda ayakta dikiliyordu.

"Gerçekten dinlemek istediğine emin misin?" Onun sadece ismini biliyordum ama tanımadığım birine hayatımı anlatmak rahatlatabilirdi, belki.

"Evet, seni tanımak istiyorum." Dedi ve başını aşağı yukarı salladı. Hayatımla alakalı hiçbir bağlantısı yoktu. Ona bir sır versem bile sıkıntı olmazdı.

Ona yaşadığım her şeyi anlattım. Üzülmüştü ya da öyle gözükmeye çalışıyordu. Tanımadığım birinin duygularını okuyamıyordum. Beni teselli etmeye çalışsa da işe yaramıyordu. Artık teselliye ihtiyacım yoktu. Kabullenmem gerekiyordu.

***

"Ne fikri?" diye sordum. Sinsice sırıtıyordu. Açıkçası iyi bir dinleyiciydi ama fikirlerimiz pek uyuşmayacak gibiydi.

"Onu kıskandırmak ister misin? Hem seni kıskanırsa seni sevip sevmediğini de anlamış oluruz." Dediğinde ne plan yaptığını anlamamıştım ama bu kötü bir fikirdi. Onun beni sevmediğini uzun zamandır biliyordum. Bu gerçekle bir kez daha yüzleşmeme gerek yoktu. Zaten yarım saat önce tanıştığım bir kişiyle böyle bir oyun oynayamazdım. Tanıdığım biri olsa bile bu seviyesiz bir davranıştı. Teklif etmesi bile yanlıştı.

"Yani seninle sevgili rolü mü oynayacağız?" dedim yanlış anlamayı umarak.

"Evet, ama bu senin seçimine kalmış." Dedi ve omuz silkti. Sadece yardımcı olmak için teklif etmiş gibiydi. Öyle olmasını umdum.

"Buna hiç gerek yok." dedim ben de omuz silkerek. O kendine birini bulmuştu ve dilediğim gibi mutluydu. Amy gibi biri onu nasıl mutlu etmişti merak ediyordum.

"Birlikte takılmak ister misin?" Diğerinin aksine bu iyi bir fikirdi. İyi bir dinleyiciydi ve anlayışlıydı. Tatil dışında belki onu hiç görmeyecektim ama yeni bir arkadaş edinmek kötü bir şey değildi. Başımı olumlu anlamda salladım.

"O zaman şimdi odana çık ve mayonu giy, tabi ben de aynı şekilde. Seni odanın önünde bekleyeceğim, oda numaran ne?"

"Tamam. Oda numaram 666."

"On beş dakika sonra kapının önündeyim." Dedi ve kendi odasına gitti.

Ben de birkaç saniye sonra yiyemediğim kahvaltıma son bir kez bakarak masadan kalktım. Asansöre binip odamın bulunduğu kata çıktım. Elimdeki kartla kapıyı açıp içeri girdim. Oda servisi gelip içeriyi düzeltmiş olmalıydı.

Hemen valimizi açtım ve bikinimi bulup giydim. Üstüne de tül bir elbise geçirdim. Yanımdaki plaj çantasına havlu, güneş gözlüğü, telefon, kulaklık ve bir kitap koydum. Denize karşı müzik dinlerken kitap okumak gerçekten huzur vericiydi. Aklımdaki tüm düşünceleri rafa kaldırmama yardımcı olabilirdi.

O sırada kapı çaldı. Roude gelmişti. Odanın kapısını çektim ve Roude ile birlikte aşağı indim.

Roude ile sohbet ederek plaja geldik. Plajda Justin ve Amy'nin olduğu yere gelince vücuduma bir titreme yayıldı. Amy üstündeki bikiniyle Justin'e kur yaparken gözlerimi ondan alamadım.

Onlara pek yakın olmayan bir yerde iki tane boş şezlong bulduktan sonra havlumu serip yerleştim. Üzerimizdeki şemsiye güneşi keserken çantamdan güneş kremini çıkardım. Roude da yerleşirken o tarafa bakmamaya özen gösterdim.

Sırtımda dahil tüm vücudumu kremle kapladıktan sonra şezlonga uzandım. Güneşlenmeyi sevmediğim için şemsiyenin yerini değiştirmedim.

Roude gözlerini kapatıp uzanmışken yanımda getirdiğim kitabı çıkardım. İnsanların rahatsız edici seslerinden uzaklaşmak için de kulaklığımı taktım ve rahatlatıcı bir müzik açtım.

Elimdeki korku romanını okurken odaklanmakta zorlanıyordum. Aynı satırı defalarca okuyordum ama bunu sadece gözlerimle yapıyordum. Beynim hiçbir şey almıyordu. Sıkıntıyla iç geçirip başımı kaldırdığımda Justin'in denizden çıktığını gördüm. Islak ayakları kumda iz bırakırken beni görüp görmediğini merak ediyordum.

Amy hala denizdeydi. Justin kendi şezlonguna varıp havlusuyla ıslak saçlarını kuruladı. Saçları dağılırken onu izlemekten kendimi alamıyordum. Baktıkça ona duyduğum özlem artıyordu sanki. Amy'le beraber olduğu için onsan nefret etmeliydim ama diğer duygularım ağır basıyordu. O asla sahip olamayacağım son sarılmanın hasretini çekiyordum.

Şezlonguna uzanıp gözlerini kapattığında gerçekten ne düşündüğünü merak ettim. Okuduğum kitap değerini kaybederken önüme dönemiyordum. Onu bir daha göremeyebilirdim ve doyasıya izlemek istiyordum.

Gözlerini açtı. Daha sonra tamamen kalkmadan yavaşça doğruldu. Aklına bir şey gelmiş gibiydi. Yerde duran çantanın içine elini atıp telefonunu çıkardı. Geri arkasına yaslanacağı sırada bu tarafa baktığını gördüm. Kafamı çevirmeye yeltensem de göz göze gelmemiz pek uzun sürmemişti.

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"Where stories live. Discover now