4.9

1.9K 75 15
                                    

Öylece kalmış Justin'in gözlerinin içine bakarken Alice'in koluma vurmasıyla gerçek hayata döndüm. Ne cevap vereceğimden oldukça eminken sanki tutulmuş kalmıştım konuşamıyordum. Cümleleri, hatta kelimeleri bir araya getirmekte zorlanıyordum.

"Her zaman seni koşulsuz şartsız seveceğim ve seninle evleneceğim." diye fısıldadım ona sımsıkı sarıldıktan sonra. Aynı benimki gibi, onun kalbi de deli gibi çarpıyordu. İkimiz de o kadar heyecanlıydık ki hafifçe titrediğimizi hissedebiliyordum.

Havalandığımı hissettiğimde beni döndürdü ve muhteşem gülüşünü sergiledi. Ona bakarken gözlerimin doluyordu. Beni yere indirdiğinde istemesem de gözlerimden yaşlar aktı.

"Şimdi neden ağlıyorsun?" diye endişeli bir şekilde sordu.

"Mutluluktan. İlk defa mutluluktan ağlıyorum. Sayende." dediğimde dudaklarımızı birleştirerek beni susturdu.

Ayrıldıktan sonra tekrar ona sarıldım ve ağlamaya devam ettim. Hıçkırıklarıma engel olamıyordum.

"Hadi ama ağlama bebeğim." dediğinde kendime engel olmaya çalışarak sustum.

"B-ben ç-çok h-heyecanlıyım." dedim kekeleyerek.

"Kalp atışlarını hissetmek rahatlatıcı." dedi beni kendine bastırarak. Ben de tam onun için bunu düşünüyordum.

Bunlar olurken Alice ve Kevin'a dönüp baktım. Sımsıkı sarılmışlardı, aynı bizim gibi. Kevin da tahminimce, Justin gibi çok anlamlı konuşmuştu ama o sırada tamamen Justin'e odaklı olduğum için duyamamıştım. Ne kadar mutlu oldukları açık bir şekilde gözüküyordu.

Onları izlemeye devam ederken Alice parmağındaki yüzüğü sallayarak bize baktı. Oysaki ben yüzüğü görmemiştim bile.

Justin bunu görünce konuştu. "Tanrım, yüzüğü takmayı unuttuk. Çok şaşkınız!" dediğinde kahkaha attım. Cidden de öyleydik. İkimizde heyecandan tamamen yüzüğü unutmuştuk. Yüzüğün sadece bir sembol olduğunu düşünürsek çok da önemli değildi. Almamış olsa bile buna takılacağımı sanmıyordum. Önemli olan bizim kendi hayatlarımız adına büyük bir adım atmamızdı.

Justin elimi tuttu, son kez gözlerimin içine baktı ve yüzüğü taktı. Sonsuzluk işareti şeklindeydi ve pırlantayla kaplıydı. Bunu çok beğenmiştim.

"İşte yüzüğün. Beğendin mi hayatım?" diyerek umut dolu gözlerle bana baktı. Gerçekten o kadar güzel ve anlamlıydı ki edecek söz bulamıyordum. Üzerindeki sonsuzluk işareti o kadar zarif gözüküyordu ki gözlerimi alamadım.

"Beğenmediğimi söylersem öldürün beni." D iye alay ederek beğendiğimi ifade ettim.

Ondan ayrıldım ve elini tutarak bizimkilerin yanına çekiştirdim. Bende Alice'e bakarak yüzüğümü gösterdim. Onun yüzüğü de kar tanesi şeklindeydi ve benimki kadar hoştu. Justin'in elini bırakarak sevinçle Alice'e sarıldım.

"Tanrım, rüya gibi!" dedi neşeyle. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Acaba ben de şu anda dışarıdan böyle mi gözüküyordum?

"Evet, aynen öyle!" dediğim sırada yanımıza Kristen geldi.

"Sizin adınıza mutluyum kızlar. Artık sizde benim gibi evleneceksiniz ve bu harika bir şey!" dedi heyecanla. "Aranızda evli olan tek kişi olmak biraz yaşlı hissettiriyordu açıkçası."

Alice, "Hayatımın en güzel günü!" diye bağırdı.

"Sizi düğün günü düşünemiyorum." dedi ve güldü.

"Ben de." diyerek karşılık verdim. Henüz öyle şeylerin hayalini kuracak vaktim olmamıştı.

Bu sırada Ric geldi ve konuşmayı böldü. Suratı asık bir şekilde tüm enerjimizi sömürmek istiyor gibiydi. "Artık tura devam edebilir miyiz?" dediğinde 'Evet' anlamında başımı salladım.

Revenge Of The Fire  ||  Justin Bieber "DÜZENLENİYOR"Where stories live. Discover now