Ya Her Şey..?

11.8K 1.2K 215
                                    

Uykudan uyanıp da etrafıma bakınca, evde olduğumu gördüm. Geri mi dönmüştüm, ne işim vardı benim burada?

Engin elini başıma uzatıp da "Uyandın mı bitanem?" diye sorunca doğrularak ona baktım. Yıllar sonraki Engindi. Ben geriye dönmeden önceki olan. Allah'ım delirecektim!

Koşarak banyoya gidip kendime baktım. Kahretsin! Geri dönmüştüm işte. Neden ya neden?

"Zeynep, iyi misin?"

Banyo kapısında duran Engin'e baktım ters ters.

"Sen. Ya sen hangi yüzle sorabilirsin bunu bana? Ne yüzle geri döndün sen?"

"Konuşmalıyız."

"Def ol git!" diye bağırıp, o gece ağlarken okuduğum okul yıllığını aramaya başladım. Hah işte, koltuğun yanındaydı.

"Ne yapıyorsun onunla?"

"Engin. Küfür etmeden gider misin?"

Kubilay'ın adının yazdığı sayfayı çevirdim ellerim titrerken. Kahretsin. Allah kahretsin ya! Öldü yazıyordu. Becerememiştim işte. Geri zekâlının tekiydim ben.

"Zeynep. Bebeğim. Bak-"

"Çık Engin. En iyi yaptığın şeyi yap. Çek git. Beni aldat. Dağıt kafanı istediğin gibi. Umurumda bile değilsin. Anladın mı beni?"

Tekrar banyoya girip kapıyı kitledim bu kez. Elimde olan deftere baktım bir kez daha. Ellerimi başımın arasına alıp aynaya baktım sonra, bir süre. Kubilay'ı nasıl üzebilmiştim? Ya annemi, babamı. Beceriksizin tekiydim ben. Hiçbir şeyi beceremiyordum. Yaşamaya hakkım yoktu benim. Evet. Kesinlikle yoktu. Geberip kurtarmalıydım kendimden bu dünyayı.

Aynaya bir yumruk atıp kırılmasını sağladıktan sonra elime bir parça alıp sıkıca tuttum. Engin'in sesi kesilmişti bu arada. Defolup gitmişti demek ki. Hah! Başka bir şey yapsa şaşardım zaten.

"Ben yaşamayı falan hak etmiyorum." diye mırıldanıp kesik ayna parçasını bileğime batırdım. Kendimden hıncımı alırcasına bir kez daha saplandım sonra. Sonra bir kez daha.

Nefesimin kesildiğini hissettiğim an "Hak ettin sen bunu." dedim kendi kendime. "Hem de sonuna kadar."

"Zeynep!"

"Zeynep dedim sana!"

"Ha, ne?"

"Kalk da yatağına yat kızım. Heba olma buralarda."

Tüm sınıfın kıkırdama sesi kulaklarıma doların kafamı kaldırdım kaşlarımı çatıp. Ulan lanet girsin, rüya mı görmüştüm ben?

"Hocam, ben çok özür dilerim ya. Hastayım kaç gündür, ilaç içiyordum, sanırım o uyuttu."

"Neyse tamam." diyerek derse geri döndü hoca. Her ne kadar serserinin teki de olsam dersi dinlememek gibi bir huyum yoktu çünkü.

Derin bir nefes alarak bir kaç saniyeliğine de olsa Kubilay'a çevirdim bakışlarımı. Ya geriye döndüğümde her şeye rağmen tekrar ölmüş olacaksa? O zaman ne yapacaktım? Nasıl yaşayacaktım bu vicdan azabıyla? Ya her şey aslında bir rüyaysa?

"Bir şey mi oldu?"

"Yo. Öyle dalmışım." deyip ders anlatan hocaya çevirdim bakışlarımı.

Kötü düşünmemem lazımdı. Belki de hiç geri dönmeyecektim.

Oflayarak sinirle kafamı sıraya vurdum zil çalarken.

"Zeynep, iyi misin? Zaten bir garip de davranıyorsun kaç zamandır?"

Kafamı kaldırıp "Canım sıkkın." dedim.

"İstersen çıkışta bir şeyler yapalım diyeceğim de, malum senin bir sevgilin var."

Evet, olmaz olasıca, vardı maalesef.

"Yaparız belki ya. Ama bugün değil. Babamdan izin alayım, yarın falan yapalım. Tabi, izin verirse. Olur mu?"

"Olur tabi." deyip gülerek gözlüklerini düzeltti Kubilay. "Engin kızmasın ama?"

Eskiden olsa umursardım onu. Ama şu an umurumda değildi.

"Aman bıraksana ya."

"O sevgilin senin. Farkındasın değil mi?"

Söylediğimin farkına varıp toplarlanarak "Bozuştuk da biraz." dedim. "Ondan. Yani yoksa tabi ki, sevgilim." Geberesice.









Dün gece geldi aklıma bu bölüm. Dedim ki az da sizin kalbinize insin😂😂😂 

Bu arada takip edin beni. Instagramdan falan.. ben de istiyom çok takipçi. Bana ne.

《FİNAL》Eyvah! 17 Yaşındayım (-18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin