3 Gün

1.9K 369 23
                                    

Kalbim birinin elinde gibi hissediyordum son günlerde. Biri onu özenle her gün biraz daha fazla sıkıyor gibi. Tırnakları oldukça uzun. Sıklıkça daha çok batıyor. Her gün biraz daha fazla acıyor. Hatta son günlerde her saat daha da daralıyor gibi kalan aralık.

Hayatımda hiç bu kadar mutlu olmamıştım aslında. Ama bu bile çok görülmüştü bana. Haksızlık mıydı bu? Kubilay mutlu olduğu sürece değildi aslında. Sadece, delicesine yanarken canım, bunu hissettirmemeye çalışmak oldukça zordu. Kubilay her hareketimden bir şeyler olduğunu anlıyordu çünkü. Yanlış şeylere yoruyordu tabi ki, ama anlıyordu işte.

"Bilsem söylemezdim sana bunu."

"Öyle her şeyi üzülür eder diye anlatmazsan işimiz var ama." dedim, sinirle. Son günlere kadar saklamasan bunu çoktan bir çözüm bulmuş olabilirdim mesela. Az kaldı Kubilay, anlıyor musun beni?

"E ama üzüldün işte."

"Üzülmedim. Sinirlendim. Bilsem, o gün çelme falan takardım merdivenlerde. Oh, ne güzel yuvarlanırdı. Patır kütür." dediğimde kahkaha attı.

"İnsanlığa olan bu bitmeyen sevgin beni çok korkutuyor."

"İnsan seviyorum ben. Şerefsiz sevmiyorum."

"Biraz sakin mi olsan ki acaba? Geçti gitti sonuçta." Geçmedi işte. Henüz geçmedi ve sen bunun farkında değilsin.

"Neyse. Ben biraz zor sindiririm bunu sanırım." dedim konuyu değiştirmek için. "Şu sunumdan sonra doğum gününü kutlayalım mı?"

"Kutla diye söylemedim derken ciddiydim."

"İyi de o zaman farklıydı. Şimdi çok farklı."

"Ben o zaman da seviyordum seni. Fark eden bir şey yok." dediğinde gülümsedim. Ama benim için çok şey vardı değişen. Ne hediye edeceğimi bile düşünmemiştim ama konuyu değiştirmek için güzel bahaneydi.

"Olsun." dedim omuz silkerken. "Kutlayalım." Ne kadar yanında kalsam kârdır Kubilay. Hatta seni bir yere kitlemeyi bile düşünüyorum o gün boyunca. Sadece, henüz müsait bir yer bulamadım.

"Senin inadınla yarışmayacağım." dediğinde gülümsedim. İyi, iyice kabullenmeye başlıyordu beni. Normalde bu kadar üzerine düşmezdim hiçbir insanın gerçi, ama inat konusunda gerçekten de üzerime yoktu. Bu yüzdendi belki de yanlış yapmaya başladığım bir şeyi senelerce o aynı yanlış çizgide devam ettirip durmaktaki ısrarım.

Kubilay'ın telefonu titreyince "Zil çalmadı." dedim.

"Biliyorum. Alarmı kapatalı oldukça uzun bir süre oldu." Bu bir tık gülümsetmişti beni.

"O zaman mesaj geldi."

"Evet."

"Evet?" dedim sorarcasına.

"Anlamadım."

"Ver ben bakayım anlamadıysan."

"Mesajı değil, senin demek istediğini anlamadım."

"Mesaja bakmak istiyorum işte." dediğimde gözlerini devirdi.

"Hiç demiyorsun değil mi bir yerden sonra pes edeyim diye." Kaşlarımı kaldırıp indirdiğimde gülümsedi. "Ama daha yeni kapatmıştık biz bu konuyu."

"Amcan mı?" Oha! Yüzsüze bak.

"Bir de avukat varken konuşalım diyor."

"Utanmadan hâlâ ısrarcı bir de it." dediğimde ayıplarcasına bana baktı.

"Ne? Küfür bile değildi." İçimden söylediklerimi duy sen bir de Kubilay. Bu ne ki?

"Bak. Seni sinirlendirmek, kızmak ya da üzmek istemiyorum. Sadece... Ben sadece senden bir şey saklamış olmak istemediğim için anlattım. Birine anlatmaya ihtiyacım bile yoktu. Ama sen bil istedim her şeyi. Peşimi bırakmayacak o. Biliyorum. Böyle her mesajda, her gördüğünde üzülme. Lütfen."

"Naber gençler?" diyerek yanımıza gelip ortamıza oturan Canan'a baktım. "Ha. Şey ya. Senin yanına oturunca Kubilay beni anlamıyor. Onun yanına otursam sen döversin diye."

"Sen tam bir salaksın. Söylemiş miydim?" dediğimde bana döndü. "Engin bakıyor." Sonra "Ee?" diyerek arkasına yaslanıp kolunu omzuna attı. "Cevap vermediniz."

"İyi."

"İyi."

"Çıkışta bir şeyler içelim mi? Havalar soğuk biliyorum ama, ne zamandır bir yere gitmiyorum ben. Sıkıldım."

Kubilay "Benim çalışmam lazım bugün. İznim dündü." dediğinde "Tüh ya." dedi Canan. "Bilsem dün teklif ederdim. Sonra "E biz de Zeynep'le gideriz." dedi. "Olmaz mı?"

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" dedim, gülümsemeye çalışıp. O gelir gelmez kaşlarımın çatılması Engin tarafından olumsuz düşüncelere sebep olabilirdi zira.

"Çay içmeye." dediğinde kahkaha attım. "Havalar soğudu. Sıcak sıcak İyi gelir. Seninle de haftaya izin gününde içeriz. Üçümüz tabi." Gözlerimi doldu. Başka tarafa çevirdim bakışlarımı.

"Olur mu?"

İkimiz de "Olur." derken, anlık olarak eğilip dolan gözlerime baktı Canan.

"Ne oldu durup dururken?"

"Seninle gezmek beni bir tık üzdü." dediğimde güldü. Zil çalınca bizden önce kalktı sonra. "Çıkışta bekle beni."

"Tamam."

"Bu kız bu hayat enerjisini nerden buluyor acaba?"

Kubilay'a bakıp omuz silktim. "Inan hiç anlamıyorum."







《FİNAL》Eyvah! 17 Yaşındayım (-18) Where stories live. Discover now