FİNAL

3.7K 585 374
                                    

Kar yağıyor
Her yer sıcak
Güneş tepede
Zifiri karanlık
Ben yürüyorum
Ayaklarım tutmuyor
Ben gidiyorum
Yol bitmiyor
Ben ölüyorum
Ruhum nefes alıyor
Ve ben seviyorum
Hiç kimse bilmiyor


Yataktan kalktığımda bir süre nerde olduğumu neler olduğunu algılamaya çalıştım.

Düşmüştüm.

Atladım.

Ölmem gerekmiyor muydu?

Ölmüş olmam gerekiyordu.

Telefon çalınca elime alıp bir süre yazıyla bakıştım.

Aşk

Nolur Engin olmasın. Nolur Kubilay olsun nolur.

Kubilaysa telefonu açtığımda duymayacağındaklıma geldi. Anında ekranı kaydırıp alo dedim o yüzden.

"Kaçıncı arayışım ama ya. Uyuyordum deme sakın hâlâ?" Nefes... nefes alamıyorum ben.

"Alo." dedim tekrar. "Duyuyor musun beni?"

"Duyuyorum tabi. Uykucu seni. Uyumaktan kulakların da gitti." Telefon elimden düşünce bir kaç saniye ona baktım. Sonra da bileğimdeki bilekliğe.

Duyuyordu.

Duyuyorum dedi.

Kubilay... Ölmüştü.

Belki de sadece ayrılmıştık.

Telefonu yerden alıp kapattım ve anında sosyal medyaya girdim. Kubilay'ın adını aradım. Yoktu. Yok.

Sonra kendi hesabıma girdim. Sadece el ele tutuşan iki kişi vardı. Kimseyi etiketlememiştim. Adını bile bilmediğim biriyle birlikteydim. Bileğimde Kubilay'ın bilekliği vardı. Ve Kubilay yoktu.

Bileklik kolumdaysa yaşadığım her şey gerçekti.

Peki ya son gece?

Canan'ı hatırladım o an. Kanatlarını. O da gerçek miydi?

Kolye... Boynumda yoktu. Eşyalarım darmadağınıktı. Bir yerlere koyduysam da bulmam günlerimi alabilirdi. Tam olarak neydi o? Madem sevmişti beni, madem korumuştu o kadar, niye bile bile canımı yakmıştı?

Haksızlık bu diye mırıldanıp yataktan kalktım. Etrafta Kubilay'ın defterini aradım. Lise defterimi. Kolyeyi. Ama her yerde sadece koli vardı. Sinirle bir kaçını açtım. Saçma sapan eşyalar çıkmıştı içinden sadece.

Allah'ın belaları diyerek duvara fırlattım çıkan eşyalardan birini.

Telefon yine çalınca derin bir nefes alarak açtım.

"İyice kendine gelmişsindir diye umuyorum artık." diyerek güldü ses. "Ben sana dedim o kadar geç saate kadar çalışma, alışık değilsin kalkamayacaksin diye."

"Çalışmak?"

"Klinik." Açmıştım yani kliniği. Kubilay görmemişti. "Baya yorgun gibisin sen. Eve gidip koli açtım deme bir de." Ha, yeni mi taşınmıştım bi de.

"Öyleyim." diyerek sustum. Söyleyecek başka bir şeyim yoktu.

"Diploma töreni saat birde bu arada."

《FİNAL》Eyvah! 17 Yaşındayım (-18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin