6 Gün

2.1K 416 47
                                    

"Ya... Beklesene. Kubilay." Sokak ortasında çığırmamın hiçbir işe yaramayacağını hatırlayıp koşarak Kubilay'ı tuttum. Ne çok koştum ben bu çocuğun peşinden be.

"Peşinden koşarken nefesim kesilip de öleyim mi istiyorsun sen? Gördün beni, ne diye devam ediyorsun yürümeye? Beklesene."

"Ne bileyim benimle birlikte yürümek isteyeceğini ben? Belki Engin ile mesajlaşmışsındır gece. Onunla yürümek istersin. Sonuçta benimle mesajlaşmıyorsun. Nerden bilebilirim?"

"Mesajlaşmıyoruz evet, çünkü sen cevap verme zahmetinde bulunmuyorsun. Niye cevap vermiyorsun sen bana ya?"

"Diğer arkadaşlarına mesaj atarken lazım Olur SMS hakkın. Bana harcama diye."

"Ne saçmalıyorsun sen ya?" Hem ilerde böyle bir derdimiz olmayacak Kubilay. Whatsapp diye bir şey olacak sonuçta. Ama bu demek değildir ki önüne gelen herkese mesaj atabilirsin. Ay bu karı kız da likelar mı acaba? He Zeynep, olmayan kızlardan kıskan çocuğu durup dururken! Mal!

"Ne mi saçmalıyorum? Ben mi saçmalıyorum sence? Ben dayak yerken bile seni orda gördüğüm kadar yanmadı canım Zeynep." O giderken, yutkunup boğazımdaki düğümü yok etmeye çalıştım. Ama yok, öylece duruyordu yerinde.

Kubilay arkasına bile bakmadan giderken, "Günaydın." diyerek yanıma geldi Engin. "Merak etme bir şey söylemek değil niyetim. Sadece bunu getirdim." Elindeki çiçeği bana uzattığında aldım ve o da başka bir şey demeden gitti.

"Ağlıyor musun sen? Hop. Zeynep?" Canan'a bakıp, bulanık olan görüşümü netleştirdim gözyaşlarımı silerek.

"Salağın önde gideniyim ben. Biliyor muydun? Okulda bunu da söylüyorlar mı arkamdan?"

"Önde gideni değil de salak diyorlar evet." dediğinde güldüm. "Ha şöyle ya. Ne ağlaması?"

"Ya bırak. Vallahi de malım ben. Hiçbir şeyim düzgün yapamıyorum. Ya bir insan her şeyi mi eline yüzüne bulaştırır?" dedikten sonra çiçeği sokağın ortasına fırlattım. "Götüne girsin bu da emi?"

"Kubilay'ın mı?" Tövbe de kız.

"Ya ne Kubilay'ı?"

"E kim verdi çiçeği? Engin mi? Oha! Ne alaka?"

"İstediğim sorudan başlayayım mı?" dediğimde güldü.

"Başla madem."

"Ders başlayacak."

"Sil şu burnunu önce. Sümüklü." diyerek çantasından mendil çıkartıp uzattı. "Boş ver dersi, gel."

Parktaki banklardan birine oturduğumuzda sessizce bekledi beni. Sonunda dayanamayıp "Ben bir bok yedim." dedim.

"Ne gibi?" Canan. Umarım bunları tüm okula hoparlörler eşliğinde anlatmazsın, diye düşünürken, anlatmaya başlamıştım bile. Bir yanım Canan'a güvenmek istiyordu koşulsuz. Belki hiç güveneceğim bir arkadaşım olmadığından, belki de haddinden fazla sevimli olduğundandı.

"Duymuyor diye söyledin anladım da, ya Engin söylerse? Yani, ya da başka biri konuşurken öğrenirse."

"Ya Kubilay'a açıklayacaktım. Ama..." Ah ulan ah. Hep bu amalar yakmıştı zaten beni. Sonum ya amadan ya keşkeden olacaktı bu gidişle. İnsanı bu ikisi bitirmiyor muydu zaten?

"E yine açıkla. Onun için yapmışsın sonuçta." Nasıl söyleyecektim o intihar edecek Canan, ya beni affetmez de altı gün sonra bu yüzden kıyarsa canına diye?

"Açıklayamam. Mesaja bile üzüldü. Bana kızgın değil o biliyorum. Beni yine affedecek, onu da biliyorum. Ama üzgün işte. Hep üzülecek. Hep düşünecek Engin'in bana yaklaşmaya çalıştığını. E ben de ne ona açıklayabileceğim ne de Engin'e uzak dur diyeceğim."

"E ne olacak peki?"

Bilmiyorum. Bu gidişle altı gün sonra ben intihar edeceğim gibi.

"Bilsem."

"Peki, yani, ya sormak da istemiyorum aslında ama, Engin ile kaç yıldır birliktesiniz, yakışıklı da çocuk..."

"Tavlayabilirim diyorsan tanıştırayım." dediğimde kahkaha attı.

"Bir bak bakayım bende o güzellik var mı Zeynep ya? Onu mu diyorum hem ben. Ona karşı bir şeyler hissediyor olabilir misin acaba diye?"

"Yahu elinde bıçak vardı diyorum. Hiç acımadı kafayı gömerken diyorum. Bir yerde öldürüp arkasına bile bakmaz diyorum. Tam olarak neresini anlamadın? Kubilay'ı seviyorum ben. Hem de çok seviyorum. Biri çıkıp sensiz mutlu olacak çek git dese kendimi öldürecek kadar hem de. Anlıyor musun beni?" dediğimde gülümsedi.

"Anlıyorum."

Öldürür müyüm cidden kendimi diye düşündüm. Sadece bir kaç saniye sürmüştü düşünmem. Kendi kendime cevap verdim anında, evet dedi kalbim. Yaparsın. İşin ilginç yanı beynimin buna asla karşı çıkmaya niyetinin olmamasıydı. O da biliyordu en doğru tercihin Kubilay olduğunu. Ne de olsa diğer seçeneği en iyi o hatırlıyordu.





Gel vatandaş gelelim bölümde damping. Patron delirdi 😅

《FİNAL》Eyvah! 17 Yaşındayım (-18) Where stories live. Discover now