Onun gibi ketum, sert bir adamın böyle şeyler düşünmesi gerçekten inanılmazdı. Ancak bunları Karaca'yla birlikte olduğu her anı daha da güzelleştirmek, önemli kılmak adına yapıyordu ve kendi de mutluydu. Kilimi kumların üzerine serdi, şarabı ve bardakları Karaca'yı oturttuktan sonra onun eline verip arabaya geri döndü. Ufak fener tarzı bir şey getirdi. Karaca'nın yanına oturup kızın gülümsemesini izlerken şarap için konuşmasını dinledi.

"Quintessa Meritage demek.. Bundan evinde kaç tane var doğruyu söyle?"

"Çok fazla var. "

"Hımm ama teşekkür ederim."

Barış ufak bir tebessümle şarabı açıp kadehlere koyarken burada onları kimsenin rahatsız etmeyeceğini biliyordu. İleride kalan ışıklar burayı aydınlatmıyordu ama önlerindeki ufak fener cılız bir ışık vererek en azından onların tamamen karanlığa bakmamalarını sağlıyordu. Dışarıdan bakan biri ise onların varlığından haberdar olmazdı. Şu an koca kumsal da yalnızdılar. 

Karaca, en sevdiği şarabı dudaklarına götürüp bir yudum aldı. Beğeniyle mırıldandıktan sonra "İçinde bu kadar tatlı bir adam yattığından habersizdim." dedi. 

"Ben de öyle."

"Ya dalga geçme. Ben ciddi söylüyorum."

"Ben de ciddiyim. Bunları yaparken kendime inanamasam da, yapmak istiyorum. Her zaman seni mutlu etmek için daha fazlasını istiyorum. Elimden geldiği kadarıyla yapacağım da."

"Barış.. Yapıyorsun zaten. Hem sürekli böyle şeyler yapmana gerek yok. Şu an çok mutluyum, çok tatlı bir sürpriz oldu bu ama ben senden sadece sevgini istiyorum. Ve güvenini."

"Sana geçmişte yaptığım hataları unutturabilir miyim bilmiyorum ama bir daha tekrarlanmayacağının sözünü verdim. Sana güveniyorum, sen de benim sözüme güven."

"Güveniyorum."

Barış, onu kolunun altına alıp saçlarını öptü. İki genç gecenin karanlığında denizi izleyip şaraplarını yudumlarken Karaca sanki bir filmdeymiş gibi hissediyordu. Filmdeki çiftin en romantik ve tatlı anlarını yaşadıkları sahneyi canlandırıyorlardı sanki. Mutluydu. Her şeyden çok mutlu ve umutluydu. Tek korkusu kötü şeylerin olmasıydı. Filmlerde her zaman böyle mutlu sahnelerden sonra kötü şeyler de olurdu. Çift ayrılır fakat en sonunda barışırdı. Bu düşünce onu karamsarlığa bağlamadı ama. O farklı bir açıdan baktı meseleye. Onlar böylesi bir mutlu anı yaşamışlardı geçen sene, sonra ayrılmışlar ama şimdi yeniden birliktelerdi. Şu an filmin son sahnesi gibiydi. Mutlu ve huzurlu.. 

O sahnenin bu sahne olduğuna inanmak istedi. Gelecek iyi ya da kötü şeylere gebe olabilirdi belki de, hayatta insanın başına ne geleceği her zaman bir muammaydı ama genç kız biliyordu ki bu saatten sonra ikisi için ayrılık yoktu. Barış'a güveniyordu. Onu seviyordu da. Birlikteyken her şeyi herkesi geride bırakabilir, kendi mutluluklarına ulaşabilirlerdi. Geçen sene olmasa da buna şimdi gönülden inanıyordu. Bunları ona da söylemek istedi. 

"Gelecek ikimiz için neler getirecek bilmiyorum ama senden vazgeçmeyeceğim. Aramıza kimsenin girmesine izin vermeyeceğim bu kez. Ne o adam, ne abim, ne de bir başkası. Senin de benden vazgeçmeyeceğini biliyorum. Buna güveniyorum daha doğrusu. O adamla derdin neyse çöz ve bana gel. Ondan sonrası için her şeyin daha da güzel olacağını biliyorum."

Barış onun yüzünü göğsünden kaldırıp karanlıkta bile parıldayan gözlerine baktı. Yüzünü tek eliyle severken tatlı tatlı esen rüzgardan kıpırdanan saçlarını geri ittirdi nazikçe.

"Sana geri geleceğim. Çok az kaldı Karaca. Sana yemin ederim en kısa sürede her şeyi bitireceğim."

Bu sözdü. Bu, Temmuzun sıcak gecesinde aşık bir adamın aşık olduğu kadına verdiği sözdü. Ne adam ne de kadın tarafından unutulacak bir sözdü. Ve ikisi de bunu unutmayacak, birbirlerine hatırlatmak zorunda kalmayacaklardı...

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang