Konser

23.3K 1.7K 1.5K
                                    

" Uykucular geldik, odanızda devam edersiniz " sesiyle gözlerimi araladığımda kafamın üstündeki baskı yüzünden ne olduğunu anlayamamıştım. Deli gibi uykum vardı, Tanrı aşkına on beş dakika uyuyup uyanmış mıydım?

" Hyung ? Bu bir şakaysa sinirlenmeye başlıyorum " kafamın üstündeki ağırlık hareket edince Jiyongun hala uyuyor olduğunu yeni yeni anlamıştım. Her ne kadar kendime yorgunum desem de sanırım o da benim kadar yorgun olmalıydı.

" Bir buçuk saattir yoldayız, isterseniz siz burada kalın " gözlerimi açıp Youngbaeye uzun ve bıkkın bir bakış attım o ise bana aldırmadan yürümeye başladı, Jiyongu uyandırsam iyi olacaktı çünkü kafası ağır olduğu için çekemiyordum. Elimle koluna bir iki kere dokunmam sonucu uyandı ve kafasını çekmesiyle boynumun ağrıdığını hissettim, iyiki dün uyurken Jungkooku dizlerime yatırmıştım.

" Gelmişiz " ağzımdan çıkan bu kelimeyle kafasını geriye atarak gözlerini açıp kapatmaya başladı, kendine gelmeye çalışıyordu. Ben de uykudan uyanınca böyle oluyordum muhtemelen, tam olarak kafamın yerine gelmesi zaman alıyordu.

Yerimden hareketlendim ve Jiyongun yanından çantamı alarak kalkmasını bekledim. Rahat geçebilmem için ben ayaklanır ayaklanmaz o da kalkmıştı. Odama çıkıp hemen uyumak istiyordum, bizi alan arabada da cam kenarına geçip biraz kestirmiştim.

Yaklaşık on beş dakika sonra kalacağımız oteli görmemle gözlerimi hayretle açıp kapattım, aşırı derecede görkemli bir oteldi. Ülkenin en iyi oteli olduğunu duysam şaşırmazdım muhtemelen, Dışarıdan bu kadar görkemli görünüyorsa içi nasıldı kim bilir.

Bakışlarımı Jiyonga kaydırdığımda yüzünün anlamsız bir şekilde düştüğünü fark ettim, çevredekilerin aksine heyecanlı değil mutsuz görünüyordu.

" Youngbae, bu oteli kim seçti? " ses tonunun sertliği karşısında kulak misafiri olmayı kesip bakışlarımı yere indirdim. Tamam dinlemeye devam edecektim ama gözüm onların üstünde olmasa daha iyi olurdu.

" Bilmiyorum, başkanın seçimidir muhtemelen " aralarındaki anlamsız muhabbet hem ilgimi çekmişti hem de buradan neden hoşlanmadığını sorgulamama sebep olmuştu. İnsan böyle güzel bir yeri neden sevmezdi ki ?

Gidelim uyarısıyla hep beraber yürümeye başladık, odalarımız ayarlanmış olduğu için beklemeden gidecektim ama Jiyongun adımı seslenmesiyle olduğum yerde kaldım.

" Benim odamda sen kal " diyerek anahtarı elime tutuşturunca istemsizce kaşlarım çatılmıştı. Neden benim onun odasında kalmamı istiyordu? Kendisi nerede kalacaktı?

" Gerek yok " ifadesiz bir şekilde anahtarı tekrar ona uzattım o ise arkasını dönerek otelden çıktı. Uzun bir süre attığı her adımı izledim, garip davranmaya başlamıştı. Hızla yanımdan geçen Youngbaenin kolunu tuttum, ne olduğunu sormasam içim rahat etmezdi.

" Jiyong, nereye gidiyor? " sorumla beraber kafasını kaşıması bir şeyler düşündüğünü belli eder gibiydi.

" Bu oteli pek sevmez " yanımdan ayrılmak için adım attınca ben de peşinden yürümeye başladım.

" Bir sorunu mu var burayla ? " gözlerimi kısmış ona bakarken cevabı merak ettiğimi anlamıştı ama söyleyecek gibi durmuyordu.

" Az önce seni uykundan uyandırdığım için bana kızıyordun, bakıyorum da birden bire uykun açılmış ? " aslında haklıydı, anlamsız derecede meraklıydım. Her konuda olmasa da bu konu ilgimi çekmişti.

" Sadece merak ettim, yani iyi olup olmadığını " gülümseyerek saçımı karıştırdığında göz kırpıp yanımdan ayrıldı. Her sorduğum soru cevapsız bırakılmak zorunda mıydı ?

Senin Peşinden | JJK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin