Jungkook?

26.8K 1.6K 427
                                    

" Anlamadım, poşetleri getiren Jiyong muydu yani ?" dediğimde sesim gerçekten şaşkın çıkmıştı. Yanına gittiğimde yüzüme bile bakmayıp neredeyse beni kovmuştu. Bugünse önce şirkete kadar beni takip edip evime kadar gelerek sevdiğim şeylerle dolu bir yığın yiyecek mi getirmişti yani ?

" Sanırım sana gerçekten değer veriyor " dediğinde yüzünden memnuyetsizlik akıyordu. "Neden böyle bir şey yaptı ki ?" diye kendi kendime sorduğumda cevabını gerçekten merak ediyordum. Sakatlandığımı öğrenebileceği biri yoktu ve bir anda bir sürü şey alıp evime gelmek de nereden çıkmıştı yani.

" Telefonunu aceleyle çıktığımız için bizim şirkette unutmuşsun. Telefonu Jimin açmış ve nerede olduğunu söyleyip sakatlandığından bahsetmiş. Telefonunu şirkette unuttuğunu duyunca önce onu almış ve buraya gelmiş. " dediğinde ilgisi küçük dilimi yutmama sebep olacaktı. Neyseki eski haline az da olsa dönmüş gibi duruyordu ve buna sevinmeden edemedim.

"Peki neden içeri gelmedi?" diye sorduğumda umursamaz bir şekilde omuz silkerek bana telefonu uzattı ve oturduğu yerden kalkarak mutfağa doğru yöneldi.

" İçeri davet etmedim. Hasta insanı fazla ilgi boğar " dediğinde sesli bir şekilde güldüm.

"Jeon Jungkook, utanmasam beni kıskandığını düşüneceğim " dediğimde arkası dönük yürürken birden hareketsiz kaldı. Bana dönmeden

" Neyseki utanıyorsun, boş konuşmamaya çalış " diyerek mutfağa girdi. Arkasından kötü kötü bakışlar atarken sinirime hakim olmak için derin bir nefes aldım. Hayır neymiş efendim neyseki utanıyormuşum. Gerçekten mükemmel diye söylendiğimde telefonumun yokluğunu bu kadar uzun süredir nasıl fark etmedim şaşırmıştım. Aşk dolu gözlerle telefonuma sarıldığımda en sevdiğim oyunu büyük bir heyecanla oynamaya başladım. Ben oyun oynamaya devam ederken mutfaktan güzel kokular gelmeye başlamıştı. O an gözüm poşetlere takıldığında hala burada olduklarını fark ettim. Onları mutfağa götürmemesi garip gelmişti.

" Şey, poşetteki yiyeceklerden yiyeceğim. Karnım çok aç dayanamıyorum "diye bağırdığımda uzun bir süre boyunca cevap vermedi . Poşetteki abur cuburları çıkardığımda gözlerim fıstıklı çikolatayla buluşmuştu. Kısa bir bakışma yaşayıp paketteki çikolatayı ağzıma atacakken kafama yastağın fırlatılmasıyla çikolatayı elimden düşürdüm. Sinirle bir yastığa bir de onu bana atan Jungkook 'a baktığımda üstüne atlayıp onu boğasım gelmişti.

" Ne yapmaya çalışıyorsun. Karnım aç ve fıstıklı çikolatayı gerçekten çok severim " dediğimde bana alay edermişçesine güldü ve diğer yastığı da fırlattı.
"Senin için yemek yapıyorum ve sen karnını çikolatayla doyuruyorsun " dediğinde bir tane daha yastık fırlattı. O kadar sinirlenmiştim ki ayağımın acımasını umursamayarak ayağa kalktım ve ayağımı yere koymamla canımın yanması bir oldu. Acıyla yerimde zıplarken ayaklarım birden yerden kesildiğinde bana gülerek bakan bir Jungkook gördüm. Uzun göz teması beni utandırdığında ellerimle yüzümü kapatarak

" Beni taşımaya çok fazla alıştın " dediğimde sesli bir şekilde güldü.

" Halinden memnun olmadığını söyleyemezsin " dediğinde ellerimle kapattığım yüzüm kızarmaya başlamıştı.

" Terliyor musun sen ? Kesin yüzün de kızamıştır şimdi " dediğinde tek elimi yüzümden çekerek omzuna birkaç kez vurdum.

"İndir beni " diye bağırdığımda kucağında benimle evin içinde dolaşmaya başladı. İnadına yapıp eğleniyordu. Gülerek

" Ellerini yüzünden çekeresen belki indirmeyi düşünebilirim " dediğinde çekersem rezillik olacağını biliyordum. Yüzümün onun yüzünden kızarması beni ezik gibi gösterecekti. Birkaç seçenek arasından ellerimi çekip başımı omzuna yaslamayı uygun gördüğümde ani hareketim karşısında şaşırıp yüzümü görememişti.

Senin Peşinden | JJK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin