Mezar

18K 1.6K 499
                                    

" B-bu da ne demek oluyor? Bizi bilerek mi burada bırakmış yani?" diye bağırmaya başladığımda Jungkook kafasını sağa sola sallamaya başlamıştı. Bir an sen de mi bu işin içindesin demek gelmişti içimden ama şaşkınlığı o kadar içtendi ki bu kadar iyi rol yapması imkansız gözükmüştü.

" Bunu neden yaptı ki?" Benimle konuşmak yerine daha çok kendiyle konuşuyor gibiydi. Bu evde bir saat bile geçirmeye tahammülüm yokken iki gün hapis mi olacaktım yani?

" Ne yapacağız? " diye çaresizce sorduğumda

" Hiçbir şey " diyerek geçiştirmeye çalıştı. Umursamaz tavrı şu durumdayken gerçekten can sıkıcı geliyordu ve bu durumu çok çabuk kabullenmişti ama ben kabullenemezdim. Cinayet işlenmiş ve katilin hala yakalanmamış olduğu bu yerde kalmaya hiç niyetim yoktu.

" Ne demek hiçbir şey? Beni buradan götüreceksin, yoksa sende mi işin içindesin ? " korkunun verdiği etkiyle bağırıyordum ama elimde değildi. Umursamaz tavrının altında bir şey aramaya başlamıştım ister istemez

" Ben mi ? " diyerek inanamayarak bana baktı.

" Evet sen! " dememle alayla gülmeye başlaması bir olmuştu. Nedense bu yaptığı bir an için kırıcı gelmişti bana. Benimle olmak için böyle bir şey yapmasını isteyen bir tarafım mı vardı pek anlayamamıştım.

" Saçmalamayı kes " dediğinde bana böyle bir şekilde ilk kez sinirlenerek konuştuğu için afallamıştım. Cevabını korkarak beklediğim o soru istemeden ağzımdan çıktı ve

" Doğru benimle olmak yerine Yeriyle olmayı tercih ederdin sen " diye bağırdığımda sinirlendiğini çene hattının belirginleşmesinden anlamıştım.

" Doğru haklısın ! Tercih etme şansım olsaydı onun burada olmasını isterdim " dediğinde dün duyduklarıma rakip olan o ağır sözlerin devamı niteliğinde yeni cümlelerle karşılaştım. Herkes anlaşmış üstüme geliyor gibiydi ama kimse kırıldığımı farketmiyordu.  İlk öpücüğümü teslim ettiğim o adam bu kadar aşağılık bir insan mıydı ?

" Dün hakkımda senin altına yatan bir orospu olduğum dedikolarını duyup ağladım bir de. Belki de haklılardır, sonuçta kullanıp attığın bir oyuncağın değil miydim ben senin ? " her kelimemde gözlerimin biraz daha dolduğunu hissediyordum.  Tepki vermesini görmek, sesini dahi duymak istemediğim için arkamı dönerek kapıdan çıktım. Geriye bakmadan gözlerime dolan yaşlarla ilerdim. Benimle değil Yeriyle olmayı tercih etmesini anlayabiliyordum ama daha bir hafta öncesinde benimle uyurken huzur bulduğunu söyleyen bu adamın böyle şeyler söylemeye hakkı yoktu. O kadar sinirliydim ki önüme gelen ağaç dallarını ayağımla itiyor, yaprakları kopartarak ilerliyordum. Burnundan solumak deyiminin vücut hali gibiydim şuan. Söylediği sözlerin beni yaralayacağını hiç mi bilmiyordu? Uzaktan bakınca bu sözleri kaldırabilecek gamsız bir insan gibi mi gözüküyordum? Peşimden gelip özür dilemesi gerekirken adım seslerimden yalnız olduğumu da anlayabiliyordum. Beni durdurmaması ya da Yeriyi bana tercih etmesi asıl kırıldığım nokta da değildi. Asıl kırgınlığım hakkımda orospu denildiğini yüzüne söylediğimde kolumdan tutup tepki göstermemesiydi. O da mı beni aynı şekilde görüyordu? Herkes için basit bir kız mıydım?

Uzun bir yürüyüşün ardından düşüncelerim ve yol beni çok yormuştu, dinlenmek adına bir ağacın altına oturdum. Elime aldığım ağaç dalını kırmaya odaklanmıştım, küçük küçük parçalara ayrıldıkça rahatladığımı hissediyordum.

Kendime olan sinirim gözlerimin yanmasına sebep oluyordu. Beni o bile aşağılık bir kız gibi görürken dedikoduların varlığına o kadar saat ağlamış mıydım yani? Hala bana dediği şeye de inanamıyordum. Gerçi o benimle değil Yeriyle sevgili olarak yaptığı seçimi önceden bana bildirmişti ama yine de böyle bir şeyi direk olarak duymak canımı yakmıştı. Böyle söylemeseydi belki de  kendimi kandırabilirdim ama kendime söyleyeceğim yalanları bile elimden alacak kadar bencildi. Önümdeki ağaç dallarına ve minik minik olmuş yapraklara baktım. Biraz daha uğraşsaydım parmaklarıma zarar verecektim muhtemelen çünkü parmak uçlarım sızlamaya başlamıştı. Bu sırada yüzüme düşen bir su damlasıyla şaşkınlığa uğrarken kafamı kaldırdım ve gökyüzünün siyah bulutlarla kaplandığını gördüm. Bayadır buradaydım ve saat beşte uyanmıştık. Büyük ihtimalle saat şuan yediye falan geliyordu ve ben daha hiçbir şey yememiş bir şekilde aptal gibi burada oturuyordum. Hayır evi neden terk ediyorsam? Bıraksaydım o gitseydi keşke. Yağmur damlaları sıklaşmaya başladığında daha fazla oturmamaya karar vererek yerimden doğruldum. Bir dakika şuan saat ilerliyordu ve ben bunu daha yeni yeni mi idrak edebiliyordum ? On saat uyuyup yeni uyanırsam olacağı buydu tabi.

Senin Peşinden | JJK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin